2009-2010 Sezonu

Beni daha dinlemeyin. Beni bilmem nenin, bilmem nesine yerine de koymayın. Ama bu taraftarı kızdırırsanız, sonucunu inanın ben bile bilemem. Yahu daha 3 gün önce yazdım. Dinleyin yanılmazsınız diye. Ama hala bazıları bildiğini okuyor. Bildiğinin doğru olduğunu zannediyor. Yanlış yaptınız, hala da yapıyorsunuz. Eğer Altınbaş seneye de aynı hataları yaparsa yazık hem de çok yazık olur…

Bakın Sayın Altınbaş; Sizi kim yönlendiriyorsa, yanlış bilgilendiriyor, yanlış…Gelenleri, gidenleri en iyi siz bilirsiniz. Sizin cebinizden çıktı bunların parası. Kimse elini cebine atmadığı için de hiç ama hiç umursamaz sizin kaç para harcadığınız. Ama yazık olan tek şey var, o da kaybolan değerler… Artık bu sene için yapılacak birşey kalmadı. Gelecek yılın hesaplarına başlanmalı. Ama koordinasyon içerisinde. Siz kabul etseniz de, etmeseniz de bu camiadan birkaç kişiyi dinlemelisiniz. Taraftarınızı omzunuzda taşımalısınız. Haa bunları ben yapmam diyorsanız da bilemem… Sonucuna katlanacak olan gene sizsiniz...

Göztepe’nin ya “tamam”, ya da “Devam” diyeceği maç maalesef kötü bitti. Bu sonuç ile ilk ikinin adının telafuzu olmayacak konuma gelinmiştir.

Sezon başından beri kötü oynayan Göz Göz, bu seriye Çorum maçında da devam etti.

Maça oldukça durgun başlayan sarı kırmızılı ekip, özellikle ilk yarıda iki pas bile yapamadı. Göztepe ayrıca hücumda çoğalamayan rakibi üzerinde en ufak bir baskı oluşturamayan oldukça silik bir görünümdeydi.

Neydi bugünlere getiren tablo?

Kısaca özetlemek gerekirse:

Yapılan yanlış transferler…

Amatörce yönetiliş…

İzellikle camiayı iyi tanıyan arkadaşlar ile gerçekleştirilemeyen diyolog eksikleri…

Ve daha bir çok etkin bugünlere gelinmesine neden oldu….

Bundan sonra ne yapılır?

Bence ilk iki için tren kaçtı. Bir an önce toparlanıp, Ekstra Play Off biletini cebine koymak adına tüm takım kenetlenmeli. Bu kötü gidişe son vermek zorunda.

Unutmasınlar sırtlarında taşıdıkları forma Göztepe forması. Bunun önemini bir saniye bile akıllarından çıkarmamalılar.

Bu takım onlar ile bu kötü sonuçları aldı, yine onların gayreti ile düzelebilir. Bence camiaya borçlarını ancak böyle ödeyebilirler.

Taraftar her maç kayıtsız şartsız onların peşinde ve müthiş destek veriyorlar. Onların tek beklentisi iyi futbol ve galibiyet aslında çokta fazla bir şey istemiyorlar. Bugün için tepkilerini göstermeleri de çok doğal. Artık laf değil çözüm üretilmeli mantığı işlemeli. Yoksa koca bir sezonun emeği heba olur.

Maçın sonunda Göztepe seyircisi sinirliydi. Haklıydı bağırmakta ama şurası da bir gerçek ki o da; Göztepe’nin sahibi Altınbaş Holding değil mi? Taraftar diyordu ki, “Yönetim istifa “ yani yenilginin nedeni olarak gösteriliyordu. Kim istifa edecek ki beyler? Sahibi olduğu Göztepe’den mi ? biraz dikkat, biraz da söylemleri geçmek lazım. Bilmem anlatabildim mi? Sonra şöyle de bir deyim kullanıldı; bu yönetimin eseridir. Yani takımın yapısındaki eksiklik demek isteniyordu. Tabi ki, aksini kim düşünebilir ya da yapabilir? Bu takım Altınbaş Holding’in takımıysa, takımı da kendi görevlileri yapacaktır.

