Ahmet Talimciler
80 bin kişilik rekabetin gölgesi altında günlerdir konuşulan ve yedi yıl aradan sonra karşı karşıya gelen iki takımın mücadelesini izlemek için yurt dışından gelen gazetecilerin de olduğu bir karşılaşma oynandı. Sergilenen futbolun son derece vasat olduğu buna karşın taraftarların takımlarını destekleme konusunda coşkulu oldukları bir İzmir derbisine hep birlikte tanık olduk. Karşılaşmanın öncesinde Karşıyakalı taraftarların stadyuma getirilmesi sırasında çıkan olayları ve maç başlamadan önce protokol tribünün hemen altındaki itiş kakışı saymazsak asıl önemli tehlike Karşıyaka’nın golünün hemen ardından yaşandı. Gol sevincini yaşayan Karşıyakalı taraftarların olduğu kale arkası tribününden kapalı tribüne doğru fırlatılan ve kimsenin ne olduğunu anlayamadan adeta bir kurşun gibi hedefi bulan bir işaret fişeği ile hepimiz büyük bir tehlikeyi ucuz atlattık!. Maç çıkışında yaralanan taraftarı yakından gördüm, yaklaşan fişeğin sesiyle son anda kafasını çevirdiğini ve fişeğin omzuna isabet ettiğini anlatıyordu ve asıl tesellisi yanında duran on-on iki yaşları arasındaki oğluna bir şey olmamış olmasıydı. Futbolun birbirimizin gözünü çıkartmak olmadığı, rekabetin mutlak surette bıçaklarla, silahlarla yaşanmadığı gerçeğini artık anlamamız gerekiyor. Böylesi davranışlarla hem takımınıza zarar veriyorsunuz hem de futbolun ruhunu kirletmiş oluyorsunuz. Tabii bir de işin güvenlik zafiyeti boyutu var; golden sonra tribünlerde yakılan meşalelerin yanı sıra atılan o işaret fişeğinin içeri nasıl sokulduğu sorusu da mutlaka yanıtlanmalı ve sorumluları cezalandırılmalı.
Taraftarların tribünlerde rakip takımı aşağılamak için kullandıkları cinsel aşağılama yüklü küfürleri ve erkeksi değerlere vurgu yapan anlayışlarını da bir tarafa bırakmaları gerekiyor. Aksi takdirde uğruna ölmeyi göze aldıkları takımlarını izleme şansları giderek azalacak!