Elektrik, benzin, gaz, tuz derken her şeye gelen zamların altında ezilen koskoca bir ülkenin insanlarına futbolu izlettirebilmek için harcanan para…300 bilmem kaç milyon dolar. Vay beee! Eh neyse en azından ülkenin bir kurumu ve bari görmemiz gereken farklı bir rüyayı renklendirme peşinde.Tamam biz toplumsal sorunlarımızı futbol maçlarının renkli atmosferinde unutmaya çalışan bir toplumuz. Bizi 30 yıldır futbolla kandırmışlar. Ona da kabul. Benim aklıma takılan bu paranın nasıl paylaştırılacağı. Astronomik rakamlarla ifade edilen ihalelerde alan kazanıyor, satan da tabi ki kazanıyor. Ama dedim ya aklıma takılan sorular var.
Örneğin Futbol Federasyonumuz bugüne kadar ilgilenmediği on binlerce amatör futbolcuyla ilgilenecek mi? Yani koca Federasyon ülkede sadece profesyonel futbolla uğraşır ve amatörleri bu işin dışında tutarsa olmaz. Devletin en çok parası olan ve en zengin kuruluşu eğer futbolla ilgileniyorsa, bir amatör futbolcunun yeşil kart statüsüyle tedavi olmasına gönlü razı olmamalı. Üstelik o yeşil kart kontenjanından tedavi olmaya çalışan amatör futbolcu da; devletin sadece futbolculara uyguladığı “tedavi boykotundan” kurtuluş çaresi olarak o yola baş vuruyorsa yandı gülüm keten helva.
Bir başka soru da şöyle, “Bu para sadece kulüpleri ve de işin gerçeği olarak sadece üç ya da dört büyükleri zengin edecek bir anlayışa hizmet edecek mi?” Yani Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve hatta Trabzonspor, “Benim seyircim fazla, pastanın en büyük dilimini ben alırım” deyip de gerçekten alırlarsa mülkün temeli adalet ne kadar tecelli eder.
Diğer kulüplere de verilecek olan bu havuz gelirinin nasıl harcanacağıyla ilgili bir yönetmelik çıkarılabilir mi mesela? Hani Amerika gibi zengin bir ülkede bile NBA basketbol liginde uygulanan Draft türü bir şey uygulanır mı? Yani ligin en zayıf ekibine, “Gel kardeşim transferini önce sen yap. Hangi oyuncuyu istiyorsan al” denir mi?Kulüplere dağıtılacak para, “Daha çok yabancı” oynatmakla, “Alt yapısından yetişmiş futbolcu” oynatmak arasında bir Hz Ömer kılıcı keskinliğinde önemli kararlar mı verilecek. Yoksa kulüplerin sadece transfer bütçelerindeki “har vurup harman savurma” eğilimine tuz biber mi ekecek bu gelirler?
Futbolumuzu kalkındırmak için yeni bir model, A Milli futbol takımımıza gelecekte sahaya yansıtacağı yeni bir ekol arayışlarımız olacak mı? Örneğin bu paranın ne kadarı futbolu taaaa! İlkokullara indirmeye harcanabilecek.Kulüplere müfettişler gönderip, “Senin kendine ait alt yapı tesislerin yok. Yarışmacı takımlarını ligden çekiyorum” diyecek kadar futbolun gelişmesinden habersiz ve dayatmacı zihniyet artık, altyapı tesisleri olmayan tüm kulüplere destek mi olacak? Destek oluyor zaten demeyin. O desteklerin transferde ya da çeşitli borçlara gitmesini önleyecek bir kontrol mekanizması mı karacak?
O parayla daha çok Türk futbolcusu yetiştirip, özellikle Süper Lig takımlarındaki %30’lara kadar düşen yerli oyuncu oranını daha da yükseltecek mi yöneticilerimiz? Yoksa daha fazla yabancı diye yaygara koparanlara önemli bir pirim verilecek demek mi bu gelir?Endüstriyel futbolun ilkelerinden Avrupa bile yaka silkmeye başlarken; biz telefon borcunu ödeyemeyen, suları kesik kulüplerin ne kadar imdadına yetişeceğiz? Yani önce gelirden pay verip, sonra o payı çarçur edenlerin daha sonra transfer yasaklarıyla içine düştükleri girdabı çok önceden bazı formüllerle önleyebilecek miyiz? Yoksa, “Vaooooovvvv!” diyerek hepimiz 321 milyon dolardan nasıl daha fazla ısırıp koparırız diye hesaplar mı yapacağız?
İşin doğrusu bu para çok büyük bir meblağ değil. Futbolu getirmek istediğimiz yer ille de Avrupa ise hiç değil. Ama Türk futbolun yeni bir yol haritası, yeni bir ekol, yeni bir planlama için hiç de fena para değil. Yeter ki doğru, adaletli ve kontrollü kullanılsın.
Süleyman Alasya-Yenigün