Bülent Buda-Milliyet
Bucaspor - Altay - Karşıyaka - Göztepe, ligin ilk yarısında, toplam 66 maç oynamışlar. Kazanılması gereken 198 puana karşılık, 86 puan toplamışlar. ‘112’ kayıp var. 66 oyundan 21 galibiyet, 23 beraberlik, 22 yenilgiyle çıkmışlar. Attıkları gol sayısı 74, yedikleriyse 76. Tablo iyi değil.
Ancak, çok daha kötüsü var. Varsayalım ki bu gruptan Göztepe’yi çıkardık. Buca-Altay-Karşıyaka, toplam 49 maç oynamışlar. Kazanmaları gereken 147 puana karşılık, yalnızca 49 puan toplamışlar. 10 galibiyet, 19 beraberlik, 20 yenilgide; 38 gol atıp, 62 gol yemişler. Rezalet! Gol kısırlığında Buca, başı çekiyor. 17 maçta 9 gol. Yani bu grupta vaziyet, bütünüyle vahim.
Buna karşın Göztepe, 17 oyundan 37 puan çıkarırken, 36 atıyor, 14 yiyor. Bu verilerin doğal sonucu olarak da liderlik koltuğunu ele geçiriyor. Grubun ‘kötü’ üçlüsü, iç-dış saha ayrımı olmaksızın, attığından fazlasını yiyor, puanlar kaybediyor, haliyle alt sıralara demir atıyor. Bu takımları düzenli izleyenlerden hiçkimse, sezonun ilk maçından ilk yarının bitimine kadar, sürekli, düzenli, belleklerde yer etmiş, istikrarlı bir 11 sayamaz.
Buca-Altay-Karşıyaka teknik adamlarından biri bile, “İşte bu benim gerçek 11’im. Bu kadro ancak sakatlık, ceza ya da verimlilikte bir düşüş olursa değişebilir” diyemez. Yani bu üç takım ligin ikinci yarısına gözle görülebilir, sarsıcı, güçlü bir dönüşümle başlayamazsa, ligin bitiminde de karşılaşacağımız sonuçlar bugünkünden farklı olmayacaktır.
Göztepe, ilk yarının başarısını ligin bitimine taşıyıp şampiyon olabilir mi? Bu soruya ‘olumlu’ yanıt verebileceğimiz somut veriler var elimizde. Güçlü finansman ve tribünleri her maçta dolduan tutkulu, coşkulu taraftar... Yani Göztepe’de teknik birimin ve de futbolcuların yakınabilecekleri sorunlar minimize edilmiş. Onların işi de bu uygun koşullarda çıkıp oynayıp kazanmak; hem puan hem de para.
Hesap-kitap yapmayı pek sevmeyiz ama matematik her zaman gerçekleri söyler. Borcundan fazla alacağı-malı olan tüccar batmaz. Tersine, giderek zenginleşir.