Bülent Buda-Milliyet
Kimi insanlar talihsizliklerinden yakınır. Nedeni, kendileri olmasına rağmen... Ucuz bir yoludur bu, kendinle yüzleşmenin. Tanrı fındığı verir ama kırmaz. Başarı tatlıdır ama çoğunlukla ter kokar. O kokudur, elde ettiğini anlamlı kılan. “Su sıcak, sabun komili” anlayışı, ancak kolaycıların işine gelir. Aslolan, beyinle kasların orantılı yorgunluğudur. Paha biçilmez bir duygudur, hazdır o...
Seni diğerlerinden farksız kılmamak için ölesiye uğraş veren bu dünyada, kendin olarak kalabilmek zor iştir. Başarı, o zor uğraşın üstesinden gelenlere verilen unvandır. Eğer güneşin sana ulaşmasını istiyorsan, gölgeden çıkmalısın. Sonra bir gün soğuk bastırdığında da gölgenin değerini unutursun.
İnsan budur... Hep işine gelene yatkındır. Ne çok şeye sahip olduğumuzun farkındalığına varmadan, “Ne kadar çok eksik şeyimiz var” diyerek ağlaşırız. Güzelim dostluklarımızı bir hiç uğruna, bozuk para gibi tüketirken, yalnızlığımıza ağlaşırız.
Doğanın canlılara armağan bütün güzellikleri üzerine pisliklerimizi bırakırken, o kirliliği temizleme uğraşı verenlere, ‘Deli, kafayı sıyırmış’ deriz. Açlıktan telef olanları seyrederek, sağlıklı beslenme üzerine yüzlerce kitap yazarız. Bütün göksel öğretiler, ‘öldürme-yaşat’ derken, gözümüzü kırmadan can alırız.
Nihayetinde...
“Biz insanız diyerek övünmemiz boşuna, atalarımız elma çaldı cennetten; biz o hırsızların çocuklarıyız(...)”