“Bence hayat bir nehir gibidir. Çoğu insan, bu nehre, sonunda nereye çıkacağına karar vermeden atlar. Böylece çok geçmeden akıntıya kapılırlar. Günlük olaylar, günlük korkular, günlük zorluklar... Nehrin çatal oluşturduğu yere vardıklarında, hangi tarafa gitmek istediklerine bilinçli bir şekilde karar vermezler. Kendileri için hangi tarafın uygun olduğunu da düşünmezler. Ta ki günün birinde kükreyen suların sesi onları uyandırana kadar... Aşağı düşeceklerdir. Bazen bu düşüş duygusal bir düşüştür. Bazen fiziksel bir düşüştür. Bazen finansal bir düşüştür. Hayatınızda bugün yüzyüze olduğunuz güçlükler, büyük ihtimalle nehrin yukarısındayken verilen iyi kararlarla önlenebilirdi. Kaderiniz, karar anlarında biçimlenir. (Anthony Robbins)
İstanbulspor‘da beşinci yılımdı... Keyfim yerindeydi. Harika bir kulüptü. Birgün, uzun süredir görüşmediğim İzmirli bir kız arkadaşım, her nasılsa beni telefonla aradı. “Görüşelim” dedi; buluştuk. İstanbul’da okuyordu. Üniversiteyi bitirmiş, dönecekmiş. “Birlikte dönelim İzmir’e, evlenelim” dedi. Yöneticiler, “Yapma” dediler, dinlemedim, yaptım. Döndük, nişanlandık, üç ay sonra da ayrıldık. Bu, duygusal yanı ağır basan ilk düşüştü.
İzmirspor’da oynamaya başlamıştım. Takım iyi durumda değildi; ben de öyle... Yaşım 31... Futbolu bırakıp, teknik adam olmaya karar verdim. O aralar, evlenmeyi düşündüğümüz yeni arkadaşım, “Benim ailem, öyle futboldan falan anlamaz, bir işin olmalı” dedi. İstanbul’daki arkadaşlarıma gittim, konfeksiyon giyim bayiliği aldım, dükkanı açtım, gittim babasından istedim. Vermedi!
Konfeksiyon işi dört yıl sürdü. Sonunda battım... Bu ikinci düşüşüm, finansaldı.
Altı ay sonra iyi bir arkadaşın katkılarıyla bir iş buldum. Toparlanma mevsimi başlamıştı. Dört yıl sonra daha iyi bir işe geçtim. Orada 11’inci yılımda zirvedeydim. Hayat yeniden bayağı güzelleşmişti. Birgün patron, şirketin yönetimine ilişkin farklı bir düzenlemeyi açıkladı. Beni olumsuz etkileyen bir yanı yoktu. Ama yine de çenemi tutamadım, karşı çıktım. Kovuldum! Bu son düşüş, hem fiziksel hem duygusal hem de finansaldı. Hocanın eşekten düşmesi, benimkinin yanında vızıltı kalırdı.
Nehrin yukarısındayken vermediğim doğru kararlarla düşüşlere yol açan bir tür ‘yaşam acemisi’ydim sanki...
Daha başka ne denebilir ki...
Kendi gelecekleriyle ilgili planları olmayanlar, başkalarının planlarına dahil olurlar. Ve de elbette muhakkak canları yanar...
Bülent Buda
Milliyet