1- DEPLASMAN OTOBÜSLERİ - SAYI - KALİTE - DAVRANIŞLAR - KONTROL :
Artık bir üstün hemen altındaki , maçların TRT den yayınlandığı , ekonomik gelirinin yüksek olduğu , başarılı olunduğu takdirde hem takımın , hem kulübün hem de tribünlerin vitrinlere taşınacağı bir ligde mücadele edeceğiz. Bizler taraftarlar olarak , kulüp yöneticilerinin , Sayın İMAM ALTINBAŞ'ın , Sayın SERDAR SAMUR'un , Sayın ALİ GÜLTİKEN'in en iyi kadroyu kurup başarılı olmasını isterken , Sayın ÖZCAN KIZILTAN'ın takımı en iyi şekilde yönetip şampiyon yapmasını isterken, futbolcularımızın en mükemmel futbolu , en özverili çalışmayı yapıp en yukarıda olmalarını beklerken , kulüp müdürümüz Sayın GÜROL GÜNCAN'dan , Güvenlik Müdürü CAHİT Beyden , İsmail Tor'dan takımın rahat etmesini sağlayarak başarıya katkıda bulunmasını dilerken ve diğer kulüp çalışanlarından işlerini İYİ yapmasını beklerken bizlerin de tribünlerde en mükemmelini ortaya koymamız gerekiyor.
Öncelikle şunu kabul etmeliyiz : Artık devir değişti. Artık futbol takımlarının tribünlerini birinci derecede denetleyen Sporda Şiddet Yasası var. Artık Türk insanı , maçları içeride ve dışarıda , güvenli , rahat , temel insani ihtiyaçlarını giderebilecek şekilde izlemek , arma sevgisini en kaliteli , en klas şekilde dile getirmek istiyor. Tuvaletleri işe yaramayan , koltuksuz, su bile satılmayan çağ dışı tribünleri artık kendine layık görmüyor Türk insanı. Buna paralel olarak misafir olarak gittiği şehrin insanlarına stada girişinden çıkışına kadar küfreden bir deplasman seyircisi profili de artık tarihin tozlu raflarında yerini almaya başlamıştır. Coşkunun en güzelini , marşların en duygulusunu , desibelin en yükseğini ortaya koyarken sadece sevdasını haykırmanın , seni hiç tanımayan , belki de hayatında hiç görmeyeceğin insanlara 90 dakika ağız dolusu küfretmekten çok daha rahatlatıcı, çok daha tatmin edici ve hepsinden önemlisi çok daha SAYGIN olduğunu artık kafalara kazımamız gerekir. (Sözün burasında , sen istediğin kadar bunları yaz , söyle bunu anlamayacak insanlar var diyorsanız ben de şunu derim : Son nefese kadar o tribünde bulunacak ve doğru bildiklerimizi uygulamaya , uygulama konumunda bulunanlara bunları anlatmaya devam edeceğiz. Hacca giden karınca misali.)
Bu ana ilkelerin ışığında deplasmana gidecek taraftarlarımızın sorumluluğunu alacak olan dernekler , dernek başkanları , yönetim kurulu üyeleri ve hepimizin bilip tanıdığı tribün abilerine birinci derecede görev düşmektedir. Deplasman otobüslerinin sayısı ve içerisine binecek kişilerin tamamının bu kişiler tarafından bilinmesi , tanınması gerekmektedir. Öncelikle bu otobüslere binen kişiler şunu kabul etmelidirler : Bu otobüste yer alıyorsam , GÖZTEPE'me olan sevdamdandır. O halde bu otobüsün kurallarını da o otobüsün abisi koyar. Her kim olursa olsun kayıtsız şartsız bindiği otobüsün abilerine tabi olacak ve kendi başına hareket etmeyecektir. Dernek yöneticileri de söz dinlemeyecek kişiler ile yola çıkmamalıdır. (Sözün burasında yine bir açıklama ihtiyacı duyuyorum : Hariçten gazel okuma arkadaşım diyebilecek olanlar için belirteyim. YALI derneği yönetim kurulu üyesiyim. GHD denetleme kurulu üyesiyim.) Bu noktada en mantıklı hareket tarzı 10 otobüs 500 kişi olup gelenlerin tamamını kontrol edememektense , 5 otobüs 250 kişi , ama tamamını tanıyıp kontrol edebildiğimiz , deplasman ücretlerini öncelikle ödeyen ve abilerinin , yöneticilerinin sözünden çıkmayacak sağlam elemanlarla deplasmana gitmek en akıllıca davranış olacaktır. Araçlarda ne içilip ne içilmeyeceği konusu her derneğin kendi tasarrufunda olup bu konuda ahkam kesmek bize düşmez. Ayrıca insanların kişisel özgürlüklerine de bu noktada müdahele edemeyiz. Ancak şu uyarıyı da yapmak gerekir : Bank Asya Liginin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin en tutkulu , en ateşli taraftar grubu olan bizler bir o kadar da göz önünde bulunacağımız için kanunlar en katı bize uygulanacaktır. Özellikle alkol konusunda geçtiğimiz yıllarda alkollü olduğu için maça alınmayan ve karakola götürülen ya da göz altına alınan arkadaşlarımızı bu sezondan itibaren rica minnet güvenlik güçlerimizden geri alamayacağımız açıktır. En iyi ihtimal fezleke düzenlenerek nöbetçi savcılık tarafından ifadesi alınmadan bırakılmaları zor görünmektedir. DEPLASMANLARA GİDERKEN ALKOL ALMAMAK EN AKILCI YAKLAŞIM OLACAKTIR. TAVSİYE.
