Çiçeği burnunda Göztepe A.Ş Genel Müdürü Gürsel Kuru 2004 yılındaki Milliyet gazetesine ne yazmıştı...
Bilge olmak başka laf yapmak başkaSportif / Gürsel Kuru
Herkesin bulunduğu görevde, yaptığı işte önce bilge, sonra da sorumluluk bilinci içinde olması ve de buna göre hareket etmesi çok önemli. Son yıllarda bana göre bilgelikten çok, boş laf üretme ön palana çıktı. Spor dünyasında da bu apaçık ortada. Hatta daha da fazla.
Yöneticilere bakıyorsunuz, her konuda sanki birer profesörler. İlmini, bilmini almışlar. Futbolcu seçimlerini kendileri yapıyorlar, alınacakların, satalacakların kararlarını kendileri veriyorlar. Teknik adamların çalışma programlarını eleştiriyorlar, onbirleri kendileri yapıyorlar... Teknik adamlara bakıyorsunuz. Önce meslek saygısı diye bir şey kalmamış. Bir kulüpte iş bulmak, meslektaşını karalamaktan, dedikodudan, kulislerden geçiyor... Kendi işinin dışında her türlü söylemi, eylemi yapıyorlar. Spor basınına bakıyorsunuz, nerede ise kulüplerin başına geçip onlar yönetecek. Bilip, bilmeden acımasız eleştiriler, yıpratmalar, bir bardak suda fırtına koparmalar, olaylara çanak tutmalar...
Hem yöneticilerin, hem teknik adamların, hem de spor basınının böyle mi olması gerek? Burada aslında her üç kesimin de çok ama çok ciddi sorumlulukları var. Herkes ne konuştuğunu, ne söylediğini, ne yazdığını çok iyi bilmeli. Yönetici, teknik adam ve basın bilgeliği ile gündem oluşturmalı, saygınlığı ile konuşulmalı. Bugün ise öyle mi? Gerek yazılı, gerek görsel basına baktığınızda karşınıza tam tersi bir tablo çıkıyor. Yöneticisi, teknik adamı ve spor basını, kahve ağzı ile hareket ediyor. Taraftar gibi söylemde bulunuyor... Peki o zaman yöneticinin, teknik adamın ve de spor basının taraftarlardan, amigolardan farkı nerede?
Nerede ilkeler, nerede sorumluluk bilinçleri?
Ama bu bana göre başta bilgesizlikten, sonra da sorumsuzluktan, duyarsızlıktan kaynaklanıyor... Kendi bulundukları görevlerde bilge olamayanlar, ne doğru dürüst icraat yapabilirler, ne de kamuoyunun karşısına dolu dolu çıkabilirler. Kendilerinin boş oluşunun görülmesine, gözlemlenmesine izin vermemeye çalışırlar. Aslında yalnız kalıp aynaya baktıklarında, yüzleştiklerinde bunu kendileri de çok iyi görürler, bilirler. Ama kendilerini eğitmek, geliştirmek, özeleştiri yapıp yanlışlarını kabul etmek yerine, çok basit ve avam yolu seçerler. Böyle bir tercih, eninde sonunda kendilerini de vurur, kulüpleri ve de kurumları da zarara uğratır.
Bugüne kadar yapılanlardan kimse bir şey kazanmadı, kazanmayacak da.
O nedenle yeni bir sezona girerken herkes kendi görev sorumluluğu bilinci içinde, eğer bilgeliği de varsa, ona göre hareket etmeli ya da susmalı... Bilge olanlara saygı duymalı, destek vermeli. Yoksa havanda su dövmeye hep birlikte devam ederiz.
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.