Bülent-Buda-Milliyet
‘Keşke’ kelimesi, sözlüğe göre, belirteç ve bağlaç...
Dilek anlatan tümcelerin başına gelir...
‘Dilerdim ki’, ‘Ne olurdu’ gibi, özlem ya da pişmanlık bildirir.
Yaşam, düz bir çizgi değil...
Matematik işlemleri gibi kesin değil...
Her zaman iki kere iki dört etmiyor.
Zigzaglar, yalpalamalar, savrulmalar var.
Bu olgular karşısındaki duruşumuz, karekterimizi belirliyor.
Uğraşmak, didinmek, aşık olmak, başarmak, tökezlemek, yenik düşmek, yeniden başlamak, pişmanlıklar duymak, kaybetmek...
Kısacası, hayatın içinde yol almak...
Ve o yolculuğun kumbarasında biriken, ‘keşke’ler...
Hep öyle, diri, güzel sürecek, değişmeyecek gibi algılanan güçlü zamanlar...
Üstüne koymadan şişen egoyla bozuk para gibi tüketilen, doğanın insana en değerli armağanı yetenek...
Yıldızın parladığı anlarda körleşmek...
Sonsuza dek bitmeyecekmiş gibi gelen, ‘küçük dağları ben yarattım’ salaklığı!
Ve bir gün..
Eskiyen bir beden, gücü tükenen kaslar...
Yine de olan bitenin farkında olmayan şaşkın bir beyin...
İşte budur, adına ‘yaşam’ denen muhteşem fenomen.
* * *
Kumbarada biriken ‘keşke’lerin ezikliği...
Tribüden seyrederken bir daha dokunamayacağın meşin yuvarlağa duyulan özlem...
Daha iyi olabilecekken ıskalanan fırsatlar, gösterilmeyen çabalar...
Nihayetinde...
Hiçbir işe yaramayan günah çıkarma seansları...
* * *
Benim canım Apo’m da...
Bütün sevecenliğiyle...
“Artık değiştiremeyeceğin şeylere üzülmeyi bırak. Kabul etmesini bil ağbi” diyor.
Keşke becerebilsem.
Öyle derinlerde yer etmiş ki...
Bir çırpıda söküp atamıyorsun içinden.
Onca yıldan sonra geç de olsa edinilmiş bu ‘farkındalık’ bile yetersiz kalıyor, birikmiş ‘keşke’lerin yıkıcılığı karşısında.
Ve edindiğim bu paha biçilmez yaşam tecrübesinin ışığında...
Söylenecek çok şey var aslında...
Önünde koca bir ömür olanlara.
Sayfalar yetmez ama.
O yüzden- bu yazının da özüne uygun olarak- feyz alacak olanlara etmek istediğim bir tek kelam var.
Unutmayın! ‘Hayat’ denen hediyenin her anını yalnızca bir kez yaşayabiliyorsunuz...
Ve dikkat edin! ‘Keşke’leriniz fazla olmasın.
* * *
Bu arada...
Hazır elime sözlüğü almışken...
‘Bunaltı’nın da sözcük anlamına baktım...
‘Geçici tedirginlik’ diyor.
İçime bir ferahlık geldi!
Demek ki kaygılanacak bir durum yok...
‘Bu da’ geçer...