Çok özlemişsindir, geçmişten bir dostunu ya da aşkını. Neden artık ‘O’ hayatımda yok diye hayıflanırsın. Çünkü o başkadır. Şu an hayatında olan kimseye benzememektedir. Hayatın artık o kutlu zamanlara benzememektedir zira. Ve ‘o’ndan diye düşünürsün.
Aklında hep o hali ya da hoşsohbeti vardır.
Sonra bir gün görürsün onu, oturur konuşursun. Keşke hiç konuşmasaydım dedirtir. Özlediğin yeni o değildir. Ya da belki de aslında hiç senin aklındaki gibi olmamıştır.
‘O’nun mişli geçmiş halidir senin aklındaki.
Üzülürsün.
Hayata dair umutlarından biri daha yıkılır gider.
Bizim jenerasyonun futbola duyduğu aşkın temel sebepleri Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor kadar, belki de daha çok, Boluspor’dur, Zonguldak, Demirspor, Giresunspor’dur. Göztepe Karşıyaka’dır, Mersin İdman Yurdu’dur ve illa ki belki de en çok Eskişehirspor’dur.
Eskişehir’in olmadığı lig aksaktır, eksiktir, yoksuldur, yoksundur.
Ama bir taraftan da alttan alta hep şöyle düşünürsün.
Yoklar, çünkü onlar bu düzeni reddediyor. Solcu, toplumcu bir Amigo’yla ‘Orhan’la özdeştir Eskişehirspor. Oyunun dayanışma olduğunu bilir. Düzen buysa Eskişehir’in kolay uyum sağlamasını bekleyemezsin ki.
Bunu başarısızlık olarak görmek isteyenlerin tersine, ben bir kabullenmeme olarak anlarım Es-Es’in uzak duruşunu. 3 ligde bile olsa gece maçı oynayıp stadı doldurabilmek Es-Es’in bugünün futbol düzenine, ‘kardeşim biz burada da iyiyiz, biz hala beraberiz’ demesidir biraz.
Ve illa endüstriyel futbola kafa tutulacaksa alın size Es-Es demek gerekir.
Öyle miymiş?
Hayır hiç de değil!
Aynı eski bir dosta, bir aşka rastlamak gibi. Rastlamak ve anlamak gibi.
Unakıtan hamlesinden bu yana olup bitenlere, Metin Diyadin’in yollanmasıyla konan son nokta anlatıyor ki, bizi kendimiz kandırmışız.
Beni ‘11’e koymayacaksa hiç kadroya almasın’ diyen oyuncuya ‘İyi o zaman’ diyen lider teknik adamı yollamak Süper Lig’in kaşarları için bile acayip bir durum değil mi?
Hayır, Sergen’i suçlamıyorum. O böyle güzel bir adam. Beşiktaş yöneticisine forma imzalayıp veren ve bu yüzden kovulan bir yetenek serserisi, bir Türk George Best’i, Sergen.
Ama bilinen ve kutsanan Es-Es’i Sergen’ler değil, Metin Diyadin’ler anlatmaz mı?
Anlatırdı diyelim.
Şimdi Süper Lig’in akbabalarından birine temsil edecekler muhtemelen Es-Es’i.
Ve yüreğiniz yanacak.
Hayata dair bir umudu daha öldürecekler.
Bu oyuna aşkımı yaşatan sebeplerden biri daha azaldı.
Ne diyeyim!