Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Türk Futbolunun Geleceği İzmir Futbolu
Türk futbolunda eyyam yapmayan, sözde büyük semirtme gayreti ve çabası içinde olmayan futbol otoriteleri hakkaniyetli olarak yorum yaptıklarında son 2-3 aydır konuştukları genel olarak İzmir Futbolu oluyor. Otoritelerin ortaya koyduğu iki tane gerçek var.
Birinci gerçek son üç sezonda 2 şampiyonluk yaşayan bir yandan stadyum ihalesi yapılan bir yandan alt yapı tesislerinin projesi çizilen bunları yaparken tek kuruş borcu olmayan süper ligdeki tüm kulüplerin aksine mali disiplini birinci öncelik yapan, önceki yıllarda süper lige çıkan kulüpler gibi kendini kaybetmeden bilinçli ve disiplinli bir transfer politikası izleyen Başkanı ile taraftarı ile camiası ile herkesin imrenerek baktığı Göztepe. Artık herkes kabul ediyor ki Türk Futbolunun önümüzdeki 10 yılında muhakkak Göztepe damgası olacak. Ve bu damga büyük oranda Türk futbolunu da değiştiren, dönüştüren, geliştiren bir damga olacak.
İkinci gerçek her ne kadar biz Göztepelilerin tam olarak tasvip etmediği bir sistematik kullansa da Altınordu, oluşturduğu alt yapı sistematiği bu sistematik içinden çıkan oyuncuların Avrupa pazarında kendine yer bulması, takımın istikrarlı bir yapı içerisinde sadece yerli oyuncularla ve sabit bir hoca ile hayatına devam etmesi tüm futbol otoritelerinin dikkatini çekiyor. Tabi bu gelinen nokta Buca Akademi geçmişi ile de birleştirirsek yaklaşık 10-12 yıllık bir çalışma ve çabanın sonucu oluşan bir yapı. Altınordu da bugün itibariyle gösteriyor ki önümüzdeki on yıllık süreçte Türk Futbolu içinde önemli bir yere sahip olacak.
Bu iki yapı İstanbul’un hoyrat semirtilmişleri ve Anadolu’nun vizyonsuz sıra takımları arasında ortaya koydukları vizyon, yapı ve çaba ile ayrışıyorlar. Bir çok alanda olduğu gibi futbolda da İzmir ön alan yol açan şehir hüviyetini ön plana çıkarıyor.
Bu iki yapının mevcut durumunu gözden geçirirsek ikisinin de bugün itibariyle temel problemleri mevcut.
Göztepe’miz alt yapı düzenini henüz sağlıklı olarak kuramadığı için yerli oyuncu stoğunda dışa bağımlı bir yapı durumun da kalıyor. Yerli oyuncuların fiyat düzeylerinin de şu anda şişirilmiş halde olması sebebiyle bilinçli bir bütçe yapısının peşinde koştuğunda ister istemez yabancı oyunculara yönelmek zorunda kalıyor. Bu da vizyonu dahilindeki ileriye yönelik yapılanmasında ağır yol almasına sebep oluyor.
Göztepe’mizin ideal bir alt yapı sistematiğine ulaşması Altınordu örneğinden ilerlersek en iyi tesis yatırımları yapılsa dahi 8-10 senelik bir insan kaynağı hiyerarşisi oluşması ile mümkün olacak.
Altınordu’ya baktığımızda, onlarında ellerindeki insan kaynağını daha geniş kitlelerin önüne çıkarabilmesi, yetenek olarak keşfettiği, teknik taktik olarak yetiştirilmesini sağladığı oyuncuların bugün üst düzey bir futbolcunun ortaya çıkması için olmazsa olmazı olan mental özellikleri kazanmasını sağlayacağı bir futbol ortamına ihtiyacı var.
Altınordu kendisi bu yolu izlese önemli başarılar elde ederek bir kitle camia yaratması Türk futbolunun mevcut yapısı içerisinde ne yazık ki mümkün değil öyle olunca ister istemez yetiştirdiği oyuncuların gelişimini başka takımlarda sağlaması gerekiyor. Bu da yarattığı sistemin getirilerini hem sportif anlamda hem de finansal anlamda tam anlamıyla elde edememesi sonucunu ortaya çıkarıyor.
Olaya sportif açıdan baktığımızda her iki kulübün birbirine ihtiyacı var. Göztepe’mizin yerli futbolcu stoğuna, Altınordu’nun oluşturduğu değerli yerli futbolcuların gelişimini tamamlayacağı, sportif ve finansal anlamda katma değer yaratacağı kitlesi olan, stresi olan, baskı ortamı olan, daima başarıyı hedefleyen bir üst düzey futbol ortamına ihtiyacı var.
Bir adım geriye atıp büyük resme baktığımızda lafın sonunu nereye götüreceğim az çok ortaya çıktı. İzmir futbolunun yarattığı bu iki önemli değer günümüzde geldiği noktalar itibariyle birbirinin tamamlayıcısı konumunda.
Tabi ki iki kulüp birleşsin veya biri diğerinin altına girsin gibi yüz yıla yaklaşan geçmişlerini hiçe sayan bir yapı önermiyorum. Ama Altınordu Göztepe’nin La Masia’sı, Göztepe’de Altınordu’nun Barcelonası olabilir. Bu hiç zor değil, bu birliktelikten oluşacak güç Türk Futbolunda devrimsel bir gelişim ortaya çıkarabilir.
İşin sportif kısmını yukarıda açıkça ifade edebildiğimi düşünüyorum. İşin finansal boyutuna gelir isek iş hayatları boyunca onlarca ortaklık kuran ve bu ortaklıklarla büyük başarılara imza atan işadamları olan Sn.Özkan ve Sn.Sepil mutlaka bir ortak nokta oluşturacaklardır.
Eğer bu birliktelik temel yapı taşları doğru oturtularak sağlanabilirse işte o zaman İzmir futbolu başta Türk futbolunda sonra da Avrupa futbolunda söz sahibi bir futbol şehrine dönüşebilir. Kültürü ile geçmişi ile bu durumu çoktan hak eden şehrimiz ortaya koyduğu spor politikası ile şehrin gelişimine de önemli katkı sağlayabilir.
Fikri ortaya atmak bizden tartışmak tüm paydaşlardan…
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.