Tayyar Özdemir-Yanigün
Yaşlar 65’i geçince işler bayağı karışıyor. Ağrımayan yerlerin bu yaşları geçince ağrıyor. Kolay yürüdüğün yollar epeyce uzun geliyor. Yani kolaylıkları düşünmeye başlıyorsun. Daha çok da hazır şeylere ellerin uzanıyor. Rahmetli gazeteci ağabeyim İsmail Sivri’nin söyledikleri aklıma geliyor. Derdi ki “İnsanın yaşı 60’ı geçince yıllar birer birer değil, ikişer, ikişer gider” tabi deneyim çok önemli.
Geçen hafta birbirimizden habersiz dört önemli dostum, ağabeylerimle Gazi Hastanesi Başhekimi Dr. Salih Mertan’ın odasında buluştuk. Nevzat Güzelırmak, Erkan Velioğlu, Ati Göksu da meğer Salih Mertan’dan randevu almışlar. Dr. Mertan ve Ati Göksu ile birlikte uzun yıllar Namık Kemal Lisesi’nde birlikte lisedeydik. Düşünün 52 yıllık bir dostluk var ki hala kaldığı yerden devam ediyor.
Sonra; Erkan Velioğlu ve Nevzat Güzelırmak’la da yılları tüketen ağabey kardeş ilişkilerimiz var ki, ölünceye kadar devam edecek. Futbolun bizleri birleştirdiği dostluklar gerçekten anıları içinde biriktirdiğinden unutulmaz oluyor. İşte bu randevunun içinde birbirimizi Dr. Salih Mertan’ın odasında yeniden yaşarken Mertan önce sporu sonra da doktorluğunu anımsadı. Okul yılları, Göztepe, Altınordu gündeme gelirken sonunda gerçeklerle karşılaştık. O da; kan tahlillerinin sonuçlarıydı tabi… Nevzat Güzelırmak ile Erkan Velioğlu 10 gün sonra aynı mekanda buluşacaklar ama biz Ati Göksu ile birlikte bu iki ağabeyimizi yalnız mı bırakacağız. Mümkün değil biz de orada olacağız tabii.
Neyse İsmail Sivri’nin söyledikleri Hastane tahlillerinde de kendini gösterdi ama yine de sporcu olmanın ayrıcalıkları da bu mekanda görüldü. Özellikle Dr. Salih Mertan’ın hassasiyeti unutulmazdı.
Mertan ciddi bir doktordur ama bize hastane kantininde anlattığı bir anı var ki adeta çocukluk yıllarımıza döndük. Zaten sporcu demek çocuk demektir ya… Mertan anlatıyor; bir tarihte askerlik için doğuya gidiyordum. 30 küsur saatlik bir yoldayız. Zamanı geçirmek gerçekten çok zor. O yıllarda yollar da rezalet. Neyse otobüsün kaptanından bir anons geldi “Arkadaşlar size bir soru soracağım. Bilene cebimdeki fındık, fıstıktan vereceğim. Bilmeyen havasını alır” dedi ve hemen ardından soruyu soruyorum diye dikkat çekti. Soru da şuydu “Öyle bir şehir ismi söyleyin ki içinde peygamber ismi de otobüs markası da olsun”
Gürültü bir anda kesildi. Herkes beynini zorlarken otobüsün kaptanı kendine özel lisanı ile “Cevap veren yok mu?” diye sormaya başladı. Ben de arka sıralardan elimi kaldırdım ve “Cevap vereyim mi” dedim. Kaptan “Tabi” deyince ben de “Manisa” dedim. Kaptan önce durdu sonra da “Sizin okul okuduğunuz belli. Öğrenim iyi kusura bakma size fındık fıstık veremem” demez mi. Bu anıyı dinledikten sonra epeyce güldük. Erkan Velioğlu durur mu? Birkaç tane de o anlattı, Kısacası ürküntü ile başlayan randevumuz öylesine çabuk geçti ki, Salih Mertan’ın otobüs yolculuğunda alamadığı fındık fıstık promosyonundan farklı olarak bizler moral almıştık.