Bize özgü yönetim modellerinin futbol kulüpleri ve onların yönetimleri içinde geçerli olduğunu gösteren en azından İzmir ölçeğinde bir hayli örneğe sahibiz. Göztepe’nin her yıl bir alt lige düştüğü dönemleri hatırlayalım ya da İzmirspor’un kayyuma devredilme tartışmalarını, isterseniz Altay ve Karşıyaka’daki pansuman çözümleri de ekleyebiliriz.
Ahmet Talimciler
Mazi kalbimde bir yaradır.
Milliyet-2 Ekim 2009
Türkiye’de futbol sahalarında yıllarca unutulmayacak bazı maçlar ve takımlar vardır. İşte bu takımlardan birisi de Aydınspor’dur. Aydınspor, Türk futbol tarihinde Fenerbahçe’yi rakip sahada 6-1 gibi tarihi bir skorla yenme başarısına sahip olan tek takımdır. Aynı Aydınspor’un bugün amatör kümede mücadele edebilmek için gereken lisans paralarını dahi yatıramamış olması gerçekten çok acıdır.
Gazetede bu konuyla ilgili haberi okuduğumda hemen aklıma Türkiye’nin ilk tangosu olan ‘mazi kalbimde bir yaradır’ başlığını kullanmak geldi. Düşünün bir kere siyah-beyaz renklere gönül veren bir Aydınspor taraftarısınız, 1990-1991 sezonunda takımınız birinci lige yükseliyor ve ilk maçında İstanbul’da ev sahibi Fenerbahçe’yi 6-1 mağlup ediyor. Bir yıl sonra yine iki ekip ligin ilk maçında İstanbul’da karşı karşıya geliyorlar ve takımınız sahadan 2-1 galibiyetle ayrılıyor.
Herkesin başına gelebilir
Yirmi yıl içinde Türk futbol tarihinin en önemli skorlarından birini alan takımın, amatör kümede mücadele edebilecek konumda dahi olmamasının mantıklı bir açıklaması yapılamaz. Aydınspor’un başına gelenlerin, Türkiye’deki bütün takımların başına gelebilecek bir olay olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız. Çünkü Türkiye’de futbolun örgütlenmesinde yaşanan çarpıklıklar ve yönetimsel hatalar sonucunda tıpkı gündelik hayatımızın diğer alanlarında olduğu gibi birdenbire tepede ve bir anda yerin dibinde yer alabiliyorsunuz.
Bize özgü yönetim modellerinin futbol kulüpleri ve onların yönetimleri içinde geçerli olduğunu gösteren en azından İzmir ölçeğinde bir hayli örneğe sahibiz. Göztepe’nin her yıl bir alt lige düştüğü dönemleri hatırlayalım ya da İzmirspor’un kayyuma devredilme tartışmalarını, isterseniz Altay ve Karşıyaka’daki pansuman çözümleri de ekleyebiliriz.
Kaynakları kullanabilmek
İster bir takım isterse beş takım olsun kentin enerjisini ve potansiyelini yönlendirebilecek yönetim modellerini harekete geçiremedikten sonra bir şey fark etmiyor.
Kulüp yönetiminde paranın gerekliliği kadar teamülleri ve insan kaynağını doğru kullanmanın önemini de göz ardı etmemek zorundayız. Aksi takdirde mazideki başarıları anımsarken geçen yılların neler götürdüğünün farkına dahi varamazsınız!