
Bülent Buda-Milliyet
Gazetemizin pazar manşeti şuydu: ‘Bir stadımız bile yok...’ Anlamlıydı; ister kahkaha atın, isterseniz hüngür hüngür ağlayın; farketmez.
Bir stadımız bile yok!
E ne gerek var?
Biz böyle de iyiyiz, idare edip gidiyoruz. Neyimize öyle konforlu mekanlar!!!
Euro 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası organizasyonunu alıvereydik...
O rüzgarla biraz da biz serinlerdik. Hükümetin başı açmıştı kesenin ağzını. Onlar için prestij projesiydi. İzmirsiz, bir ayağı topal kalırdı.
Ya şimdi?
Bundan böyle yüksek rakımlı tepelerden İzmir’e yağmur damlası bile düşmez.
TFF Başkanı Mahmut Özgener‘in önerisi akılcı; “Atatürk Olimpiyat Stadı yıkılsın. Adam gibi futbol izlenecek bir yapıya dönüştürülsün” diyor.
İyi güzel de, yıllardır aynı kapılardan hem araç hem insan trafiği birbirinin üstünde acı çekerek girip çıkıyor.
Parmağının ucunu bile oynatacak duyarlı bir zat-ı muhterem yok ortalarda.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Bir değil, iki stat yapacağız” diyordu daha birkaç ay önce... Biz yarımına da fitiz de...
Başkan sanki fazla havalanmış, hem de paraşütsüz...
Kendileri iyi niyetli... Sözlerinin arkasında durur ama elleri kelepçeli, ayakları prangaya vurulmuş.
Raylı sistem, metro ortada... Başkan adım atsa KİK dava açıyor. Dalga geçer gibi...
Alınmayalım, gücenmeyelim, kızalım ama biraz da düşünelim.
İzmir’de ufuk açan, inisiyatif kullanan, toplumu ileriye taşıyacak lider eksiği var.
Yine de bir yolu var.
İzmir’e stat yapılır; hem de ultra modern... Ankara’yla sıkı fıkı beş-altı işdadamı becerir, çözer bu işi.
Stat, alışveriş merkezi, eğlence mekanları bir arada...
Yap-işlet-devret...
Başka türlüsü olmaz.
Çünkü çok saygıdeğer büyüklerimiz bir türlü teslim olmayan, biat etmeyen İzmirlinin, onu biraz olsun serinleten imbatını da stoklayıp karneyle dağıtmayı planlıyormuş.
Bu büyük proje için TÜBİTAK yarışma açmış; sonucu bekleniyor.
Anlayacağınız...
Bırakın stadı, İmbat gidiyor İmbat...
Önce davranın, elinizi çabuk tutun, havanızı stoklayın.
Ya da akıllanın, teslim olun.
Ne derler; ver, kurtul, rahatla...
