politikacı:1)Politika ile uğraşan kimse, siyasetçi:2)sıfat, mecaz Karşısındakinin duygularını okşayarak çıkar sağlayan (kimse), siyasetçi.
politika: 1)Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatı, siyaset, siyasa:2)Yöntem.
3) mecaz Bir hedefe varmak için karşısındakilerin duygularını okşamak, zayıf noktalarından veya aralarındaki uyuşmazlıklardan yararlanmak gibi yollarla işini yürütme.
kifayetsiz: yetersiz.
başarı: Başarma işi veya başarılan iş, muvaffakiyet.
başarısız: 1)Başarı göstermeyen, muvaffakiyetsiz. 2) Başarılamayan, muvaffakiyetsiz. 3)zarf Başarı göstermeyerek.
başarmak: Bir işi istenilen biçimde bitirmek, muvaffak olmak.
başkan: Bir topluluğun, bir toplantının veya bir derneğin başında bulunan kimse, reis.
2)Bazı ülkelerde devletin ve hükûmetin başı.
profesyonel:Bir işi kazanç sağlamak amacıyla yapan (kimse) meraklı, hevesli, amatör, özengen karşıtı.
taraftar: Yan tutan, bir yanı destekleyen kimse, yandaş.2)spor Sporcunun veya sporcuların temsil ettikleri renklere, kulübe veya bayrağa bağlanan kimse.
yönetmek: Yasalara, kurallara veya belli şartlara uygun biçimde çalışmayı sağlamak, idare etmek, tedvir etmek. 2)Birinin bir konudaki etkinliğine, çalışmasına yön vermek, birini yönlendirmek. 3) sinema, tiyatro Yapımını, gerçekleşmesini sağlamak.
yalan:1) Aldatmak amacıyla bilerek ve gerçeğe aykırı olarak söylenen söz, kıtır.2) sıfat Gerçek olmayan, asılsız, uydurma.
yalancı: 1)Yalan söylemeyi huy edinmiş olan (kimse).2)Gerçek olmayan, gerçeğe
benzetilmiş.
yönetici: 1)Yönetme gücünü elinde bulunduran kişi, yöneten kişi, idareci: 2)spor Bir spor dalında takımların hazırlanması, oyuncunun bakımı, çalışma yerinin sağlanması, yapılacak karşılaşmaların planlanması gibi işlerle ilgilenen kimse.
ileri görüş: Daha sonra olabilecekleri düşünme işi.
kurum: 1) Kuruluş, müessese, tesis. 2) hukuk Evlilik, aile, ortaklık, mülkiyet gibi insanlar tarafından oluşturulan şey, müessese.
kurumsallaşma:kurumsallaşmak durumu.
kurumsallaşmak:1) Kurumsal duruma gelmek. 2)Örgütlü duruma gelmek. 3) Süreklilik kazanmak.
süreklilik: Sürekli olma, kesintisiz olarak sürüp gitme durumu, devamlılık.
kurumsal: 1)Kurumla ilgili. 2)Değişik birim ve fonksiyonlarıyla bir kurumun niteliklerine tam anlamıyla sahip olan.
örgütlü: Örgütlenmiş olan, teşkilatlı.
düşünmek: 1)Bir sonuca varmak amacıyla bilgileri incelemek, karşılaştırmak ve aradaki
ilgilerden yararlanarak düşünce üretmek, zihnî yetiler oluşturmak, muhakeme etmek.
2)Aklından geçirmek, göz önüne getirmek. 3)Zihniyle arayıp bulmak. 4)Bir şeye karşı
ilgili ve titiz davranmak. 5)Akıl etmek, ne olabileceğini önceden kestirmek.
6)Tasarlamak.7) (nesne almayan fiil) Tasalanmak, kaygılanmak. 8)Farz etmek.
refleks: Dıştan gelen bir uyarım sonucu doğan hareket, salgı gibi iç tepkilere yol açan irade dışı sinir etkinliği, tepke, yansı.
kel:1)Vücudun kıllı yerlerinde üreyen bir tür mantarın, kılların dökülmesine yol açtığı
bulaşıcı bir hastalık. 2)sıfat Bu hastalığa tutularak saçı dökülmüş olan (kimse). 3)sıfat Kalıtıma bağlı olarak veya yaşlılık sebebiyle saçları dökülmüş olan.
fodul: Üstünlük taslayan, kibirlenen.
amatör: Bir işi para kazanmak için değil, yalnız zevki için yapan (kimse), özengen, özenci, profesyonel karşıtı:
kılavuz: 1)Yol gösteren, tarihî ve turistik yerleri gezerken bilgi aktaran kimse, rehber.2)Yol, yöntem gösteren şey. 3)Evlenecek olan erkek veya kadına eş bulan kimse. 4)mecaz Ruhsal ve zihinsel bakımdan yol gösteren, ışık tutan kimse.
karga: Kargagillerden, kanatları geniş, tüyleri kara renkte, tarla ve bahçelere çok zarar veren kuş (Corvus).
bok:1) Dışkı. 2)sıfat, kaba konuşmada Hor görülen, tiksinilen. 3)Güç durum.
beyin:1)Kafatasının üst bölümünde beyin zarı ile örtülü, iki yarım yuvar biçiminde sinir kütlesinden oluşan, duyum ve bilinç merkezlerinin bulunduğu organ, dimağ. 2)Muhakeme, usa vurma. 3)mecaz Bir şeyi yönetmede önemli görevi olan kimse. 4)mecaz Bilgisi, eğitimi, düşüncesi yüksek düzeyde olan kimse.
beyinsiz:1)Beyni olmayan. 2)mecaz Akılsız, düşüncesiz.
dernek: 1)Toplantı, düğün.2)Pazar veya panayır kurulan gün, deri. 3)Belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek için kurulan yasal topluluk, cemiyet:
bela:1) İçinden çıkılması güç, sakıncalı durum.
2) Büyük zarar ve sıkıntıya yol açan olay veya kimse.
3) Hak edilen ceza.
tarih:1)Bir olayın gününü, ayını ve yılını bildiren söz veya gün. 2)Toplumları, milletleri, kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan, olayları zaman ve yer göstererek anlatan; bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyetleri, kendi iç sorunlarını inceleyen bilim. 3) Evrensel tarihin herhangi bir bölümünü ele alan anlatı. 4) Bir konuyu geçmişi ve gelişimi içinde inceleyen anlatı:
tarihe geçmek: Önemi bakımından hiç unutulmayacak bir durum kazanmak.
rezil: Alçak, aşağılık.
rezil rüsva olmak: Toplum içinde ayıplanacak bir duruma düşmek.
kepaze: 1)Niteliği iyi olmayan (nesne). 2) Utanmaz, rezil. 3) Gülünç, değersiz. 4)isim, eskimiş Talim yaparken kullanılan gevşek ok yayı.
kepaze olmak: Gülünç veya utanılacak duruma düşmek.
Oğuz Reşat Sipahi
İletişim için Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
http://www.geocities.com/sipahior
var site="sm4goztepelist" <a href="http://sm4.sitemeter.com/stats.asp?site=sm4goztepelist" target=_top> img src="http://sm4.sitemeter.com/meter.asp?site=sm4goztepelist" title="Site Meter" border=0></a>