Göztepe’nin Bandırma maçında Göztepeli yazarlarla birlikteyim. İlk yarı boyunca heyecanlı eleştirileri teybe alsam manşetler dolar. Tayfun ve Serdar Samatyalı kulübede. Tribünlerde 14 bin biletli seyirci var. Yer yerinden oynuyor desek yalan olmaz. İzmir’in hasreti bir tribün görüntüsü. Devre arasında burnundan kıl aldırmayanlar konuşuyor. “Göztepe kötü oynuyor. Bandırma biraz akıllı olsa” falan, filan… Sonra Serdar Samatyalı ve Tayfun giriyor oyuna. Samatyalı bindiriyor. O anda on puanlık uzman sorusu soruyorum ulemalara, “Göztepe oyun planının değiştirdi galiba.” Cevap olarak “yok” diyorlar. Samatyalı bir daha bindiriyor. Türker çakıyor golü. Bir daha bindiriyor bu kez Tayfun uçuruyor Göztepe’yi. Çok bilenlerde bir hüzün, bir sıkıntı. Ama hayret havalara sıçrayıp sevinirken beyinlerinde bir kaygı var; “Eyvah! Eleştirecek bir şey yok. Ne yazacağız?” gibisinden. Basın toplantısında Özcan Kızıltan’la göz göze gelip soruyorum, “Hocam, Samatyalı ve Tayfun’un ikinci yarı oyuna alınması plan gereği miydi?” Kızıltan yanıtlıyor ama başka soru soran olmuyor. Sadece tek bir soru, “Hocam takviye yapacak mısınız?” Kızıltan’dan “Havalar soğuk vitamin alacağım. C vitamini takviyesi şart” yanıtı kızdırıyor bizimkileri. Kızıltan samimi aslında. Takımın lider olduğu maçtan sonra böyle soru olur mu diye düşünen yok tabii. Sonra düşünüyorum. Yahu arkadaşlar biz acaba hocayı mı kıskanıyoruz?
Süleyman Alasya-Yenigün