Yeni sezon fikstürü çekilecek bugün. 7 yıl sonra geri döndüğümüz Bank
Asya’da oynayacağız. Köy köy kasaba kasaba gezip dolaştıktan , bir çok taşra
polisinin egosunu tatmin ettikten , karşılarında büyük bir takımın çilekeş taraftarını
gördüklerinde onlara küfrederek kendilerini onlarla aynı ayarda görebileceğini
sanan tribüncükleri görerek , gülerek , ağlayarak geldik. Bu tribün çeliğin ateşe
tutulması gibi pişerek geldi. Artık çelik gibi olma zamanı. Olmamız gereken gibi
olmazsak , bir efsane gibi davranmazsak , bu ligde de bize farklı davranmayacaklar.
Bu sezon maçlarımızın büyük çoğunluğu TRT tarafından yayınlanacak. Keşke
iç saha maçları yayınlanmasa ve seyirci kaybı olmasa. Bilet fiyatları daha makul
düzeylerde olsaydı tribünlerde çok yüksek ortalamalar yakalayabilirdik. O zaman
GÖZTEPE Spor Kulübü futbolcusu olmanın nasıl bir ayrıcalık olduğunu daha iyi anlardı oyuncularımız.
Karşının çocukları ilk maç Alsancak’ta 15.000 seyirci hedeflerken biz
bir alt ligi 40.000 kişi ile kapatmıştık. Arada ne kadar bariz fark var demi ? Keşke
yönetim Atatürk Stadını kapalı tribün 10.-TL. Açık tribün 5.-TL. Kale arkası 1.-TL
yapsa idi. O zaman sezon içi seyirci ortalaması 35.000. in altına düşmezdi. Ama
sanırım bu bir hayal. Sağlık olsun. Ancak bilet parasından kazanacağınız üç kuruş
fazla paranın çok daha fazlasını kaliteli ve hesaplı üreteceğiniz ürünleri maç günü ucuz
bilet fiyatları ile stada çekeceğiniz seyirciden kat be kat fazla kazanırsınız. Çankırı
maçındaki tüyleri diken diken eden koroyu hatırladınız mı sayın başkanım ?
Bu taraftar size bu zevki ve daha fazlasını 17 iç saha maçında yaşatır. Ama bu bilet fiyatları ile çok
zor. Kapalısı , açığı , skorbord kale arkası dolu bir Atatürk Stadında yapılabilecek
bir tribün gösterisini biraz hayal edin ?
Bu sezonki iç saha maçları ile ilgili olarak , sözü çok dolandırmadan yapılması
gereken birkaç düzenlemeyi , öneri bazında , tavsiye olarak yazmak isterim.
-. Açık tribünün hali içler acısı. Yaş ortalaması 20 bile olmayan bir çok reisçik ,
sadece hava olsun , namım yürüsün diyerek sete çıkma hevesindeler. Alkolün
sponsorluğunda , GÖZTEPE ahlak ve terbiyesinden bihaber bu reisçikler , her biri şanlı
tarihimizden altın birer sayfayı anlatan küfür içermeyen bir çok tezahüratı bile
bilmemekteler. Gerekli koordinasyon sağlanamamaktadır. Kendi ölçütlerine göre
yeterli tezahüratları yapamayan taraftarları da küfrederek galeyana getirmek gibi bir
tarzları da var ki bu zamanla hem kendi başlarına hem de kulübün başına çok iş açar.
Çözüm nedir : Tribünlerimizin belli başlı , işi bilen grupları vardır. Sözü geçen dirayetli
ağabeyleri vardır. Bu insanlar öncelikle birlik içerisinde hareket etmelidirler. Kimin en
vefalı , kimin daha gözü pek , kimin daha çok seven , kimin en kalabalık olduğu gibi
GÖZTEPE’mizin büyüklüğünün yanında hiç önemi olmayan konularda tartişmayı bir
kenara bırakmalıdırlar. Kuvvetli bir grup yeni sezonda açık tribünde yer almalıdır.
Sete herkesin uygun görüp destekleyeceği bir arkadaşımız çıkmalı ve tribünü
yönlendirmelidir. Diğer grup liderleri de grup üyelerine hakim olarak sete çıkan
arkadaşımızın kontrolü sağlamasına yardımcı olmalıdırlar. Bu konuda emniyet ile
koordinasyon sağlanmalıdır.
-.Tribünlerdeki semt pankartlarına bir son verilmelidir. Göztepe’mize olan
aşkımızı anlatan harika pankartlarımızı koymalıyız. Dernek pankartları yine asılabilir.
Ama hepsi o kadar. Bunun dışında İzmir’de ne kadar semt ve oluşum varsa herkesin
pankartı tribünde. Bunun yerine semtle mükemmel sözlerden oluşan pankartlar yaptırıp
tribünlere assalar çok daha mükemmel bir görüntü olur. Örnek : Bizler Antalya Tayfa
pankartı yerine çok güzel bir kompozisyon ile tasarladığımız SADAKATİMİZ
ŞEREFİMİZDİR pankartını altında ANTALYA TAYFA yazısı olmadan tribünlerimize
asacağız.
