Bâb-ı Âli, ya da basitleştirilmiş şekli ile Babıali, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde Sadrazamlık binasına ve daha geniş anlamıyla da Osmanlı hükümetine verilen isimdi.
Bizim Bab-ı ‘Ali’ miz veya daha açık anlamıyla yönetimimiz ne durumda bir bakalım…
Son Antep Bld. Maçında 2705 biletli seyirci vardı.
Bu rakam, diğer İzmirli takımların standartlarında ve genellikle de standartlarının üstünde olmasına rağmen mevzu bahis Göztepe olunca düşündürücü oluyor.
Biraz garip bir durum değil mi deniyor.
Belki öyle belki de değil.
İrdeleyelim…
Takım kötü gidiyor, herkes yönetime sorulan sorulardan cevap alamamaktan şikayetçi, hoca zaten tartışılıyor, oynatılan ve oynanan futbol iç açıcı değil, oyuncular saldırmıyor, topa basmıyor, bireysel yetenek sergile(ne)miyor.
Üstüne üstlük maçı TRT naklen veriyor.
Yapılması gereken nedir?
Bir açıklama, bir bildiri, seyirciyi ateşlendirecek, ayrı havaya sokacak bir demeç, bilet fiyatlarında bir indirim…
İnsanları ekran başından kaldırtmaya yönelik eylemler yapılacakken, stadyum daha cazip hale getirilmeye çalışılacakken, tam tersi yapılıyor ekran daha cazip hale getirtiliyor.
Dolayısıyla insanlar stadyum yerine evindeki koltukları tercih ediyor.
Biz bir kıvılcım, amiyane tabirle bir dolduruş beklerken ne yapılıyor;
Susuluyor.
Demeç verilmiyor.
Açıklama yapılmıyor.
İnsanların tek muhatabı, resmi sitede yayımlanan bir yazı;
Bu hafta oynanacak Gaziantep Belediye maçı bilet fiyatları………………….
Adı geçmişken bahsedelim;
Karşımızda şahıs olarak muhatap bulamadığımız gibi, resmi sitemizde maalesef son derece yetersiz.
Şu anda Göztepe merkezli haber yapan bir çok site, resmi siteden çok daha aktif durumda.
Halbuki bu iş tüm dünyada tam tersi şekliyle yürür.
Resmi site bir haber yapar diğer sosyal platformlar da bunu tüm taraftar ile paylaşır.
Taraftarın haber alma organı resmi sitelerdir.
Sakatlıklar,cezalılar ve diğer tüm gelişmeleri insanlar, taraftarı oldukları kulübün resmi sitesinden öğrenir.
Ancak burada işler nedense daha farklı şekilde yürüyor.
Bakın tesisleşme konusunda neler oluyor neden herkes susuyor dedik, gidip Sabah gazetesinden bir haberi alıp kopyala yapıştır yaparak yayınladılar.
Tamam, tamam oldu bu iş diye.
Trajikomik değil mi sizce de ?
Dönelim tekrar seyirci mevzusuna;
Bu takımın seyircisiz oynama cezası aldığı maça bile yüzlerce seyirci gitti, amatör kümede Alsancak stadyumu çoğu maçı doluya yakın kapasitede oynadı.
Çok geriye gitmeyin, sezon başına dönün.
Akhisar ile oynanan hazırlık maçına hem de deplasmanda olmasına rağmen kaç seyirci geldi ona bakın.
İddiası mı vardı Göztepe’nin?
Ben hayatımda ilk defa tribünlerin protokole doğru dönerek ‘aferin yönetim, tribünü mahvettin’ dediğini duydum.
Bandırmaspor maçında sağanak yağış altındaki 25.000 kişilik korodan bugünlere nasıl gelindi bence irdelenmesi gerekli.
İğne,çuvaldız ne varsa bize batırabilirsiniz ancak lütfen kendinize de sorun;
Biz nerede yanlış yaptık ve hala daha yapıyoruz diye.
Şayet seyirciye sorarsanız, neden maça gelmiyorsunuz diye onların da size sorması gerekmez mi;
Siz neredeydiniz peki, ey Göztepe’nin yöneticileri?
Kötü giden bir süreçte böyle mi sahip çıkılıyor takıma?
Bomboş protokolü gören futbolcu, taraftar ne düşünür hiç düşündünüz mü?
Metroya, halk otobüsüne binip yol çilesi çekmiyorsunuz,
Bu hafta bilet fiyatını bütçemin neresinden kısıp denkleştirsem diye düşünmüyorsunuz
Ayakta 90 dakika bağırmıyorsunuz, sesiniz kısılmıyor.
O halde ‘SİZ’ neden yoksunuz takımınızın maçında?
Ve sevgili Ali Gültiken…
Susup susup öyle bir açıklamalar yaptı ki herkesin yüreklerine su serpti!
Tam da iskelet kadromuzu oturtma aşamasında iken yaşanan sakatlıklar…
Peki sezon başında herkesin sevdiği oyuncular takımdan gönderilirken ve taraftar neler oluyor diye sorarken ‘İskelet kadromuzu koruyoruz’ dememiş miydi Sayın Gültiken?
Maçlar kaybedilince mi anlaşıldı aslında iskeletimizin olmadığı?
Mahmut Özgener oğlunu Göztepe altyapısına yazdırmış.
Yani?
Tesisleşme,stadyum,amatör branşlar, kulübe üyelik, bilet fiyatları, hocanın durumu, takımın hali tüm dertler biter artık.
Büyük futbolcu olur 10-15 sene sonra geleceğimizi kurtarır.
Sonra jübile yapar, teknik direktör olur.
İleride de başkan oldu mu 2050 senesi gibi tesisleşmeden tutun da stadyum gibi bütün dertlerimizi çözer!
TFF Başkanı’nın oğlunu Göztepe’ye yazdırmasının ne gibi bir haber değeri vardır çok merak ediyorum.
Ya da takımın kötü gidişiyle ilgili yapılan basın toplantısında ‘Konu Başlığıyla’ ne alakası vardır?
Eski TFF başkanının oğlu altyapımızda diye biz mi yöneteceğiz artık Türk futbolunu?
Bari TOKİ başkanının oğlunu da alalım.
Belki stadyum sorunumuz çözülür!
Biz önce burnumuzun dibindeki öz evlatlarımıza bakalım, onlara sahip çıkalım.
Özgener’in oğlu ile övünüleceğine iki satır haber yapılsın hentbol şubesiyle ilgili!
Kimin oğlunun Göztepe'de oynadığı önemli değildir.
Önemli olan futbolun babalarına altyapısıyla,tesisleriyle,stadyumuyla kafa tutabilmektir.
Çok uzattık toparlayalım.
Osmanlı’nın son dönemindeki Bab-ı ‘Ali’ ye benzemesin lütfen işler.
Tarihte adının yanında ‘isyan’ kelimesi taşır çünkü.
Ve ‘İsyan’ kelimesi, bu taraftarın çok da uzak olduğu bir kavram değildir…
Yaşanan süreç iyi analiz edilirse ve süzgeçten geçirilirse, doğru adımlar atılırsa gösterilen tepkinin sportif başarıyla doğrudan ilintili olmadığı görülebilir.
'Camia' olabilmek bunu gerektirir.
Ve sadece 'istemek' yeterlidir...
Süleyman YENGİL