Her sezon öncesi olduğu gibi günler yine geçmek bilmiyor.
Dost meclislerinde muhabbetlerin baş konusu yine arma. 29 Ağustos
Çorum deplasmanı hazırlıkları var inceden. Tarihler ayarlanıyor. Eşe
dosta haberler salınıyor. Tayfalar mailleşiyor , telefonlaşıyor. Organizasyonlar
kotarılmaya başlanıyor. Takvimden giden her yaprak sevgiliye bir adım
daha yaklaştırıyor arma sevdalılarını. Çorum’a gidemeyecek olanlar
eğer İzmir’de yaşıyorlarsa Gebzespor maçına göre ayarlıyorlar
işlerini , mesailerini.
Hissetmek herkeste çok farklı. Ama kadın erkek , büyük küçük
demeden sarıyor bedenleri ve ruhları bu sevda ateşi. Her nereye gidilirse
gidilsin sanki bir fetih coşkusu içerisinde atkılar taşınıyor , bayraklar açılıyor.
Güneş her nereye doğuyorsa orada GÖZ-GÖZ çekiliyor.
Erkekler egemen bu gün tribün kültürüne. Tribünde bayan olmak zor.
Deplasmana giden kaç bayan vardır acaba bizim tribünlerde ? Ben inanıyor
ve biliyorum ki onlar da erkekler kadar heyecanlı ve sevdalılar. Onlar da aynı
heyecanı , hem de küfürlerle kirletmeden , komplekslere girmeden , kasmadan , kırmadan dökmeden yaşıyorlar. Her gittikleri yere gururla götürüyorlar armayı.
GÖZTEPE dedikleri zaman dünyanın öbür ucunda hemen bir ilgi yoğunluğu
oluyor. Birkaç kelime bilenler hemen efsaneden bahsediyor. Arada bir iki kişi
karşı taraftaki dostlarımızdan dem vuruyorlar. Ama en zevklisi ise bilmeyenlere
anlatmak efsaneyi. Özellikle de Türk olmayanlara.
Dünyanın öbür ucundan 29 Temmuz akşamı telefon açtığında bir kız
çocuğu babasına nasılsın iyimisin demeden önce şunu soruyor :
“ Baba ! Fikstür çekildi mi ? İlk deplasman neresi ? İçerde ne zaman
kiminle oynuyoruz ? Bu arada sen nasılsın? J)
ZAMAN MEKAN TANIMAZ BU SEVDA. HER NERDE İNSAN VARDIR VE
GÜNEŞ DOĞAR ORADA ARMA VARDIR.
SAYGILARIMLA…
NE OLURSA OLSUN GÖZTEPE’MİZE BİRŞEY OLMASIN…
MUSTAFA DALYANOĞLU…