Okay Karacan
Amerika'da Super Bowl final maçı 11 milyar dolarlık ekonomi
yaratırken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın
ifadesine göre Fenerbahçe-Beşiktaş maçının İstanbul'a çıkardığı
kamusal
fatura 485 bin TL civarında!..
11 milyar dolarlık ekonomi yaratan Süper Bowl'u kazanan takımın
oyuncusu 88 bin dolar kazanmış! şimdi soru şu: Bizim futbol
maçlarımızdan birisi bu kadar ekonomi yaratsa maçı kazanan takımın
oyuncusuna anlı şanlı yönetim katlarından kaç dolar prim vaat edilir?
Rakamı lütfen siz yazın..
İlla ki bir tahmin istiyorsanız söyleyelim fikrimizi.. 250 bin dolardan
aşağı olmaz!..
Dün gazeteler Şükrü Saracoğlu Stadı'ndaki hasarın maddî
boyutlarını yazdı. Yıllardır alışkınız bu raporlara, İnönü'de, Ali
Sami
Yen'de birçok kez bu tip hasar tespit raporları çıkmıştı. Yani yeni
değil..
Şayet doğalgaz borularına zarar gelseydi oluşabilecek insanî kaybı işaret
eden haberler ise tüyler ürperticiydi.
Yıllardan beri iyi biliyoruz ki, bu olaylar bir takım
taraftarının özel davranış modelinden ziyade tüm taraftar gruplarının
benzer davranış şeklini özetliyor. Yani aslında hiçbir taraftar grubunun
diğer taraftar grubundan farkı yok.
Hal böyleyken, bir takım yöneticisinin mantalite olarak
diğerinden farkını aramak ve itiraz gelecek diye söylüyorum bir kalem
erbabının diğerinden farklı tarafını konuşmak anlamsızlaşıyor.
Bu durumda yeşil zemin üzerinde yeşil dolarlar için yapılan kavgaya çare
bulmanın imkânı var mıdır?
Türk futbolunda yanlış giden ne varsa, toparlanamayan kaç sorun
üzerinde tartışılıyorsa tartışılsın tartışılmayacak tek gerçek var.
Herkes aynı yanlışı yaptı, yapıyor ve yapacak.. Sistemi
değiştirmek ise imkânsızlaşıyor. Sorun artık psikiyatrist, psikologların
görüşlerine başvurup, profesörlerden tavsiye alma aşamasına gelmiş..
Geçtiğimiz günlerde TRT Radyo 1'deki sabah programına katılan bir kadın
profesörün söyledikleri ilgi çekiciydi. (Radyo olunca ve sık sık
isim telaffuz edilmeyince ismini bilemiyorsunuz, bu durumdan dolayı
üzgünüm.)
Değerli hocamız, toplumdaki kavgaların bir türlü ortak bir akılla
çözülememesine örnek verirken hepimizin bildiği gibi "eğitim şart"
klişesini yapıştırıp işin içinden çıkmak yerine, Batı'daki birçok
okulda çocukların gelişimine katkıda bulunmak amaçlı bazı derslerin
konulduğunu anlattı. ABD'deki bazı programların 8 yaşından itibaren
"uzlaşma" dersini uyguladıklarını duyunca paragrafa başlarken
kıyasladığımız Amerikan Super Bowl finali ile Türkiye'deki derbi
arasındaki çelişkinin kaynağına inebiliyorsunuz.
Öyle mi acaba? Mutlaka öyle değildir bana öyle geliyordur!..
Bu ülkede kimse kimseden büyük, asil, şatafatlı değil! Bu ülkede
herkesin bir rengi herkesin sevilecek göz kamaştıran ışıltıları,
hataları ve günahları var ve bir araya geldiklerinde bir büyüklük ya da
bir arıza ifade ediyorlar.
Alın size uzlaşma dersi.. Uzlaşabiliyor musunuz?
Bugün çok geç belki bugünün 8 yaşındakilerine uzlaşmayı
öğretebilirsek 40 sene sonra ancak gelir..