Bazı insanlar için futbol dünyamızda bir deyim vardır: "Sanki futbolcu olarak doğmuş" derler... Bu deyim efsane Göztepe'de 11 yıl aralıksız futbol oynayan Papi Mehmet Işıkal'a uyuyor işte. Yaşamın herkes için geçerli kuralı bir çok sıkıntının içinden geçip kendi kendini yaratan bir isim aslında o... Göztepe'ye gelinceye dek yaşadıkları aslında kendi anlatımıyla roman olur. 22 Nisan 2008 tarihli Cumhuriyet-Spor'dan sayın Nüvit Tokdemir'in yazısının
İstanbul'da mahalle takımı Savaşspor'dan, 1. Amatör üg'deki Hürriyetspor'a geçişi; oradan Alibeyköyspor'a gidişi ve daha sonrasında Galatasaray seçmelerinde Gündüz Kılıç tarafından beğenilmesi onu Bursa yollarına düşürmüş. Çünkü Galatasaray'ın o yıl amatör kontenjanının dolması neden olmuştur bu gidişe. Bursa Acar fdmanyurdu'na gider ama onun gözü İzmir'dedir. Ve çok geçmeden Izmirspor'un seçmelerine gelir 1961 yılında Doğan Emültay tarafından beğenilir ancak takıma giremez. Önünde bu kez askerlik sorunu vardır. Bornova Topçu Alayı'na asker gider ve kısa süre sonra İzmir Karagücü takımına alınır. Başarılı futboluyla göz doldurur ve iki yıl takımın değişmez elemanı olur.
Askerliğinin ardından Izmirspor'a döndüğünde o dönemin başarılı futbolcuları Gürcan Berk, Aykut Akkor, Doğan Akı, Bülent Buda ve Rus Erol'la birlikte oynama şansını yakalar. Hele Rus Erol'un sakatlan masıyla birlikte sağ bekte görev verilince takımın değişmez oyuncuları arasına girişini unutamaz. Ve o yıl ilk profesyonel transferini 10 bin liraya Feriköy'e gerçekleştirir. Tek seçici Eşfak Aykaç'tır. İzmir'de Göztepe ile oynadıkları maçta Gürsel Aksel'le ilgili bir anıyı Papi Mehmet'ten dinleyelim: "Eşfak Hoca, özel olarak Gürsel Abi'yi tutmamı istedi. Maç boyunca adım attırmadım. Maçın sonlarına doğru bir pozisyonda birlikte yere düştük. Çıldıracak gibiydi, 'Çocuk sen nerden çıktın yahu' deyişi hâlâ kulaklarımdadır. Bir gün sonra da Altaylı Aytekin'i çıldırtmıştım..."
Feriköy'de ikinci yıl rahatsızlandığı için takıma giremez Papi Mehmet. 10 ay kadar tüberküloz tedavisi görür. Transfer döneminde İstanbul'da alıcı bulamayınca İzmir'e gelir ve Seyfi Talay'dan yardım ister. Izmirspor, Karşıyaka ve Altınordu 'hastalığını' gerekçe göstererek almazlar. Göztepe'de Özdemir Boyer 20 bin liraya Sarı - Kırmızılı kulübe alınmasını sağlar ve sağbekte 11 yıllık süreci başlar. Efsane Göztepe'deki unutulmaz günlere ilişkin şunları anlatıyor Papi Mehmet: "11 yıl aralıksız aynı takımda oynamak inanılmaz bir şey. İstanbul'dan bütün arkadaşlarımıza teklif geliyordu ama biz gitmiyorduk çünkü o parayı bize Göztepe veriyordu. Bu takıma bir şampiyonluk yaraşırdı. Bir Türkiye Kupası, 1 Cumhurbaşkanlığı Kupası kazandık. Fuar Şehirleri Kupası'nda 64 takım içinden ilk 4'e kaldık Göztepe bize saygınlık, kişilik ve güven verdi. Yöneticiler şampiyonluğa inanmadı..." Peki ama 'Papi' lakabı nereden geliyordu? Bunu da, "Takımda ilk evlenen ben oldum. Rahmetli Gürsel Abı, baba anlamına gelen Papi senin lakabın olsun dedi, öyle de kaldı" diye anlatıyor Mehmet Işıkal. 1976 yılında Göztepe'yle de futbolla da yolları ayrılıyor Papi Mehmet'in. Yöneticiler o yıl transferde görüşmek bile istemeyince, futbolu bırakıp, kendi işinin başına geçiyor. Vefasızlık içine dokunuyor ve futbolun içinde kalmayı kabullenemiyor. Ve İzmir futbolunu bugünkü konuma getirenlerin de bu tür yöneticiler olduğunu söylemeden yapamıyor. Babadan oğula bir sürece giriliyor. Kendi bıraktığı yerden oğulları sürdürüyor futbol yaşamını. Büyük oğlu Murat Altay altyapısından yetişip Kasımpaşa'ya gider ve orada bırakıyor futbolu; Burak İstanbul Yenibosna'da oynuyor; Uğur ise İstanbul Büyükşehir Belediye'de sürdürüyorlar futbol yaşamlarını... Babalarının övüncü olarak...