GÖZTEPE
Yaşımız yetmedi, gözümüzle görmüşlüğümüz yok. Ancak rivayet odur ki; "Bombacı" ya da "Kaleci Bayıltan" Halil adıyla anılan Halil Kiraz, maçın 88. dakikasında, fizik kurallarına aykırı olduğu söylenen unutulmaz bir şut çıkarıp da topu çatala astığında, Alsancak Stadı'nın tribünlerinden yükselen "goooolll" sesi, İzmir Körfezi'nin öbür tarafından Karşıyaka sahilinden bir uğultu şeklinde duyulmuş. O esnada Alsancak Stadı'nın TARİŞ Fabrikası'na bakan kalesinin arkasındaki fabrika duvarına tünemiş işçilerden biri de golün güzelliği karşısında ayağa fırlayınca yerde bulmuş kendisini. Yıllar sonra bizim gözümüzün de gördüğü maçlarda, kıyıda tekerlekli sandalyesi ile maçların müdavimi olan bir adamın, işte o adam olduğu da rivayet edilirdi ki; itiraf etmek gerekirse olayın doğruluğunu kendi ağzından teyit ettirmişliğimiz de yoktur.
Bombacı Halil de kim? Bu fizikötesi gol ne zaman, hangi takımın ağlarına bırakılmış şeklindeki -özellikle de bizim gibi tevellütü yetmeyenlerden- gelecek haklı sorulara kulak vererek, ikinci bir giriş yapalım. Ligin bittiği günlerde, spor sayfalarını eğer dikkatlice okuduysanız, Galatasaray'ın şampiyonluk haberlerinin yanı sıra ikinci bir şampiyonluk haberini de görmüş olmalısınız. Kimi, İstanbul takımları resmi bülteni olmaktan (ya da bunun ticari olarak önemli olduğunu düşünmekten) kendini alamayan gazetelerde küçük, birkaç gazetede ise büyükçe yer bulan bu haber, bu yıl Antalya'da yapılan terfi tenzil maçları sonucunda ikinci ligden birinci lige yükselen Göztepe ile ilgiliydi ve genelde "Efsane geri döndü" minvalliydi ve kendinden menkul bir "efsane" olma durumu değildi bu.
Türkiye 1. Ligi'nde kuruluşundan itibaren 21 yıl boy gösteren Göztepe ardından 2. Lig'e düşmüş, bir yıl sonra 80-81 sezonunda tekrar yükselmişti. Ancak bir sezon sonunda 17 yıllık 2. Lig günleri başlayacaktı. 60'lı yılların sonları ve 70'lerin başları Göztepe'nin ligde fırtına gibi estiği yıllardı. İki kez Türkiye Kupası, bir kez de Cumhurbaşkanlığı Kupası kazanıldı. Bu kupaların ilk kez İstanbul dışına çıkması anlamına geliyordu. Ligde elde edilen en iyi derece ise üçüncülük oldu. Aynı yıllarda UEFA Kupası'nda da ismini duyuruyordu. Bombacı Halil'in 88. dakikada takımını üç sıfır öne geçirdiği maç meşhur Atletico Madrid zaferiydi. UEFA Kupası'nda bir kez çeyrek, bir kez de yarı final oynanmış ve Türkiye'nin Avrupa kupalarında yarı finale kadar çıkan ilk takımı olma unvanı da kazanılmıştı. Ali, K. Mehmet, Çağlayan, Hüseyin, B. Mehmet, Fevzi, Gürsel, İhsan, Ertan, Nihat ve Halil ilk on birinden kurulu kadro da böylece tarihe geçmişti. Bu kadro Trabzonspor'dan yıllar önce 'üç büyükler' deyimini 'dört büyüklere' çeviren kadroydu. Türkiye 1. Ligi'nin başlamasından bugüne dek oynanan tüm maçlar göz önüne alınarak oluşturulan klasmanda ise Göztepe, 17 yıldır 2. Lig'de olmasına karşın; Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Altay, Ankaragücü, Bursa, Trabzon ve Eskişehir'in ardından bugün 9. sırada yer alıyor.
