İşte Futbol Dünyamız
Bu ülkenin liginde yıllardan beri şike kol geziyor; kâh teşvik adı altında kâh başına “hatır” kelimesi getirilerek.
***
En çok izlenen “spor” programlarından biri Telegol.
Eski hakemler sözüm ona futbol yorumcusu.
Futbol yorumundan anladığımız sadece tartışmalı pozisyonlar ve skor tahminleri.
Medyanın tek derdi tiraj ve izlenmek, okunmak veya tıklanmak için hiçbir spekülasyondan kaçınılmıyor. İnsanları yatıştıracak güzellikler değil onları sinirlendirecek ve harekete geçirecek haberler ön plana çıkartılıyor.
***
Tutulan takımın taraftarlığı bir kimlik ve üstünlük, rakip takımı desteklemek ise aşağılanma nedeni.
Futbol denince akla her şeyden önce dedikodu, ayrımcılık ve kutuplaşma geliyor.
Karşı takıma saygı sıfırın da altında.
Rakibin hiçbir başarısı takdire şayan değil, tutulan takımın hiçbir başarısızlığı da özeleştiri gerektirmiyor.
Taraftarlar, kulüpleri borç batağında yüzerken yapılan transferler ile kendinden geçecek kadar bilinçsiz yönetimlerinin yanlışlarını göremeyecek kadar gerçekçilikten uzak.
***
Spor yapma oranımız yüzde onun altında.
Maçlarda küfrün bini bir para; sadece erkekler değil kadınlar arasında da.
Sahaya yabancı madde atmak alışkanlık, oyun alanına atlamak neredeyse bir hak.
2011-2012 sezonundaki maçlar nedeniyle takımlara verilen seyircisiz oynama cezası sayısı tam yirmi bir.
***
Kulüp yönetimlerinin ufukları dar, sadece uzun değil orta vadeli planları dahi yok.
Kulüpler tek adamlar tarafından yönetiliyor, kurumsallık ve geçmişe sahip çıkmak söz konusu dahi değil.
Her sene her şeye sıfırdan başlanıyor, istikrar kelimesinin anlamını bilen yok.
Altyapılar o denli zayıf ki milli takımın çoğu yurt dışında yetişmiş futbolculardan oluşuyor.
***
Teknik direktörlük için gerekli olan tek şey futbolculuk üzerine birkaç aylık bir kurs ve sadece mütevazı takımlar değil büyükler dahi kendilerini bu kişilere emanet etmekten çekinmiyor.
***
Hukukta tutarlılık yok. Cezaların neye göre verildiği nasıl indirildiğini kimse bilmiyor.
Yetersizlik nedeniyle nihai kararlar için UEFA bekleniyor ve bundan kimse gocunmuyor.
***
Samimiyetsizlik hat safhada, güvenden eser yok ve herkesin gizli ajandası var.
Futboldaki ilk önceliğimiz yayıncı kuruluşun geliri.
Futbol ortamı toz dumanken spor bakanı ne etliye karışıyor ne sütlüye.
***
Ha bir de yeni spor gazetesi çıkıyor, adı AMK!
İşte bizim futbol dünyamız.
Tüm bunlar aslında sistem içinde her şeyin birbiriyle ne kadar uyumlu olduğunu gösteriyor. Bu ortamda sanki doğru bir yanımız olsa, o sorun olacakmış gibi.
Söz konusu gerçeklerden sonra şimdi yine birbirimizi yemeye, ben iyiyim onlar kötü demeye ve itibarsız başarılar peşinde koşmaya kaldığımız yerden devam edebiliriz.
A. Can Nizamoğlu
http://spor.milliyet.com.tr - 7.Haziran.2012