Oğuz Reşat Sipahi
Söz meclisden dışarı eskiden Kulüp Başkanları kulübü borçlandırmak üzere görev yapmazlardı. Başkanlar uzun süre hibe edenler ya da harcadıklarını bağışlarlayanlardandı... Onların tarih sahnesinden yavaş yavaş çekilmesiyle, yerlerine verdiğini geri alanlar geldi... Bunların arasında da vermemesine rağmen vermiş gibi gözüküp üstüne para alanlar vardıysa da... En son aşamada vermeden kulübü borçlandıran üstüne hazirun cetveliyle oynayanlar ki çoğuna göre "hain" olarak adlandırılanların arzı-endam eyleme çağları...
Hibe eden Başkanların son örneği, Göztepe için yapılabilecek fedakarlıkların bilinen belki de en en uç örneği Bülent Özkul Mart ayında vefat etti. Bizim yeni yetme delikanlı gençliğimiz Mustafa Amca (Cücen) ve Bülent Başkan'ı "Yeni TV'deki Göztepe nasıl kurtulur?" açık oturumlarında dinleyerek geçti... Hayat ilginç tesadüflerle dolu... 18 yaşında yine rahmetli Cemil Amca'ya üyelik aidatımızı verebildikten 8-10 sene sonra Göztepelist sürecinde onunla birlikte Göztepemizin yönetim kurulunda aynı ortamda bulunmak da nasip oldu... Gördüğüm en kibar, klas, Göztepe konusunda en gönlü bol, Göztepe aşkı en derin ve güngörmüş insandı. Şunu çok rahat belirtebilirim, ekonomik durumu bozulmasa muhtemelen Göztepe de amatöre düşmezdi... Hayatın diğer alanlarını bilmem ama Göztepe'den ayrılacak kadar depresyona girmesini engelleyememek, anlayamamak ya da fark edememek bütün sevenlerinin sorusu olmaya devam ediyor...
Göztepe camiası yaklaşık üç ay sonra en önemli folklorik değerlerinden birini Nizam Dayı'yı kaybetti. O biz Göztepelilerin sokaklarda yatan suretimiz, çılgın-deli-belki yarım-bazen de birbuçuk porsiyon akıllı yanımızdı... Zaten Göztepeliyim diyen hemen tüm Göztepelileri Göztepe söz konusu olunca bu sıfatların içinde sayabiliriz... Göztepe/Güzelyalı sakinlerinin ısmarladığı yemeklerle ve alkolik hareket ile beslenip dışarıda orada burada yaşayan bazılarına göre meczup, bazılarına göreyse ilginç bir karakterdi. Biz de ona yemek ısmarlama şerefine erişmiştik günün birinde... Sandalyesinin berisinden geçerken korna ile "Göz Göz" çekmek de Güzelyalı'da yaşamanın ya da Mustafa Kemal Sahil Bulvarı riitüellerinin en güzellerindendi. Tribünde birbirini yiyenlere "Göztepe hepimizin, hepimiz kardeşimiz, küfretmeyelim..." diyebilecek kadar aklı başında bir sokak insanıydı... Tesadüfen yaşayan Türkler kümesinden, bir trafik kazasının ardından toparlayamayıp vefat ederek-tesadüfen yaşayamayan Türkler kümesine geçti. Bu arada o trafik kazasına neden olan şöför kimdi, neydi, ne oldu merak etsem de...Ya da hata kimdeydi???
Ne yazık ki azımsanmayacak sayıda ölüme yakından şahitlik etmek durumunda kaldık bir kısmına elimizin altında diyebileceğimiz şekilde, pek daha çoğunun gerçekleşmemesine katkıda bulunabilsek de... Ölüm hayat kadar gerçek hepimiz için... Neyse ya da ne yazık ki bilmediğimiz bir tarihte ölmek için programlanmışız bir açıdan baktığımızda... Ve kim ilk kez biraraya getirdi bu kelimeleri bilinmez ama tüm ölümler erken ve üzücü... Bu yazıyı yazabilecek kadar kafayı toplayabilmem, yazarken duygularıma hakim olabilmem biraz zaman aldı. İkisi de af etsin. Diyebileceğim o ki keşke tüm ölümsüz Göztepeliler, Adnan Süveri, Bülent Özkul ve Nizam Dayı da keşke Urla tesilerinin açılışına onlarda şahilik edebilselerdi.
Allah Bülent Başkan'a da, Nizam Dayı'ya da rahmet eylesin... Mekanları cennet olsun... İkisi de ölümlerine engel olamayan Göztepe camiasını af etsinler... Allah geride kalan Göztepelilere uzun ömürler nasip etsin ki onlar birbirlerini koruması hatta sevgi çemberine alması gereken canlılardır bir bakış açısıyla, ...