Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
www.ozkancengiz.net
Biz İzmirliyiz, bizi biz yapan, diğerlerinden ayıran, zaman zaman kaybetmemize sebep olan, genel de mutlu ve güler yüzlü olmamızı sağlayan en büyük özeliğimiz SAMİMİYET.
Biz sevmeyiz ciddi toplantıları, ağır ağdalı konuşmaları, arkamızdan iş çevirseler de yüzümüze güldüler mi indiririz yelkenleri suya. Tanıştık mı illa ki bir öpelim isteriz, göz göze geldik bir gülümsemek isteriz, yolda karşılaştık mı bir selamlaşmak isteriz. Pundunu yakaladık mı havadan sudan geyik yapmak isteriz. Mesafeler bozar bizi. Bize mesafe koyanlara, yaklaşırız 1, 2, 3, baktık ki sen alttan aldıkça onlar kaldırıyor neticelerini. Hop deriz buraya kadar, buraya kadarmış emek buraya kadarmış yaklaşım hadi bakalım bundan sonra yaklaşabilirse o yaklaşsın.
Samimiyetsizlik kendi başına zararsız gözükür, ama en büyük zararı zamanla sevgisizliğe dönüşmesidir. Sevgisizliğe dönüştü mü artık en tehlikelisidir hayatın. Duygu insanı İzmirli, Göztepeli bir sevmemeye görsün zor olur hayat her açıdan.
2007 – 2010 3 yıl oldu ilişkimizde ama reklamda da dediği gibi yok henüz anlatan aşkını. “Taraftarımız bizim her şeyimiz” klasik cümlelerini, altın, mücevher dergileri, ve ulusal gazetelerin ekonomi sayfalarındaki röportajları, akıcılığıyla ve içeriğiyle eski Türkçe olarak yazıldığı hissi yaratan organizasyon konuşmalarını, neredeyse birbirinin kopyası olmaya başlayan Sinan Genç telefon bağlantılarını koyarsak bir kenara geriye kalan tek bir an kalır dişe dokunur elle tutulur.
Taraftar Kart organizasyonu sonrası 8 dakika doğaçlama basın toplantısı, 12 dakika tribün grupları ile ayakta sohbet, 7 dakika diğer taraftar oluşumları ile muhabbet toplam 27 dakika direk temas, üç yılda 27 dakika. Gerisi mesafe gerisi mesafe.
Mesafelere karşı ne yapıyoruz yaklaşıyoruz 1,2,3, Taraftar toplantısı davetleri, röportaj önerileri, makamında ziyaret teklifi, panele davet, yemeğe davet, kutlamaya davet, elektronik posta, faks, aracılar kanalıyla ulaşım, kulüp idari kadroları ile ulaşım, ne kadar taraftar organizasyonu varsa hepsi her kanaldan uğraşıyor gece gündüz tek bir hece tek bir dakika paylaşabilmek, konuşabilmek yakınlaşabilmek için.
Sonuç! Yapılacağına dair söz verilip sorular alınmasına rağmen 1 senedir bekleyen röportaj soruları, her gün aranmasına rağmen her gün bir sonraki güne sallanan panel davetleri, evrakları maddi koşulları hazırlanmış ve teslim edilmiş olmasına rağmen 2 senedir bekleyen kulüp üyelikleri, hiçbir zaman cevaplanmayan randevu talepleri, hiç bir zaman teşrif edilmeyen kutlama, yemek, toplantı organizasyonları en küçüğünden en büyüğüne taraftarın talep ve isteklerine yönetim kurulumuz uygun görmemiştir cevabı, en küçük hareketine takdir tebrik beklerken taraftarın başarılmazı başardığında görmezden gelme bir tebriği çok görme durumu, iletişimsizlik, mesafe, iletişimsizlik, mesafe, iletişimsizlik, mesafe, iletişimsizlik, mesafe,
Tüm bunların ortaya çıkardığı ruh hali ise en küçük ayrıntıya takılan bir taraftar kitlesi.
Futbolu bilmemek, Göztepe’yi bilmemek tanımamak ayıp değil 3 senede öğrenememek ayıp, formül basit iki seçeneğiniz var. Birinci seçenek oynadığı ligin üstünde bir hoca ile önüne gelene beş atan bir yapı kuracaksınız bu sportif başarı havası altında çıktınızı balta kesmez bir şekilde devam edeceksiniz. Yok! ben kendi efsane hocamı kendi efsane takımımı deneye yanıla deneye yanıla bulacağım. Her sene bonservisi elinde olan oyuncular ile mucize koşturacağım diyorsanız da taraftarla sıcak taraftar ile samimi taraftar ile beraber duracaksınız.
Samimiyetsizlik kendi başına zararsız gözükür, ama en büyük zararı zamanla sevgisizliğe dönüşmesidir. Sevgisizliğe dönüştü mü artık en tehlikelisidir hayatın. Duygu insanı İzmirli, Göztepeli bir sevmemeye görsün zor olur hayat her açıdan.
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
www.ozkancengiz.net