12 Eylül 1980 üzerinden neredeyse otuz yıl gibi bir süre geçmesine rağmen bugün hala daha toplumsal belleğimiz üzerinde bıraktığı derin izler nedeniyle konuşulmaya devam ediyor. Toplumsal belleğin güçlendirilmesi açısından hatırlamanın büyük bir etkisi, buna karşın unutmanın ise tersi yönde etkileri vardır.
Hatırlamaktan çok unutmayı ya da unutturmayı tercih eden bir yaşam biçimimiz olduğunu ve sorunları çözmek yerine ötelemeyi- ertelemeyi sevdiğimizi yıllar içindeki örnekler fazlasıyla ortaya koymaktadır. On iki eylül darbesinin toplumsal sonuçlarının spor özellikle de futbol boyutu üzerinde birkaç söz söylemek böylesine önemli bir tarihin yıldönümü yaklaşırken hatırlamaya katkı açısından manidar olacaktır.
Değişimden nasiplendi
On iki eylül ve sonrası yıllarda toplumsal hayatımızın her alanında büyük değişimler yaşanmıştır ve spor/futbol alanı da bu değişimlerden nasibini fazlasıyla almıştır. Yetmişli yılların aktif katılımcı bireyinin yerine uzun bir süre boyunca futbol ve futbol taraftarlığı ikame edilmeye çalışılmış ve başarı da sağlanmıştır.
Ankara’nın birinci ligde takımı olmadığının farkına varan askeri yönetimin isteği ile bugünlerde adı şaibeli bir birleşme ile sıkça anılan Ankaragücü’nün birinci lige çıkartılması ile futbol üzerine oynama süreci resmen başlatılmıştır.
Ardından özellikle doğu ve güney doğu Anadolu bölgelerinde gençlerin terörden uzaklaştırılması için futbol sahalarının açılması, bu yörelerdeki takımların devlet eliyle desteklenmesi süreci yaşanmıştır. Bu destekleme sürecinin mağdurlarından birinin Altay olduğunu unutmamalıyız. Diyarbakırspor ile Altay arasında oynanan karşılaşmanın devlet televizyonu tarafından naklen verileceği önceden açıklanmasına rağmen son anda yayından vazgeçilerek alakasız bir maçın naklen yayınlandığını ve tam o sırada Diyarbakır’da Altay’lı futbolcuların, mülki erkanın gözleri önünde ölümden döndüklerini de hatırlamalıyız.
Donanımları yok
İzmir kentinin seksen sonrası yıllarda yaşamın tıpkı yetmişli yıllarda olduğu gibi devam edeceğini düşünmesinin ardından yapılan yönetsel hataların bedeli kentin futbol takımları için ne yazık ki çok ağır olmuştur. (Aslında kentin ticareti, sanayisi, gazeteleri ve bilumum her alanı için de durum pek farklı olmamıştır) İzmir kenti ve bu kenti yönetenler! Hala daha gidişatın ne yöne doğru olduğu konusunda yeterli donanıma sahip değiller.
Ahmet Talimciler
Milliyet-10 Eylül 209