Göztepe'nin endüstriyel futbol döneminin gerçeklerine uyum sağlayamaması ve parayı iyi yönetememesi nedeniyle başlayan düşüş periyodunda 1997'de Göztepe'nin futbol şubesinin şirketleştirilmesinden 2002-03 sezonuna kadar olan süreçte 55.000.000 harcayıp takımı bugünün Bankasya Lig’ine milyonlarca borç ile düşüren Bilgin Grubu ortada sağlam bir enkaz bırakmıştı. 2003-04 sezon başında transfer yapabilen Göztepe sonraki dört sene boyunca transfer yapamayıp, amatöre kadar düşmüştü.
***
Her şeyin başı olan 2003-04 sezonunda, Göztepe "arkası 365 gün sonra" şeklinde endam eden düşüş serüvenine topu topu 1 puan fark nedeni ile başlamıştı. O sezon Göztepe Ksk ile üç maç oynadı. TSYD kupasındaki maç 1-1 bitti. Bu maçta alınan cezalarla seyircisiz oynanan ilk maçı Göztepe Faruk’un golüyle 1-0 kazandı. Son maçta ise Göztepe 2-0 öne geçmesine rağmen, Kuddusi Müftüoğlu'nun sahada, polisin ve İzmir siyasilerinin tribünde yaptıklarına karşı koyamayıp, 5-2 mağlup oldu.
***
O sezon Göztepe yedi maç ceza aldı. Bunlardan biri bir önceki sezonun son maçı Fb karşılaşmasından yadigardı. Üçü sezon öncesi oynanan ve berabere biten TSYD kupası maçından sekmişti. Diğer üçü de 8 Şubat 2004 tarihinde oynanan son Ksk-Göztepe maçından miras kalmıştı. O yedi maç ceza alınmasaydı yine de küme düşülür müydü? Kim bilir?
***
Göztepe-Ksk rekabeti kimilerine göre ezeli rekabet... Ezeli kelimesi burada ne kadar doğru tartışılır olsa da şiddeti büyük bir rekabet. 1980 öncesinde pek de esamesi okunmayan bu rekabet, o sezon yerel basının da gazıyla 80.000 kişilk ikinci lig derbisi ile başlayıp, 2004’e kadar geldi. O sene Göztepe’ye altı maç ceza ve küme düşmeye mal olup, yedi sezonluk es verdi... Göztepe'nin küllerinden doğmasıyla başlayan sürecin ardından da bugünlere gelindi. Olay basketbol ve voleybol sahalarında da şiddetini korudu.
***
Rekabetin şiddetini nasıl ölçelim? Türkiye’de futbolda rekabet denince akla ik Fb-Gs rekabeti gelir. Geçenlerde Bağdat Caddesi’ne yolum düştü. Orada Gsstore gördüm. Şaşırmadım desem yalan olur. Güzelyalı’da Ksk store açsa ya da tersi sonu nice olurdu? Olayın şiddeti işte bu kadar... Başka ne kadar? Rakibine sela okutacak, lokma döktürecek, tabut yüzdürecek, adam yaralayacak kadar...
***
Bu rekabetten kim ne kazandı? Göztepe'ye tek faydası oldu. Takımın İstanbul takımları ile rekabet edemediği süreçlerde taraftarını bir miktar diri tutmasına yaradı. 100 yıllık tarihinde ulusal düzeyde tek bir kupası olmasa da, Ksk'de de Göztepe sayesinde azımsanmayacak bir futbol taraftarı kitlesi oluştu. Ksk de Göztepe sayesinde varolan kitlesini diri tuttu, çoğalttı. İki takım da bolca ceza aldı. Bu cezalar nedeniyle 2003-04 sezonunda diğer takımlar yerine Göztepe düştü. İki takımın adı dünya derbileri arasına girdi. 1997 öncesi dönemlerde iki takım birbirini yerken, başkaları aradan sıyrıldı. İki takımın da taraftarı birbirini kovalarken, kahve-çarşı basarken, iki takım da holiganizm ile anılır oldu. İzmir'de her iki takımın da hinterlandında hatırı sayılır sayıda İzmirli olup da, İstanbul takımı tutan bir kitle oluştu... Göztepe'de Karşıyakalı, Karşıyaka'da Göztepeli rahat edemezken, üçlü oligarşi ve taraftarları kazandı.
***
Cumartesi saat 20:30'da Atatürk Stadı'nda rekabette yeni bir sayfa açılacak. İki takımın da kadrosunu büyük oranda yenilediği uzamış sezon arasının ardından, Şubat 2004'ün 7.5 sene sonrasında vuslat zamanı... İki takım da ilk hafta mağlup... Teknik direktörler stresli... Taraftarlar hararetle maçı bekliyor. Pankartlar, sloganlar...Hazırlıklar hummalı...
***
Dilerim yedi sene sonra gelen bu maçın keyfi çıkarılır. Dilerim doping ve şike kelimelerinin anılmadığı, hakem ya da emniyet ile ilgili rezaletlerin konuşulmayacağı bir maç olur. Dilerim yalnızca futbol konuşulur... Dilerim iki taraftar grubu da birbirini çileden çıkartacak işler yapmazlar. Dilerim Pazar akşamı için "İzmir'den istenmeyen görüntüler..." demek için ellerini ovuşturmakta olan İstanbul tvlerinin editörleri avuçlarını yalarlar. Dilerim kimse yaralanmaz, kimsenin burnu kanamaz, dilim varmıyor ama kimse ölmez. Dilerim Göztepeliler ve Kskliler kendilerine ayrılan yerleri doldurur ve tüm Türkiye'ye "futbol üçlü oligarşiden ibaret değildir." mesajı verilir. Dilerim her iki takım açısından da kaybedilen yalnızca puanlar olur, para-saha kapatma cezaları değil... Dilerim taraftarlar birbirlerine küfür ettikçe alacakları cezalarla ancak her iki takımın rakiplerinin kazanacağını kafalarında tutabilirler ve öfkelerine hakim olabilirler. Dilerim şans Göztepe'mizden yana olur, seyirci avantajını kullanarak kazanır ve o gece dünyanın heryerindeki Göztepeliler yıllar sonra tam olmasa da biraz daha huzurlu bir uyku uyurlar. Dilerim sene sonunda her iki takım da Süperlig'e çıkar, kazanan İzmir olur ve böylelikle bir sene sonra birbirlerini yemek yerine üçlü oligarşi ile rekabet ederler...
***
Herşey sadece Göztepemiz için...
Oğuz Reşat Sipahi