Ahmet Talimciler-Sabah
Hayatın her alanında olduğu gibi futbol dünyasında da başarıya ulaşabilmenin yolu istikrarlı bir anlayışa sahip olmaktan geçmektedir. Türkiye’de futbolu yönetenlerin en büyük handikapı takımları bir üst lige yükseldiğinde genellikle teknik direktör değişikliği yönünde bir karar almaları ve büyük paralar harcamalarına karşın istedikleri başarıya ulaşamamalarıdır. Bucaspor kulübünün Süper lige yükselmesinin ardından yaşadığı gelişmeler ne yazık ki bütün kulüplerimize ders olması gereken niteliktedir. Kulübün getirdiği teknik direktörün ardından yaptığı astronomik transferler sonrasında bir alt lige düşmesinin faturası halen takımın bütçesini etkilemeye devam etmektedir. Kulüpler yaşadıkları başarısızlığın asıl sorumlusu olarak yönetsel kadrolara fatura çıkartamadıkları için ilk etapta gözden çıkarttıkları daima teknik direktörler ve futbolcular olmaktadır. Oysa ki istikrarı gözeten kulüpler başarının geçici bir süreç olmadığının ve bunu yakalayabilmenin yolunun her başarısız sonuç sonrasında bu tarz değişiklikler olmadığının farkındadırlar. Sir Alex Ferguson ve Arsen Wenger gibi takımlarını Türkiye’de görmeye alışkın olmadığımız biçimlerde uzun yıllardır yönetmeyi sürdüren teknik adamların elde ettikleri başarılar, dünya futbolunda istikrarın ne denli önemli olduğunu ortaya koymaktadır.
Türkiye’de liglerin başlamasının ardından teknik direktörlerin yer değiştirmesi süreci de başlar, hatta bazen lig başlamadan değişikliğin olduğu bile görülmüştür. ‘Kan Değişikliği’ olarak nitelendirilen teknik direktör değişiklikleri kısa vadede başarılı gibi görünse bile uzun periyotta istenilen sonuçları ver(e)memektedir. Değişiklikler birbirini kovalamakta ancak başarı yerine başarısızlık kader halini almaktadır, tıpkı Manisaspor kulübünün bu sezon yaşadıklarında olduğu gibi. Ligin ilk on iki haftasında topladığı 22 puan ile ligin üçüncü sırasında yer alan ekip, ardı ardına yaşadığı teknik direktör değişiklikleri sonrasında oynadığı on yedi karşılaşmada sadece Ankaragücü’nü yenebilmiş ve sadece yedi puan toplayabilmiştir. Ligin son beş haftasına girilirken küme düşme hattında bulunan ekibin işi bir hayli zor gözükmektedir. Sadece Manisaspor değil diğer Ege takımlarının büyük çoğunluğu da yaşadıkları başarısızlığın faturasını teknik direktör değişiklikleri ile aşmaya çalışmışlar ancak istediklerini elde edememişlerdir. Bütün yaşadığı maddi olumsuzluklara karşın Bucaspor’un en büyük kazancı ekibini iyi tanıyan ve onları motive eden hocalarının takımın başında bulunmasıdır. Akhisar Belediyespor açısından da istikrarlı bir yönetsel anlayış takımın zirve mücadelesini sürdürmesini sağlamıştır.
Şampiyon olmak, kupa kazanmak ve bunların sonucunda maddi ve manevi kazançlar elde etmek önemlidir ancak bütün bunların kalıcı olabilmesinin yolu tutarlı bir yönetim modelini hayata geçirebilmekten geçmektedir. İstikrara özen gösteren ve bunu kulüplerinin ilkesi haline getirebilen yönetimler, rakiplerinin önüne belki kısa vadede değil ancak uzun vadede geçmekte ve kurumsallaşma ile farkındalık yaratabilmektedirler.