Göztepe'nin, İzmir'in diğer takımlarından, ezeli rakibi Karşıyaka ile birlikte tarihe geçtiği ilginç bir olay daha var. Göztepe 1980-81 sezonunda, 17 yıllık bekleme süresinin başlamasından önce son kez 2. Lig'i şampiyon bitirmişti. Ligin bitmesine bir hafta kala oynanan Göztepe-Karşıyaka karşılaşmasını İzmir Atatürk Stadı'nda 80 bine yakın kişi izlemiş ve bu maç dünya çapında 2. Lig karşılaşmaları içinde en fazla izleyici çeken maç olarak rekorlar kitabına girmişti.
Konu seyirciye gelmişken belirtmemiz gereken birkaç detay var. Bu yılki 2. Lig maçlarını TRT'den izleyenlerin ve lig sonunda 2. Lig hakkında yazan spor yazarlarının ortak bir hayreti vardı: "17 yıldır ikinci ligde oynayan, üstüne üstlük bir şehrin tek takımı da olmayan Göztepe birçok büyük kulübü kıskandıracak kadar kalabalık bir taraftar kitlesine oynuyor maçlarını". Maçlarını 25 bin kişilik bir seyirciye oynayan Göztepe'nin www.goztepe.org.tr adresindeki internet sitesine gelen taraftar mesajları arasında Kos Adası, İsrail gibi yurtdışından gelen mesajlar da vardı ayrıca. Hatta, Atletico Madrid maçında stadda olmakla övünen, İzmir göçmeni bir Göztepeli, Tel Aviv'den 40 kişilik bir grup olarak Antalya'ya şampiyonluk maçını izlemeye geldiklerini, Göztepe tribününde çok mutlu bir gün geçirerek eski zamanları hatırladıklarını anlatıyordu.
Tam da yeri geldi galiba, birçok insanı stadlara gitmekten vazgeçiren tribünlerdeki "kurtbaşı selamı modası"nın Göztepe tribününde görülmediğini de hemen belirtelim.
Şimdi gelelim önümüzdeki sezon için tahminlere. Birçok futbolsever takımın ligde tutunmasının zor olduğunu, "asansör" olmaktan kurtulamayacağını söylüyor bugünlerde. İddiaya göre takım "flaş transfer"ler yapmak zorunda. Öyleyse bir taraftar hikâyesi daha anlatalım: bu yıl şampiyon olan Göztepe daha önceki son iki sezonda tarihinin en kötü devresini yaşamış 3. Lig'e düşmekten kılpayı kurtulmuştu. Takımın ligin dibine demirlediği o günlerde İstanbul'da oynanan bir Kasımpaşa maçında İzmir'den kalkıp maça gelen 50 kadar taraftar kocaman bir pankart asıyorlardı stada. Üzerinde "İnadına Göztepe" yazıyordu. Televole zihniyetinin, o zihniyetin beş tane futbolcu ismini zor sayabilecek kadrolu manken/popçu/türkücü kadrosunun, her şeyi başarı ve paraya tahvil etmiş olanların, Dünya Kupası'nı bile gereksiz takımlar elendikten sonra çeyrek finalden itibaren izlediklerini övünerek yazanların elbette pek anlayamayacağı bir durum. "Pahalı transfer" deyince aklımıza yıllar önceki 1. Lig günlerinin son zamanlarında oynanan, hayal meyal aklımızda kalmış bir maç geliyor. Göztepe büyüklerden biriyle karşılaşıyor, "büyük" dökülüyor sahada. Seyircinin dalga geçmek için tuttuğu tempo hâlâ kulaklarımızda: "Milyonluk etekler... milyonluk etekler". Önümüzdeki sezon sonunda neler olur, "trilyonluk etekler" diye bağırılır mı, bilmiyoruz ama ilk sıralarda da yer alsa, zar zor ligde de kalsa ya da düşse de, önümüzdeki yıl daha da artacağını tahmin ettiğimiz 25 bin 'biletli' taraftarın "gönüllerinin şampiyonu" var karşınızda. Yense de yenilse de... Ama en azından üç büyüklerin "ev rahatlığı" içinde oynayamayacağı bir deplasmanları olduğunu biliyoruz. Bizden uyarması...
SERKAN SEYMEN
Radikal Gazetesin 27 Haziran 1999
Gönderen Tuna Türker