Resim Efsane takımın Efsane kaptanı Gürsel Aksel Roma maçına çıkarken...
İzmirspor’da takım kaptanı olduğumda 23’ümdeydim. Profesyonelliğimin dördüncü yılıydı. Önümde daha deneyimli, birikimli takım arkadaşlarım vardı. Yönetim, ‘öz’ İzmirsporlu olduğum için beni yeğledi. Gençlik hali, gururlandım, benliğime iyi geldi.
Oysa hem yönetimin seçimi hem de kabul etmem yanlıştı. Takım kaptanlığı, ‘Seni kaptan yaptık’ demekle olunmuyor. Onun ağırlığını taşıyabilmek için güçlü, dirençli, saygın bir kimliğiniz olmalı önce... Salt hakemle para atışı yapmak, kale ya da top seçmek değildir kaptanlık... Yoksa ezilir, yok olursunuz, daha kaptanlığın anlamını kavrayamadan...
Kaptanlık; daha derin, güçlü anlamlar içerir. İnsanları anlama, iletişim kurma, yönetme sanatıdır. Daima öğrenerek, anlayarak, gelişerek üstesinden gelinebilen bir süreçtir. Yaşam biçimidir. İzleyenlerin örnek alacağı modeldir. Dürüsttür, alçak gönüllü, zariftir, yol göstericidir. Sorun üreten değil, çözümleyendir. Ve daha birçok şeydir... Maldini’dir, Raul’dur, Puyol’dur, Gerard’dır, Totti’dir...
Bülent Buda'nın 1 Kasım 2009 tarihli Milliyet'teki yazısından alıntıdır.