Otobüslerin kontrolü dernek yöneticileri ve abiler tarafından sağlandığında zaten , taşkınlık , alışveriş sıkıntıları ve sair bir çok geçmişte yaşanan olumsuzluklar sıfırlanacaktır. Bu nedenle bu konuda çok fazla söze gerek kalmadan , dernek başkanları , yönetim kurulu üyeleri ve tribün abilerinin sorumluluk almaları ve katı bir şekilde bunu uygulamaları gerekmektedir. Cezalar alınıp bütün bir tribünün kalbini kırmaktansa bir iki arkadaşımızın kalbini kırmak sanırım çok daha tercih edilebilir bir seçenektir. Şunu asla unutmamak gerekir. Kimsenin baş olmadığı yerde herkes ayaktır. GÖZTEPE TARAFTARI İSE AYAK TAKIMI DEĞİLDİR.
Kafile sorumlusu arkadaşların , gidilecek şehirdeki emniyet güçleri ile iyi ilişkiler içinde olmaları ve onlara görev yaparken yardımcı olmaları gerekmektedir. Bilet fiyatları , oturulacak yerler ve takip edilecek güzergah önceden bellidir. Polis çevirmesinden sonra otobüslerden sadece abiler inmeli , polisle muhatap olmalıdır. Polis kordonunda şehirden geçerken , kapılar pencereler açılıp şehir halkını taciz edici davranışlarda bulunmamalıdır. Otobüslerimize takdirle ve sempati ile bakan insanlara küfür etmemelidir. Gören zaten bizi görür ve takdir eder. Ayrıca kapılardan , pencerelerden sarkıp SAYGI İSTİYORUZ SAYGI şeklinde bağırmanın anlamı yok sanırım :)) Diğer yandan bilet fiyatları konusundaki geçtiğimiz yıllarda yaşanan bir sorunu artık yaşamayalım. Otobüs ücreti , bilet fiyatı ve yolda harcanacak para üç aşağı beş yukarı bellidir. Bu nedenle maça gittiğimiz yerde , 2 ye bir girelim , yok yönetim uyuma taraftarın dışarıda muhabbeti olmamalı. Herkes maça gelmek zorunda değildir. Madem ki çok seviyoruz tayfamızı , armamızı , yola çıkmadan semtler , tayfalar koalisyon yapsınlar. 10 kişilik gruptan 5 kişi gelsin ama maddi sıkıntı çekmesin. Maçın yapılacağı stada gelir gelmez biletler alınsın ve de tribünlere hemen girilsin. (DENİZLİ MAÇI İÇİN YALI DERNEĞİ OLARAK MAÇ BİLETİ DAHİL UYGULAMASI BAŞLATILMIŞTIR.)
2 - RACON KONUSU :
Bu konuda çok kısa bir değerlendirme yapıp lafı fazla uzatmak istemem. Deplasmanın raconu , armanın peşinden gidip hiç bir gayri insanı davranış içiresinde bulunmadan , yaşınız ne olursa olsun armayı yalnız bırakmadan destekleyip geri dönmektir. Tribünlerimizde yıllardır armanın peşinden kendi keselerinden koşturan , takımı destekleyip geri dönen FETHİ ABİ , LEVENT AMCA , KEMAL ABİ ve daha nice beyefendiler vardır. (İsmini sayamadıklarımdan binlerce kez özür dilerim.) Bunların yaptıkları deplasman sayısı şu an tribünlerde racon kestiğini sanan kişilerden kat ve kat fazladır. Onların yaşı kadar bu abilerimizin deplasmana gitmişliği vardır. Ve bu abilerimiz hiç bir yerde caka satmazlar. Racon kesmezler. Kimseden beş kuruş istemezler. Bu insanlar , duruşlarıyla ve yaşantıları ile hepimize ışık tutacak abilerimizdir. O halde rocan bu büyüklerimizin tuttuğu yoldur. Racon , alkol ya da diğer maddelerin alınıp mevzu yapılması değildir. Kimse demesin ki bu abilerimiz sessiz sedasız gider gelirler. İsim vermek istemem. Daha geçtiğimiz sezon , Hacettepe deplasmanında biz tribünlerde Melih Gökçek ile dalga geçerken , bizim hakkımızda atıp tutanlara karşı protokol tribününü karıştıran, haklarımızı sonuna kadar savunan abimizi çok iyi biliyoruz. Bu nedenle illa ki bir deplasman raconu varsa , arma her neredeyse oraya gidip onu desteklemek sonra da sevdiklerimizin yanına dönmektir.
