Hakan Taşpınar

Ayrıntılar

30 Kasım 1999 tarihinde yayınlandı.

Sosyolog Abraham Harold Maslow, vakt-i zamanında demiş diyeceğini: -Elinde çekiç olan her şeyi çivi olarak görür!- Sahipsiz sürü misali Göztepelileride emniyet böyle gördü ve de -Allah yarattı!- demedi, vurdu da vurdu. Öylevuruyordu ki kendimi intifada direnişini seyrediyorum sandım. Hatun biraramaç seyrederken yanıma gelmişti, içecek bir şeyler verirken bir ara gözüneTV deki olaylar takıldı; kısa bir süre baktığı için seçemediğinden olsagerek -yine Irak ta olaylar mı var?- diyecek oldu, Atatürk Stadı olduğunuanlayınca yoksa Göztepe - KSK macı mı dedi? Ne diyeceğimi bilemedim. Kendime anlatamadığım olayları nasıl olur da eşime dostuma açıklayabilirdim. Bunlara üzülürken dün İngilizce konuşma dersinde sınıfımın öğrencileritahtaya büyük harflerle şunu kazımışlardı:-OLAYLI MAÇ GÖZTEPE:2 KARŞIYAKA:5; 18 Göztepeli Tutuklandı!-Nutkum tutuldu. 3000km ötede beni rezil eden olayları düşündüm. Sahaya inenGöztepeli arkadaşı. Olayları vs. vs.Mutlaka bize olan bir tahrik ve de aleyhimize gelişen onlarca olay vardı ogün ama olayların bize bakan yönüyle buralara varması cidden hiç ama hiçarzu etmediğim bir şeydi. Rıdvan Dilmenin kendi ağzından canlı yayında söylediği sözler es geçildigördüğüm kadarıyla. Dilmen olaylara kendi taraflarından (KSK Tribünlerinden)sahaya inen bir kaç kişi olduğunu ve de bunun da karşı tribünleri galyenagetirdiğini belirtmişti. Bu konuya burada bir noktalı bir gül koyup başka tarafa geçiyorum. Sayın Tunç Kayacı nın da köşesinde belirttiği üzere güya emniyetli bir maçseyrettirebilmek için Atatürk Stadı na alınan maç, inanılmayacak derecedeçığrından çıktı. Bir iki müdahale zamanında yapılsaydı olaylar bu raddeyevarmazdı. Düşünsenize ya 30.000 kişi olsaydı, olayların varacağı boyutudüşünebiliyor musunuz? Kendi ekmek yediği kentteki insanları koruma ve de oradaki asayişi sağlamaolan stattaki polis maalesef sınıfta kalmanın ötesinde elinde mevcutdiplomayı da kaybetmiştir benim ve de milyonlarca Göztepelinin gözünde. Biz Göztepeliler yaşadığımız kente sahip çıkan ve de olanca hegemonyayakarşı durmaya çalışan ve hatta her daim takımımıza ve de doğduğumuz +doyduğumuz kente sahip çıkanlar olarak yıllardır mutlak suçlu olarakgösterilmekten bıktığımızı da belirtmekte fayda görüyorum. Öyle bir insanmodeli ile karşı karşıyayız ki bu tür insan modelinin en büyük özelliği,birtakım tahayyülü düşmanlar ve tehlike üzerine siyaset geliştirmeleriydi.İsterseniz buna aşırı paranoya deyin, isterseniz patolojik savunma refleksi.Onlara göre, sadece sınır çizgilerimizde değil, içimizde de düşman kaynıyor.Ve her an hamle yapıp, bizi yiyip bitirecek, kökümüze kibrit suyudökecekler.İlkokul alfabelerimizde okuma fişlerinin üzerinde resimler vardı. Çokidealize edilmiş aile modelleri, isimler vesaire okutulurdu bize. Anne-babaçalışan, iki çocuklu, iki katlı müstakil evde oturan, masasında salamındanmuzuna kadar her şeyi bulunan mutlu alfabe ailesi. Kendisi okul sonrasıayakkabı boyacılığı yapan, 7 kardeşli, baba asgari ücretle çalışan bir çocukiçin pek bir şey ifade etmiyordu bu resimler. Ve bu resimlerin altında okuma fişleri vardı. Resimdeki kişi -ki bu Alioluyor- top oynuyor, kardeşiyle ip atlıyor, ılık süt içiyordu. İşte o Alibüyüdü, emniyete yazıldı eline modern topuzu olan COPUNU aldı şimdi. Biz de fişleri okuyoruz doğal olarak: Ali bak GÖZTEPELI; Ali bu düşman. Vur Ali vur; Acımadan vur ! Noktalı virgül koymuştuk yazının bir yerlerine di mi? Elinde çekiç olan herşeyi çivi olarak görür! Hal bundan ibaret vesselam!not: Yazıda zaman zaman yazar Nedim Hazar ın bugünkü Zaman Gazetesindekiyazısını okuyunca kullandığı bazı benzetmelerini Göztepe ye ve de KSKmaçındaki olaylara uyarladım. Bilgilerinize h.t.