İzmir Futbolu perişan!...
İzmir Sporu, “Acaba var mı, varsa nerede” dedirtecek kadar silinmiş!..
Neden?..
Kimse kızmasın, gücenmesin, son söylenecek sözü, en başta söyleyeyim de, iş bitsin: İzmir’de “büyük düşünenler” yok; “Hayal, bilimden üstündür” diyen Albert Einstein’a inanıp “hayal kuranlar” bile yok; sadece ve sadece “Küçük olsun, benim olsun” diyen, “günü kurtarmaya çalışan” bir yığın sözüm ona “önder” var; aslında “önder değil” onlar; “birbirinin önünde olmak için” yarışanlar, işte o kadar!..
Bir zamanlar hatırlarım; İzmir’den şampiyon - rekortmen atletler çıkardı, yüzücüler çıkardı, ünlü boksörler, güreşçiler çıkardı, ünlü basketbolcuları, ünlü voleybolcuları vardı; nerede onlar?..
Futbolda “en tepedeki lige renk katan, Büyükleri korkutan”, Avrupa Kupaları’ndan ses getiren futbol takımları vardı; nerede onlar?..
“Güçlü bir sermayenin satın aldığı” Göztepe hariç, “yarınlarından ümitli olunabilecek” tek takım kalmadı, koca İzmir’de!..
“Büyük” Altay, Bank Asya Birinci Ligi’nde “düşme hattının hemen üstünde” kıvrım kıvrım kıvranıyor!..
“Asırlık” ve “35.5’luk” Karşıyaka, “Ligin tepesinden daha yakın düşme hattına” ve “ilk 6’ya girip, play-off oynamak hakkına bile çoook uzaklardan bakıyor”; belki de el sallıyor!..
Altınordu’ları, İzmirspor’ları hiç sormayın; durumları yürekler acısı!.. İzmir adına, her sezon, “daha kötü” ve her sezon “daha perişan” bir tablo var ortada!.. Bu perişan tabloyu ortadan kaldıracak “kısa-orta-uzun vadeli” projelerin üretilmesine öncülük edecek bir “lider” de çıkmıyor, İzmir’den!..
“Aman ben ortalıkta görünmeyeyim, ‘İş olsun torba dolsun’ cinsinden biraz yardım edeyim, biraz destek vereyim, arada bir Şeref tribünlerinde görüneyim, ‘Ama ateşteki kestaneleri başkaları kaldırdın’ diyen insanlarla dolu” İzmir!..
Bir Kayseri’nin, bir Gaziantep’in belediye başkanlarına bakın, hatta hatta Ankara’nın belediye başkanlarına bakın, bir de İzmir’in “suya sabuna karışmamak için” kılı kırk yaran başkanlarına!..
İzmir’dekilerin, mesela, “bu perişan durumu gördükleri hâlde”, bu asırlık kulüplerin ileri gelenlerini toplayıp, “şunu” bile söylemeye cesaretleri yok:
“Efendiler, artık spor da, futbol da taşıma suyla yönetilemez, yapılamaz, bunlar sanayi dönemini de geçti, para öğüten birer endüstri hâline geldiler; İzmir Ekonomisi, bu kadar ‘profesyonel futbol şubesi olan’ kulübü kaldıramaz, kaldıramıyor da. Gelin bir komite kuralım ve hep beraber bir çıkış yolu bulalım. Yoksa her sezon daha kötü olacak, durum ortada, felâket geliyor!..”
Bu girişimlere öncülük etmesi için kurulmuş olan İzmirgücü Spor Vakfı ise, “Bir arama konferansında İzmir sporunun önemli isimlerini ve kulüp temsilciklerini bir araya getirerek, kalıcı bir çözüm için ortaya çıkacak yol haritasının şekillenmesini bile sağlayamıyor”; neden; yöneticilerine “3-4 bin lira çok geliyor ve konferansı neredeyse bedavaya yapmak istiyor” da ondan!..
Her ay, “her geçen gün daha kötüye giden İzmir futbolunun ‘en başarılı(!) takımını, futbolcusunu, teknik direktörünü seçmek için’ kentin lüks otellerinden birinde 50-60 kişiye kahvaltı yaptırmaya para bulunuyor” ama!..
Bu yolda yürüyenlerin büyük çoğunluğu dostlarım, arkadaşlarım, kusura bakmasınlar; “kongre eğleniyor” misali kahvaltılarla, yemeklerle “İzmir sporunun, İzmir futbolunun kara bahtını değiştirecek adımlar” atılamaz, zaten görüyoruz ki, yıllardır da atılamıyor ve de “iyiye dönüş” bir yana tam tersine “kötüye gidiş” hızlanarak sürüyor!..
Ve de İzmir, “İzmir futbolu için, İzmir sporu için el ele verip, radikal tedbirleri uygulamaya sokmak” yerine, “Godot’yu bekler gibi”, bir “kurtarıcıyı” bekliyor; hiç gelmeyecek olan bir kurtarıcıyı!..
Çok yazık!..
Öcal Uluç-Türkiye