Bülent Buda
Akın - Vedat - Murat - İzzet - Eray - Uğurtan - Ahmet - Ramazan - Mehmet Yılmaz - Burak - Anıl - Orhan - Bayram - Burak Uca - Oğuzhan - Uğur - İlhan - Ferhat - Abdülvahit - Hakan - Serdar - Raşit - Halil - Emin - Türker - Tayfun... Doğaçlama saymaya başladım. Baktım olmayacak, eksik kalacak Hüseyin’i (Akduman)aradım. Kendileri Güzelyalı ‘Siyu Kabilesi’ seçkinlerindendir. Eksik - gedik ne varsa tamamladı. İlgilenmeyenler bilmezler elbette; sıraladığımız bu genç adamlar Göztepe’nin lider kadrosunu oluşturan futbolcular. Dört maç sonra da şampiyon olacaklar. Hem de öyle o şuna yenilmiş, öteki de bilmem kimle berabere kalmış beklentisiyle fal açarak değil. Son dört maçlarını da kazanarak başkalarının katkısına yaslanmadan kendi alın terleriyle ipi göğüsleyecekler.
Peki abi, sendeki bu ödünsüz tavır, kesinlik nereden? Hayrola, bir yerlerden kulağına fısıldananlar mı var? Hayır abicim. Canım böyle istiyor, hepsi bu.
İşin doğrusu bu kadro oynadığı lige göre çok fazla. Bol geliyorlar. Aslında bu işi biraz uzattılar ama neyse. Şimdi sırası değil geçmişe ağıt yakmanın. Önümüze bakalım. İyi, güçlü, farklı bir takım olduğumuzun ayırdına varalım. Hedefe odaklanalım, projeyi bizden istendiği gibi tamamlayalım.
Futbol oynayanın anlatacak tek hikayesi vardır: Şampiyonluk. Gerisi sade bir özgeçmiş olur.
Onaltı sezonda bir kez yaşadım. Yaşım 26 idi. 69’a geldim, 43 yıldır hâlâ o tek şampiyonluğu anlatıyorum. Epey idare etmiş. Söyleyecek sözüm olmuş.
Sezon başından bu yana özenle izlediğim Göztepeli futbolcuların; bilinç ile akıllarının ulaştıkları zirvenin tadını çıkarmasını bilecek, kavrayacak denli gelişmiş olduğunu düşünüyorum. NBA’in en büyüğü Michael Jordan “Yetenek maçı kazandırır. Şampiyonluğu kazandıran ise takım oyunu ile zekadır” demiş.
Ne olur çocuklar, varsa eğer erteleyin kafanızdaki sorunları 360 dakikalığına.
Yaşayın şu işin keyfini. Göreceksiniz, herşey çok daha güzel olacak.
Milliyet-18 Nisan 2011