MEZAR TAŞINIZA GELDİ GİTTİ YAZILACAK!
Anlaşılan o ki siyaset futboldan elini çekmediği ve yönetici profili değişmediği sürece eninde sonunda tahammül güçlerini yitirerek “hadi bana eyvallah” deyip kaçan başkanları hayırla yâd eden çıkmayacak…
Kerli-ferli, işlerinde başarılı, uzaktan bakınca hayli oturaklı yığınla fani yazık ki atandığı günden fişi çekileceği ana değin dişe dokunur icraatlerin altına imza atmıyor, atamıyor…
Sakın kelimelerle oynayarak “seçimle geliyorlar, kendi iradeleriyle gidiyorlar” diyerek itiraza yeltenmeyin zira borç batağına gömülmüş kulüplerin direniş gösterebilmesi mümkün değil. 2. Mehmet’in dediği gibi “borç alan buyruk alıyor!”
Koltuğa oturanların kulakları, gözleri bir noktaya sabitlenince maalesef etliye sütlüye karışılmıyor, top sürekli taca atılıyor, vakit öldürülüyor ve sessizce kimsesizler mezarlığının tozlu sayfalarına gömülünüyor…
Korkarız eski başkanların mezar taşlarını futbol camiası yazdırsa iki sözcük fazlasıyla yeter; “geldiler, gittiler!”
İyi eğitimli, dünyalığını fazlasıyla yapmış, alanında sivrilmiş bireylerin futbol çarkına girince silikleşmesine, sevimsizleşmesine, gücendirme kaygısıyla suya sabuna dokunamayışına üzülmemek elde değil…
Bunca senenin ardından manzaraya bakarsak; en önemli gelir kaynağı naklen yayın ihalesi çözüldü mü, ne gezer; hakemler maçların sonucuna etki ediyor mu, hem de nasıl; muhataplara eşit duruş sergilendi mi, cevaba dahi gerek yok; kulüplerle dayanışma nasıldı, güldürmeyin; milli takım yeniden milletin takımı oldu mu, birinci olmamız gereken grupta küme düştük; politika cenahından gelen tavsiyelere set çekilebildi mi, soruyu yeniden alabilir miyim!
Bakın kendimizi kandırmayalım; mevcut yapı ve aktörlerle kim gelirse gelsin başarılı olma şansı yok. Herkesin yalnızca kendini beğendiği, kamplaşmanın 1980 öncesine rahmet okuttuğu, beceriye-geçmişe-ehliyete değil benden-ondana bakıldığı, ahalinin adalet tesisini camiasının hakkını koruma diye anladığı, hakaretlerin-suçlamaların havada uçuştuğu bir ortamda ayak topunun feriştahı gelse bir şey yazmaz…
Zaten elde aktörlerin hiç değilse % 50’sinin desteğini alabilecek kimse de kalmadı; daha doğrusu öyle biri hiç olmadı! TFF’nin başına geçmek için yanıp tutuşan oyun sevdalısı emekli futbolcudan doğru noktalarda konuşlanarak güç kazanan damada, Avrupa semalarında boy göstermesine karşın ülke içinde bir türlü itibar kazanamayan zatı muhteremden istemem ama layık görülürsem kaçmam subliminal mesajı veren kulüp başkanlarına varıncaya kadar beklenen yerden işaret gelmedikçe kimsenin şansı yok!
Son başkan “abi” diye hitap edilen, güler yüzlü, nazik, madden kuvvetli ve hayli de nüfuzlu iken toparlayıcı olamayıp, sorunları çözüme kavuşturamayıp, hayırla anılacak son dokunuşları yapamadıysa sıradakiler neylesin…
Anlayacağınız boşuna yazıp çiziyoruz ve iyisi mi sözü Yunus Emre’ye bırakalım; “Mal sahibi mülk sahibi-Hani bunun ilk sahibi-Mal da yalan mülk de yalan-Var biraz da sen oyalan!”
Fatih Uraz
A Milli Takım Eski Kalecisi
Kaleci Antrenörü
Not: Yazı Fatih hocamızın izniyle yayınlanmıştır.