Bülent Buda
Milliyet
Her insan kendi dünyasını kendine benzer yaratır... Seçme gücü vardır, ama yaptığı seçimin sonuçlarından kaçma gücü yoktur. Her kim ki bir tek düşünceyi başkalarının iradesine ödün vermeden sürdürürse, her kim ki kendi doğrultusunda bir kibrit çöpü ya da ufacık bir bahçe yaratsa, o kişi o ölçüde adamdır; değeri de buna göre ölçülür.
Düşünmek, insanın tek temel, ‘iyi eylemi’dir. Diğer iyi eylemlerin hepsi bundan doğacaktır. İnsan, bilgi kazanamazsa var olmayı sürdüremez; onu kazanması için kullanabileceği tek araç mantıktır. Duyuları, insana yalnızca birşeyin var olduğunu söyler; ama o şeyin ne olduğunu öğrenen akıldır. Düşünmemek, bir yok oluş eylemidir; var oluşu reddetmektir, gerçekliği silmeye çalışmaktır.
Bağımsızlık, yargılama sorumluluğunun size ait olduğunu ve ondan kurtulmanıza hiçbir şeyin yardımcı olamayacağını anlamak demektir.
En aşağılık özyıkım, kendi aklınızın bir başkasının aklına boyun eğmesine izin vermektir. Tutarlılık, bilinciniz konusunda sahteliğe sapmamaktır. Dürüstlük, gerçekdışının gerçekdışı olduğunu, sahtekarlıkla elde edilen sevginin de, şöhretin de, paranın da bir değer olamayacağını anlamak demektir.
Vücudunuz bir makinedir; aklınız onun sürücüsüdür. Rotasını, bir liderin çizmesine izin veren adam, çekme halatıyla çekilip ‘hurda alanı’na götürülmekte olan bir enkazdır; bir başka insanı kendi amacı haline getiren adam ise hiçkimsenin arabasını almaması gereken bir ‘otostopçu’dur.
Fedakarlık, değersiz şeyleri reddetmek değil, değerli şeyleri reddetmektir. Fedakarlık, değer verdiğimiz birşeyi, değer vermediğimiz birşey için reddetmektir. Yıllarca mücadele ettikten sonra istediğiniz kariyere başlarsanız ona fedakarlık denmez; ama o kariyerden bir rakip için vazgeçerseniz ona fedakarlık denir. Bir dosta yardım için para verdiğinizde o fedakarlık değildir; o parayı değersiz bir yabancıya verirseniz o fedakarlıktır. Farkındasınızdır, okuduklarınızın bütünü, okuduklarımdan derlenmiş alıntılardan oluşuyor. Şöyle bir düşünün, size neleri, kimleri çağrıştırıyor? Ya da siz bu hayatın neresinde duruyorsunuz, kimsiniz?
Ben şaşkınım; enkaz mıyım, otostopçu muyum? Çıkarcılığın bu denli vıcık vıcık yerlerde süründüğü bir alemde; kim, kaç kişi, “Ben gerçekten buyum” diyebiliyor ki?
Doğrular dik duramıyor, eğriler malı götürüyor. Yamuk bir toplumda yaşıyoruz.