Şimdi gelelim Göztepe’nin sahadaki durumuna;

Bu takım bir defa hücum yapmasını bilmiyor. Çünkü hücum yapacak oyuncusu da yok. Forvet oyuncusunun hüneri olmalı ki, rakibi rahatsız edip filelere kadar ulaşsın. Sonra defansından topu çıkışı da iyi değil. Uzun toplar atarak gol bulmaya çalışmak bence de ilkellik. Bunları kim düzeltecek derseniz tabii ki, eldeki görevli teknik adam yapacak. Ama o da yeni geldi, yani elindeki hünerli oyuncusu kaç tane var ki, bunları yapabilsin? Tribünlerdeki seyirci sayısı yanında, seyircinin hırsı ve inancı oyuncularda da olsa, şurası bir gerçek ki, bu takım bu kadar oynuyor. Aslında ben de bu konuda aldandığımı dünkü maçta öğrendim.Daha iyisini, daha güzelini yapacağını bekliyordum olmadı. Kendi evinde doynayan bir takımın tek forvetle gol arayışı da dikkat çekiciydi. Belki teknik adam “Elimde ne var ki, sahaya süreyim “diyebilir. Yani dünkü maç Göztepe için hiç de hoş olmadı. Adına yakışır bir Göztepe izledik. Sonuç ise, daha da üzücü. Bundan sonra ne olur? Bunu tahmin bile etmek istemiyorum çünkü Göztepe beni sürekli yanıltıyor.


İyi uykular
Sinan Genç
Zaten Göztepe'nin bu kadroyla ve bu sistemle maç kazanması imkansızdı. Göztepe bu anlayışla değil Alsancak'ta maç kazanmayı playstation oyununda bile kazanamazdı.
Evinde tek santraforla mücadele edip, göbekteki oyuncudan sol kanat, ön liberodan golcü, golcüden sağ kanat oyuncusu icat edersen ve ne olduğunu oynayanın bile çözemediği bir oyun sistemini deneyip maceraya girersen sonuç hüsran olur. Ve öyle de oldu. İnanın dünkü maçta izleyenlerin değil Çorumsporluların bile kafası karıştı. Bir ara takımın tek santrforu Burhan bile defanstan top çıkartıyor, orta sahadan rakip kaleye orta yapıyordu. Ama kime, nereye? Gerisini siz düşünün. Bulut kenarda beklerken, Tayfun'dan sol kanat oyuncusu yaratırsan, Uğur Işıkal'ı yanında oturtup ön libero Ferhat'tan gol beklersen, Recep'i sağa çekip Burhan'ı rakip defansın içine gömersen kusura bakma ama hocam gol atamazsın.
Anlayamıyorum; Bu takıma ara dönemde 11 futbolcu alındı. Hepsi de sözde kaliteli, süper oyunculardı. Peki neredeler? 11 oyuncudan 3'ü ilk 11'de, bir tanesi de yedek. Diğer 7'si nerede? Acaba kalitesizler de mi kadroda yoklar? O zaman kalitesiz ise neden alındılar, kaliteliyseler neden yoklar. Tablo kötü. 1.Lig hedefiyle lige başlayan 8. sıradaki Göztepe'nin 8 maçta sadece 6 puanı var. Attığı gol sayısı 5. Biri penaltıdan, 3'ü rakibe, biri de kendi kalesine...
Beni asıl şaşırtan Çorumspor'un Göztepe'yi Alsancak Stadı'nda yenmesi değil, maçtan sonra Teknik Direktör Nurettin Yılmaz'ın maç ile ilgili yorumuydu.
Peki neydi Nurettin hocanın müthiş tesbiti. Problem futbocuların galibiyeti çok istemeleri ve seyirci baskısıymış. Evet, evet futbolcular dün kazanmayı çok istemişler... Yoksa ondan mıydı rakibi orta sahadan hücuma buyur edip, burnunun ucundaki topa basmamaları, pozisyonları izleyip rakibi kaçırmaları... Ya seyirci baskısına ne demeli. Benim bildiğim taraftar maç kazandırır. Hele o da Göztepe taraftarı ise ölüyü bile diriltir. Dün taraftar bile o futbolcuları uyandıramadıysa o zaman söyleyecek bir laf bulamıyorum;
Sadece, 'iyi uykular' demekten başka...