Süleyman Yengil
Salı günü akşam saatlerinde Kemal hocamızla bir araya geldik. Herkesle kırk yıllık tanıdığıymış gibi tokalaşıp öpüştü hal hatır sordu.
Hal hatır faslından sonra muhabbete girmeye hazırlanıyorduk ki, yapmış olduğu basın açıklamasının bazı medya organları tarafından çarpıtılması Kemal hocayı küplere bindirdi. Kendisine buranın Göztepe olduğunu hatırlatarak, gerek ulusal gerekse de yerel medyanın karşımızda olmasına, taraflı haber yapılmasına, bazılarının kayırılmasına bizlerin alıştığını, kendisinin de alışması gerektiğini belirttik.
Şunu açıkça söyleyebilirim ki; hoca çok net birisi.
İçinde ne varsa, dışında da o var.
Kavgasını da söylüyor, sevdasını da.
Farz-ı misal Göztepe ile Karşıyaka'nın kıyaslanmasına anlam veremediğini söylüyor.
'Ben Karşıyaka'yı da çalıştırdım, hem de şampiyon yaptım. Ama şunu söyleyebilirim iki kulüp arasında 100 yıl fark var. Hem mental açıdan, hem de vizyon-misyon açısından. Siz belki şimdi bunu çok net göremiyorsunuz, ben burada olurum olmam, ama bir iki seneye kadar makasın nasıl açıldığını herkes görecek. Evet bizlerin de eksikleri var ama tamamlandığı zaman Göztepe çok önemli yerlere gelecek' diyor.
Dikkatimiz TV'deki Celtic-Juventus Şampiyonlar ligi maçına takılıyor.
Olur mu hocam bir gün diyoruz?
Birgün mutlaka olacak,göreceksiniz diyor.
Rize maçına geliyoruz. Hocanın yüzü tekrar geriliyor. Biz o maçı çok iyi oynamamamıza rağmen gene de kaybetmezdik, 2-1'den sonra da o takım oradan puan koparacaktı. Ama gerisini biliyorsunuz zaten diyor. 6 aydır alacakları ödemeyen, borç içinde yüzen kulüplerin devre arasında nasıl 8-10 futbolcu transfer ettiğini, Cernat'ın nasıl gittiğini tekrar tekrar anlatmaya gerek yok diye ekliyor.
Denizlispor maçına geliyoruz.
'Bana küfredebilirler önemli değil, çünkü taraftar herşeyini veriyor bu kulübe, karşılıksız seviyor. Hakikaten öyle.
Ben seviyorum bu camiayı, bu taraftarı. Öfkeli,kızgın olmaları, bana küfretmeleri de beni bozmuyor çünkü hak veriyorum'
En dipte de olsalar, en büyük coşkuyla desteklemişler takımlarını, hiçbir menfaat gözetmeden. Buna saygı duymak lazım diyor hoca.
Denizlispor maçı önemli maç, mutlaka kazanmamız lazım. Eksiklerimiz de belli, kötü bir sonucu düşünmek dahi istemiyorum, bu dönem taraftara en çok ihtiyacımız olan dönem diyor hoca.
Haksız da sayılmaz.
Konya maçından sonra takımın tam anlamıyla hazır olmaya başlayacağını da belirtiyor Kemal hoca. Emreciksin müthiş yetenek, hazır olsun çok maç kazandırır. Herve Tum takımı toplayıp bildiği kadar Türkçesi ile toplantı yapıyor eksikleri anlatıyor bu yüzden kaptanlık bandını ona verdim, Çorumspor'dan Tuncay'ı ileride herkes görecek daha 15 yaşında ama kadroya giriyor,çok büyük bir değer olacak diyor. Bu takım birlikte,eksiksiz tam kadro maalesef çalışamadı,cezalılar sakatlar belimizi büktü. Ama Denizli maçını alalım sonra nasıl top oynadığımızı herkes görecek diyor. Yeter ki şu kritik yerden kendimizi kurtaralım...
Şahsi fikrim; 'evet yapılmayanları, yapılamayanları eleştirelim, gerekirse protesto da edelim. Ama önce şu kritik süreci bir atlatalım. Geçen sene Buca maçı öncesi Güzelyalı parkındaki buluşma geldi aklıma. Ortak paydada nasıl buluştuğumuz, birşey yapılacaksa sene sonu yapılmasının gerektiği, önce kritik maçları kazanmamızın, Göztepe'mizin ligde kalmasının daha önemli olduğu...
Ya aksini yapsaydık, en zor günde bir de biz protesto edip ellerini ayaklarına dolaştırsaydık futbolcuların. Küme düşebilir miydik?
Kuvvetle muhtemel
Zararı kime olurdu?
Bize..
Ben inanıyorum ki bu maç bizim ayağa kalkış maçımız olacak.
Sakat,cezalı oyuncularımız,hakem,rakip futbolcu vs hiçbir şey etkilemeyecek.
Kazanarak çıkışa geçeceğiz...
Tabii ki biz olmadan bunların hiçbirisi olmaz.
Önce destek, sonra galibiyet.
Haydi yine el ele varacağız o güne!