GÖZTEPE’mizin gesesporu 2-0 yendiği maçın ertesi günü , hiç adetim olmadığı halde rahmetli Kenan Onuk’un sunduğu 90 dakika programı için ekran başına geçtim. Yapılacak yorumları zevkle dinlemek ve o güzel maçın keyfini bir kez daha an be an yaşamak için. Eh bir de maç esnasında tribünden göremediğim golleri rahat rahat izleyebilmek için. Zira kapalı tribünde hiç susmadan , durmadan tek ağız tek yürek : “Saldırın durmadan bu taraftar arkanızda her zaman” Atatürk Stadında kapalı tribünün protokolün sağındaki olan herkes gibi trans haline geçtiğimizden golleri de görememiştik.
1 gram bal için 1 kilogram keçiboynuzu çiğnemek nedir bilir misiniz ? Bilmeseniz bile bu deyimi mutlaka duymuşsunuzdur. 2 saat süren programda, gese şöyle yaptı , Luçescu şu hataları yaptı , şöyle oynamalıydı da böyle oynamadı vsvsvs. Eee? GÖZTEPE’miz ne yaptı ? gesespor oyuncuları golleri kendi kendileri mi attılar kendi kalelerine ? Ya o muhteşem taraftar ? 90 dakika boyunca susmayıp ta Eurosport kanalının bile tribünleri defalarca ekrana getirdiği o inanılmaz tribünler ? Tek vücut haline geldiğinde neler yapabileceğini Atatürk Stadında bile olsa – söyleyenin de dinleyenin de tüylerini diken diken edecek desibellere ve duygu yoğunluğuna ulaşabilecek yapıya sahip bu muhteşem taraftar nerede ? Yok. Varsa yoksa gesespor. Gesespor çalışır, idman yapar , taktik teknik onlardadır. Karşısındakiler figüran olduğu için çok konuşmaya değmez. Ha. Allah için bir iki vicdanlı yorumcu çıkar da “ Ya şunun hakkını da yemeyelim. Onlar da güzel oynadı deyiverir. Bu kısacık söze bile kurulmuş tabanca gibi tepki veren Bizans tetikçileri hemen savunmaya geçer:
”Filan Bizans takımı gününde olsaydı zor yenilirdi. Ya arkadaş . Bu Bizans takımları diğer tüm takımları yensin de her sene bir tanesi şampiyon olsun diye mi oynanıyor bu lig ?
SOMUT DELİL – 1 : Tüm medyanın taraf tutması ile hakemler ve futbol federasyonu ve tüm Türk milleti etki altına alınmış , yalan yanlış ve taraflı yorumlar ile yıllarca kandırılan bu kitlelerin sahte desteği ile 51 yılda bunca şampiyonluk kazanılmıştır ki bu kupalar analarının ak sütü gibi helal olmadığı, haram olabileceği yönünde kuvvetli bir kanaat oluştuğundan Maşeri
vicdanda mahkumiyetlerine karar verilmesine….
Yıllarca yayıncı kuruluşun Pazar günleri yayınladığı programları izlerken bir şey dikkatinizi çekti mi ? Bütün yorumcular istisnasız , hakemlerin Takdir haklarını Bizans takımlarını lehine kullandığından , kim daha çok gürültü çıkarıyorsa onun sözünün geçtiğinden dem vurdular. Kartlarda adaletsizlik, takdir haklarında adaletsizlik, verilen faul kararlarında ve penaltı kararlarında haksızlık. Anlı şanlı yorumcular defalarca şunu dillendirmediler mi ? Bizans lehine verilen uyduruk bir penaltıda “aynı hareket rakip ceza sahası içerisinde yapılsa bu düdüğü çalabilecek miydi? Kendi beyninizde düşündüklerinizi dışarıdan okuyunca nasıl da acı acı gülümsüyorsunuz değil mi?
O kadar ki bir maçta jimnastik kulübü taraftar grubu çarşı-pazar dahi “eyyamcı hakem” diye tempo tuttu. Kara mizah. Güler misin ağlar mısın ? Bütün gece pozisyonlar en ince ayrıntısına kadar incelenir. Ama aslında incelenmesi gereken pozisyonlar bir başkadır. Hakemlerin verdiği karara itiraz eden Anadolu takımı oyuncusuna muhatap olurken nasıl azarladığını , gözlerindeki öfkeyi ifadelerine
nasıl yansıttığını, nasıl efelendiklerini görmediniz mi? Bir de pozisyona itiraz eden Bizanslı oyuncuya davranışlarına bakın ? Eli topçunun sırtında, olur canım böyle şeyler birazdan senin lehine bir karar veririm telafi ederiz modunda.:))
Bütün bunları hiç gözlemlemediniz mi gerçekten ? Haydi bütün bunları görmediniz bari ben size bir tane somut örnek vereyim de birazcık düşünün : febesporlu Lugano ismindeki oyuncunun febe forması altındaki maçlarının tamamını izleyin. Kırmızı kart görerek atılmayı hak ettiği halde kaç tane maçı tamamlayabildiğini bir sayın. Ya da Hagi örneği. Şımarıklığı ve vurdumduymazlığı hakeme tükürmeye kadar götürebilecek cesareti nasıl buldu dersiniz?
