2008 - 2009 Sezonu

Bayramın ikinci gününde güneşli bir havada gezip tozma ya da bayram ziyareti yerine, Göztepe'yi hayatının birinci sırasına alanların akın ettiği Atatürk Stadı tribünlerinde yaklaşık 3000 kişi civarında bir kalabalık takıma destek vermek üzere toplanmıştı. Maç başlamadan önce Torbalıspor'u çalıştıran Bayram Mercan tribünlere çağırıldı. O da geçmişte yıllarca kendisini alkışlamış olan tribünleri kırmadı.

Tribünde futbol takımının yanında, voleybol takımının ne olacağını merak edenlerin sayısı az değildi. Fısıltı gazeteleri durumu ümitsiz görüyordu, buna karşı "bekleyelim görelim" diyenler de vardı.  Sn. Altınbaş'ın sözleri söz müydü, yoksa eskilerin delikli para olarak nitelendirdiklerine mi benziyordu önümüzdeki hafta görülecekti.

Tribünler maça hızla başladı. Fakat takımın ayak uyduramayışı ile destek ile protesto arasındaki çizgide protestoya hızlı adımlarla yaklaşıldı. Anlaşılan oydu ki tribünlerde takıma destek veren Göztepe adındaki amansız hastalığa tutulmuş gönülllü ordusu durumdan pek hoşnut değildi. Tribünlerin kıdemli dostlarından biri yediğimiz golden sonra bizim ünlü tezahüratlardan birine dem vurarak "Hayatımı ...... Göztepe" derken, pek haksız gözükmüyordu.

İlk 30 dk tribündekilerin hedefi Orhan'dı. Orhan'ın verimsiz oyunu ile beraber tribündeki teknik direktörlerimiz arasında anti-Orhancı olarak niteleyebileceğimiz bir grup oluştu ve bu homurtuların etkisi oldu mu bilinmez 30 dknın sonunda Orhan oyundan alındı. Bulut ta sıfırdan çıkardığı top ile alkış alırken, attığı seri  çalımlar kendisinin bu zevki yalnızca rakip oyunculara saklamayıp, kapalı tribündeki taraftarlara da tattırması gerektiği yönünde esprilere neden oldu.

Takım yine gol yiyinceye kadar oynamama havasındaydı. Gol bizim takım yerine rakipten gelince bir takım homurtuların ardından destek arttı ve sevgili oyuncularımız azıcık kıpırdanınca gol bu sefer bizimkilerden geldi. Golün ardından her zaman kulakları çınlatılan yarım ve çeyrek dostlardan önce sıra Barış Güçlü'deydi. Bu durumun nedeni de neydi? Göztepe gol atınca hatta galip gelince neden Barış Güçlü istifa etsindi o tam olarak anlaşılamadı...

İkinci devre başlarken takım birbirine kenetlenerek tribünlerde de bir umut yaratmayı başardı. .Bu umut takım ile tribün arasında sinerji oluşturdu ve tribünler gole kadar susmadı. Penaltı dışında üç dört net pozisyon kaçtı. Oktay'ın penaltıyı gerilmeden kullanmayı yeğlemesi, sahaya bakamayanların artmasına neden oldu, müteakiben korkulan başa gelse de Cüneyt durumu toparladı.

Takım golden sonra da nispeten olumlu oyuna devam etti. Ve maç 2-1 bitti.

Herşeye rağmen üç puan üç puandı. Darısı İzmirspor maçınaydı... Lakin Barış güçlü yine istifaydı ana nedeni anlaşılamadı...Umduk ki kendisi anlayaydı...


Oğuz Reşat Sipahi