Tayyar Özdemir-Yenigün
Dedikodu Osmanlı imparatorluğunu bile temelinden sarsmıştı. Öncesi var İstanbul’u alan Fatih Sultan Mehmet’e bile bu fetihten sonra adam astırttılar. Yani dedikodu gerçekten insanoğlunun sürekli mücadele verdiği bir şey. Sporda dedikodunun en yüksek noktalara ulaştığını herkes bilir. Belki de spor dedikodu ile renklenir. Bu konunun kapsamı alanına kulüpler, sporcular, antrenörler, yöneticiler, hakemler ve dahası her türlü yetkililer girer. Girmeyen sadece izleyicilerdir. Aslında dedikoduyu yapan onlardır ama hiç bu konuda kapsam alanına girmezler. Özellikle de taraftarlar hiç girmezler. Bağıranlar, çağıranlar onlardır ama nedense girmezler. Belki de kulüplerine üye olmadıkları ve oy kullanmadıkları içindir. Risk alacak durumları ve koşulları yoktur. Bu durum da onları rahatlatır. Zira taraftarın büyük bölümü ekonomik krizin içindeki gönüllülerdir. Şurası da bir gerçek ki, her taraftar parasızdır demek istemiyoruz. Kulüp adına, yönetim kurulu adına bağıranlardan söz ediyoruz. Onlar da bu kurumları dedikodu ile canlı tutar ve hoş tarafları sadece burasıdır. Başkan şunu söyledi, x yönetici bunu dedi diyerek duruma ve gelişmelere göre tüm haberleri yayarlar. Uzun yıllar bu alanda görev almış ve hala da yapmaya devam eden kişiler çok iyi bilirler ki, yöneticilerin çoğu bu tip taraftarı kendine çekmeye gayret eder. Zira onları zamanı gelince istediği doğrultuda yönlendirerek o kulübün ya da camianın içinde kalmasında etkinlik sağlarlar. Bir tarihte Göztepe kulübünde başkanlık yapan bir kişi vardı. Seçimlere de az bir zaman kaldığı için çalışmalar devam ediyor, gazeteler de sürekli haberler çıkıyordu. Alsancak semtindeki dönerciler sokağından geçerken kulübün amigolarından birinin bu başkan adayı ile birlikte yemek yerlerken gördüğümde gözlerime inanamamıştım. Oysa, aynı amigo yemek öncesinde bizlere ulaşmış ve başkan adayını kötülemişti. Bizler de “ Olabilir. Bizim bilmediğimiz bazı konular vardır “ diyerek onu dinlemiştik. Ama ne zaman dönerciler sokağında ikisini yemek yerden gördük hayretlerimizi gizleyememiştik. Şunu söylemek istiyorum, özellikle futbolda bu ve benzeri insan tipleri dün vardı, bugün de var. Öyle sanıyorum ki, yarınlarda da olacak. TSYD’nin Antalya seminerinden dönen meslektaşlarım bazı anılarını anlattı. Ama beni ilgilendiren katılımcıların birçoğunun Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener’e diş bilemeleriydi. Neymiş efendim A Milli Takım’a teknik adam bulunamamış. Zaman hızla geçiyormuş. Milli takımın hali ne olacakmış? Federasyon başkanı da değişmeliymiş. Bunu da söyleyenler akıllı uslu bilenen yazarlarmış. Tüm sorun da buymuş anladığım kadarıyla. Dedik ya dedikodu koca Osmanlıyı dağıttı, federasyonu kim bilir ne hale getirir? Burada amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Anlarsınız ya!