Ahmet Talimciler-Sabah
Kentleri diğer yerleşim mekanlarından ayıran en önemli özelliklerinden biri yaşanan değişimlere rağmen kendi yapısını muhafaza edebilme özelliği sayesinde gelecek kuşaklarla buluşabilme becerisidir. Kentin belleği içinde stadyumlar özellikle Avrupa’da büyük bir yer tutarlar. Kulübünüzün bütün simge isimlerinin top koşturduğu, ter döktüğü, acıyı, kederi ve aynı zamanda şampiyonluk sevincini yaşadığı bu mekanın ortadan kaldırılma isteği sadece basit bir yıkım olarak algılanmamalıdır. Bu aynı zamanda hepimizin belleğindeki önemli bir simgenin ortadan kaldırılma girişimidir. Tarihi bir okulun, caminin, evin yıkılma istemi gibi stadyumların da ortadan kaldırılıp yerlerine alış veriş merkezleri dikilmesi istemi aslında aynı zihniyetin farklı biçimlerde tezahüründen başka bir şey değildir.
Kentlerin oyunu olarak adlandırabileceğimiz futbolun ekonomik yapısında yaşanan büyük dönüşümler sonrasında hayatın her alanında olduğu gibi, stadyumların da yıkılıp yerine çok amaçlı ve daha fazla para kazandırabilecek yapıların inşa edilmesi süreci ülkemizde de iştah kabartmaya başlamıştır. Türk futbol tarihinin en köklü yapılarından birisi olan Alsancak stadyumun yıkılıp yerine iş merkezi/rezidans dikilmesi neo-liberal anlayışın bir yansımadır. Dikkat edin bu zihniyet ülke içerisinde ne kadar tarihi ve kentlerin belleği açısından önem taşıyan yer varsa hepsi için benzer projeler üretme içerisinde bulunmaktadır. Futbol sahaları toplumsal yaşamın bir minyatürü olarak, sadece maç günlerinde değil hayatın her anında yaşayan ve hayatımıza dair anıların saklı tutulduğu mekanlardır. Her şeyi paraya tahvil etmeye çalışan zihniyet açısından anılarımızın, belleğimizin ve belki de kimliğimizin hiç ama hiçbir önemi olmaya bilir. Ancak içinde yaşadığı kenti her haliyle soluyan ve o kente sahip çıkmak isteyen bireyler açısından Alsancak Stadyumu mutlaka ama mutlaka korunup gelecek kuşaklara aktarılması gereken mekanlardan birisidir.
Bizi biz yapan değer yargılarının ve belleğimizin unutulmaz yapı taşlarını ortadan kaldırmaya çalışan zihniyete karşı futbol alanında da kulüp ayrımı yapmadan birlikte mücadele etmek zorundayız. ‘Alsancak stadyumunu verelim Halkapınar’ı alalım’ diyen anlayış için söylenecek fazla bir şey yok; Gözleri Açık Uyumaya Devam Etsinler! Bu anlayışla Halkapınar tesisleri de pek yakında İzmir’in elinden alınıverir, farkında bile olamazlar!