-.Hali hazırdaki dernek başkanları , tribün yöneticisi ve ağabey konumundaki
insanların tamamının GÖZTEPE sevdasından şüphemiz yoktur. O halde özellikle iç saha
maçlarında bu tribün liderleri kesinlikle KÜFÜRLÜ TEZAHÜRATA izin vermemelidirler.
Alkollü olarak maçlara gelmeme konusunu herkes benimsemelidir. Maç çıkışında
herkes dilediği kadar alkol alabilir. Ancak bu sezondan itibaren içeride ve dışarıda
sevdamızı ayık kafa ile desteklemek zorundayız. Kanun maddeleri açık.
Herkes kendi grubuna hakim olmalıdır. İç sahada yapılacak küfürlü tezahürat nedeni
ile alınacak bir saha kapatma cezası kendi ayağımıza sıkılmış bir kurşun olacaktır.
-. Takıma , Özcan Hocamıza, oyunculara ve Ali Gültiken’e sonsuz destek ve
kredi verilmelidir. 2-3 maç alınabilecek ters sonuçta hemen sallamaya girişmemelidir.
Aşkın en güzel olanı zor zamanda gösterilendir ve bu taraftar bunu çok iyi bilir.
Geçtiğimiz gün Özcan Hocamızın TRT 3 te altay hocasına tribünler konusunda verdiği
kapak gibi cevabı izlediniz demi ? Bu neyi gösteriyor biliyor musunuz ? Özcan Hoca
artık bizden biri. Birebir görüşmelerimizde , hoca artık mesafeyi kapatmış. O artık bir
GÖZTEPE’li gibi düşünüp davranabiliyor. Maçlarda hiçbir şekilde ne hocaya , ne topçuya
en ufak bir küfür olmamalı. Bu tribünden en son beklenecek şey bu olmalı. Protesto
yapılacaksa da bunun yeri , zamanı ve şeklini tribün liderleri belirler. Lütfen ama lütfen
sonsuz destek…
-. Geçtiğimiz yıllarda tribün olarak yaptığımız bir hata daha var ki , o da
sevdiğimizi çok abartıyoruz. Bu da takımın kalanını olumsuz etkiliyor. Tayfun örneği.
Tayfun hiçbir maçı tek başına almadı. Takım defans yaptı , top kaptı , ara pası yaptı ,
orta yaptı ve Tayfun’da sağ olsun gol attı. Ama biz birilerini sahiplenmeyi çok
istediğimizden , golden sonra tribünlere aramıza koşanı benimsediğimizden Tayfun’u
göklere çıkardık. Bunu yaparken takımın diğer kısmını küstürdük. Bundan sonra
bu hatayı yapmayalım. Hak edene sevgimizi sonuna kadar gösterelim. Ama takımın
tamamını da kucaklayalım.
-. İnsanlar bazen çok çalışır ve bir şeyleri elde etmek isterler. Sebepler planında
o sonucu hak ettiğini düşünür buna inanır ve olmayınca da üzülür. Ama gözden kaçırılan
küçük ve önemli bir ayrıntı vardır. Liyakat. Elde edilmek istenen sonuca layık olmak.
Bir kişi çok çalışır çabalar da vali olur , kaymakam olur , müdür olur vs. Ama o koltuğu
doldurabilir mi ? Ben her sezon öncesi söylediğimizi yine söyleyeceğim. TESİS – STAD.
Pırıl pırıl tesislerimizde kendi yıldızlarımızı yetiştirmek varken neden dünyanın dört bir
yanında yıldız adayı arayalım ki? Onları bulmak için masraf , ikna etmek için masraf ,
oynatmak için masraf . Bir üst lige çıktığımızda yıldız oyunculara talip olacağız.
Diyelim ki paramız var. İmam Bey dünyaca ünlü bir oyuncuya talip oldu. Oyuncu
tesisleri gezmek için İzmir’e gelecek. O futbolcuya Gürsel Aksel’in suni çimini ,
İnciraltı tesislerini mi gezdireceğiz ? Havuzu , kondisyon merkezi , sağlık merkezi ,
vs. den oluşan bir tesis olmadıktan sonra bu yıldız oyuncuyu nasıl ikna edeceksiniz ki ?
Kaç liraya ikna edebileceğiz ?
Bizler tribünler olarak 90 dakika küfretmeden , tek bir olay çıkarmadan ,
tek bir maç ceza almadan desteğimizi verelim. Şu bilet fiyatlarına rağmen bu sezon iç
saha maçlarımızda 30.000 ortalamayı tutturalım. Pırıl pırıl bir tesise , en az TAM 35.000
kişilik modern bir stada layık olduğumuzu ispatlayalım. İmam Başkan inansın iman
etsin. Gerisi gelir. Ben buna inanıyorum.
SAYGILARIMLA…NE OLURSA OLSUN GÖZTEPE’MİZE BİR ŞEY OLMASIN…
MUSTAFA DALYANOĞLU…