SOMUT DELİL – 2 : Tüm hakem camiasının Anadolu kulüplerinin yıllarca hakkını bilinçli ya da bilinçsiz olarak yediği , onlara hak ettikleri gibi davranmadıkları , takdir haklarının kullanılmasında Bizans takımlarının kayrıldıkları anlaşıldığından ve maşeri vicdanda böylesi bir kanaat oluştuğundan işbu Bizans takımlarının maşeri vicdanda mahkumiyetlerine karar verilmesine…
Yayıncı kuruluş Pazar akşamlarını lig maçlarına ayırır. Öyle mi ? Hayır. Bizans takımlarına ayırır. Toplam 5 saat maç yayını var ise bunun 4 saati Bizans takımlarının maçlarına ayrılır. Kalan 1 saatte ise DİĞER takımların maç özetleri verilir. Bizans tribünlerindeki sözde şovlar ballandıra ballandıra anlatılır gösterilir. Anadolu insanının o muhteşem tribünleri gösterilmez. Neden? Aman ha. Şehir bilinci uyanır da misal Sakarya’da yaşayan ve Bizans takımı tutmak zorunda olduğunu sanan futbol aşığı bir kişi tv de Tatangaların 90 dakika susmayan tribünlerini gördüğünde ; “Ne işim var benim bizansla kardeşim” deyip ayıkırsa endüstriyel futbolun gelir kapılarından biri kapanıverir.
Aman ha. Bu yüzden Anadolu takımlarının tribünleri gösterilmez , maçlar ve yorumlar kısa geçilir. Zaten onlar hafta içerisinde idman yapmaz , yöneticileri para , emek ve zaman harcamaz , taraftarları da yoktur değil mi?
SOMUT DELİL – 3 : Yıllarca görsel basın tarafından Anadolu takımları ve tribünlerinin , tribüncülerinin ikinci sınıf insan muamelesine tutulduğu , kendi gelir kaynaklarını yaratmada engellendiği ve bu nedenle bu takımların ve tribünlerin zaman , emek ve paralarının haksız yere gasp edildiği sabit olduğundan maşeri vicdanda mahkumiyetlerine karar verilmesine…
Erman Toroğlu der ki : Son 20 yılın son 10 haftasını bir inceleyin. İnceleyelim. Bizim gördüğümüz şu : Şampiyon olan takımlar , kadro aynı kadro , teknik adam aynı teknik adam , hakemler aynı hakemler , rakipler aynı rakipler. Ne hikmetse son 10 hatta 15 maçlarını içeride ve dışarıda kazanarak, (işin ilginci şampiyonluk yarışı yaptıkları rakipleri de kazanırken:D) şampiyon olmuşlardır. Bu takımlar böylesi olağanüstü başarı destanları yazarak şampiyon olurken daha aradan 2 ay geçmeden Avrupa sahalarında 2.sınıf orta Avrupa ülkelerinin adı sanı duyulmamış takımlarına elenerek ilk turda ülkeye geri dönmüşlerdir ??? Örnek : Sigma Olomouc – 7.2. Tromso , vsvsvsvs.
1.turdan ileriye gidememenin tek bir izahı olabilir : Avrupa’da işler bizim buradaki gibi yürümüyor.
SOMUT DELİL – 4 : Bunca yıl kazanılan şampiyonlukların Avrupa kupalarında son derece rezil ve utanç verici karşılıkları olduğundan , Türkiye sınırları içerisindeki şaşaalı ve aldatıcı başarıların maşeri vicdanda ve halk nazarında inandırıcı gelmediğinden , Türkiye Cumhuriyeti’ndeki şampiyonlukların hak edilerek kazanıldığı konusunda maşeri vicdanda kanaat oluşmadığından maşeri vicdanda mahkumiyetlerine karar verilmesine…
Bunun gibi bir sürü delil ben size bulabilirim. Herkes vicdanını bir yoklasın bakalım. Haydi biz taraflı bakıyoruz diyelim. Tarafsız bakabilen birileri yoklasın vicdanlarını. Efendim ? Biz haklı mıyız ? Elbette haklıyız. Basına sızan bir ses kaydı…
2 Temmuz 2011. Şekip Mosturoğlu der ki : “Disiplin kurulunda 6-1. Tahkimde de 4-3 öndeyiz. “ Vay vay vay. Demek ki 2011 – 2012 şampiyonluğu ufak ufak geliyor he mi ? Benim 7 yıl sonra BANK ASYA ligine dönüş maçımda dayanamayıp
sahaya giren iki kardeşim 6 ay hak mahrumiyeti alırkene febesporun yarıda kalan maçında sahaya giren 10.000 kişi buharlaşabiliyor. Olur böyle şeyler.
Şaşırmamak lazım.
Her neyse. Bırakalım bunları. Çekin şu fikstürü. Daha yapacak çok işimiz, görülecek bir iki hesabımız var. Siz bildiğiniz gibi oynamaya devam edin. Ancak hiçbir zulüm ve haksızlık sonsuza kadar sürmez. Bunu biliyorsunuz değil mi? -
SON SÖZ : KUVVET HAKTADIR, HAK KUVVETTE DEĞİL. Bunu beyninizin bir yerlerine sağlam yazın. Unutmayın!!!!!!
SAYGILARIMLA…NE OLURSA OLSUN GÖZTEPE’MİZE BİR ŞEY OLMASIN…
MUSTAFA DALYANOĞLU…