3 - GİDİLECEK YERİN ÖZELLİKLERİ - HALKINA SAYGI - TRİBÜN GRUPLARI İLE İLETİŞİM :
Gideceğimiz deplasman şehrinin demografik yapısı , inançları , yaşam tarzı çok iyi tahlil edilmeli ve özellikle halkına karşı hassas davranmalıdır. Bizler demokrat İzmir'in delikanlı temsilcileriyiz. Bunu asla unutmamak gerekiyor. Hayat görüşümüzün arkasında sonuna kadar dururuz. Ancak gittiğimiz yerdeki insanlar böyle düşünmeyebilir ve bambaşka boyutlarda hayatı yaşıyor olabilirler. Saygıyla yaklaşıp bu konuda polemiğe girmemek gerekir. Aksi takdirde konu bambaşka boyutlara taşınır ki buna hiç ihtiyacımız yoktur.
Gittiğimiz yere her şeyden önce misafir olarak gidiyoruz. Eğer rakip takımın elle tutulur tribünleri var ise onlarla önceden iletişime geçip , biraz erken giderek birlikte yapılacak bir kahvaltı ya da içilecek 1-2 bardak çay, bir küçük muhabbet sohbet bir çok belayı def eder. Kimse ile kardeş , can ciğer kuzu sarması olalım demiyoruz. Ama durduk yere de düşman kazanmanın anlamı da yok. En üst lige çıktığımızda Anadolu'da sempatizanlarımız olsa, bu insanlar bizim ürünlerimizden alsalar , gittiğimiz şehirlerde tribünlerimize gelseler fena mı olur ? Bence harika olur. O halde misafirlik adabına uygun , törelere ve geleneklere aykırı olmayan davranışlarla gidilip dönülmelidir. Bu konuda özellikle Sayın FATİH ÖCAL Bey ve İzmir Emniyetinden görevli olarak giden amir beye de sonuna kadar yardımcı olmalıyız. Olacağız da.
5 - TRİBÜNDEKİ DURUŞLAR - TEZAHÜRATLAR..
Tribünlerde gittiğimiz yerlerde genel anlamda sayıca az olacağız. Bu sene köy kasaba takımlarından ziyade çok sıkı tribünler göreceğiz. Ancak karşımızdaki tribünler ne kadar sıkı olursa olsun bizlere içten içe bir hayranlık beslediklerini unutmayacağız. Zira şunu asla unutmayalım : Bizim gittiğimiz sayıda hiç bir tribün İzmir'e gelemez. En fazla İzmir'de yaşayan hemşehrileri maçımıza gelir. Bu nedenle bizler neden ŞANLI neden EFSANE olduğumuzu rakip tribünlere gösterirken , hatır ve gönül kırmamalıyız. Çok coşkulu ve vurucu tezahüratlar ile 500 kişi ile 5000 kişiyi susturup bizleri izlettiğimiz çok olmuştur. Kaldı ki deplasman tribünlerinde bizleri her zamankinden coşkulu gören oyuncular için bu durum ekstra motivasyon olmalıdır.
Tribünlerdeki gruplar için sadece şunu söylemek isterim : Allahaşkına aranızdaki husumeti tribünlere taşımayın. İzmir çok geniş bir şehir. Hepinizin takıldığı yerlerde belli. İşinizi dışarıda halledin ve tribüne öyle gelin. Ama lütfen sadece arması için deplasmanlara gelen insanların hakkına tecavüz etmeye, ortalığı karıştırmaya kalkmayın. Lütfen...
Her sene tekrar ettiğimiz önemli bir konu : Gittiğimiz yerlerde karşımızda açılacak yeşil-kırmız bez parçalarının hiç bir önemi yoktur. Tahrik olmanın da anlamı yoktur. Bu konuda da tribündeki büyüklere çok çok büyük iş düşmektedir. Dikkat dikkat dikkat...
Son olarak , kazasız , belasız , olaysız , cezasız bir lig olsun ve biz şampiyon olalım. Yıllar sonra hak ettiğimizi alalım.
SAYGILARIMLA...NE OLURSA OLSUN GÖZTEPE'MİZE BİR ŞEY OLMASIN...
MUSTAFA DALYANOĞLU...
NOT : Yazılarımın sonunda kullandığım "NE OLURSA OLSUN GÖZTEPE'MİZE BİR ŞEY OLMASIN..." cümlesinin ilk olarak göztepe.com forumunda yıllar önce yorum kardeşimin kullandığını söylediler. Ben bilmiyorum ama olabilir. O kardeşimin hoşgörüsüne sığınarak bunu kullanıyorum. Zira çok özel bir söz. Yorum kardeşim de hakkını helal etsin...