Andre Gide, yüzyılımızın başlarında gördüğü İzmir'i ''İzmir, genç bir kız gibi dingin dingin uyuyordu'' diye anlatır. Benim çocukluk yıllarımda, 1930'ların İzmir'ini gözümün önüne getiren bundan daha iyi bir tanılama hatırlamıyorum. Gerçekten de, yatağında, el kol bir yana, pembeleşen yanaklarıyla, gençliğinin o tatlı uykusuna dalmış, rüya görürken gülümseyen genç bir kıza benzerdi o yılların İzmir'i. Kordon Boyu, Güzelyalı tramvay caddesinin iki yanı boyunca sıralanan ince bir beğeninin, yerleşmiş bir görgünün ürününü, taş yapısı, sağlam üç katlı evleri, leylak ve yasemin kokan sokakları, yeşil fışkıran doğası, güneşi, ılık havası, bol ışığı, canlı ve güleç insanları ile yaşanmasına doyulmaz bir kentti.
Çocukluğum Urla ile İzmir arasında geçti. Baba evim Urla'daydı. Dayım, İzmir'de, Karantina'da otururdu. Evi, Yalı'da, Köprü ile Karantina arasındaydı. Dayım avukattı, saygın bir kişiliği vardı, çocuksuzdu. Kardeşlerimin en büyüğü bendim, bu iki evin tek erkek çocuğuydum. Çoğu tatil günlerimi dayımın evinde geçirirdim. Ortaokulu dayımın evinde kalarak okudum.
O yıllarda Konak'la Güzelyalı arasında, Yalı'da sıralanan evlerin arka cepheleriyle deniz arasında kalan uzun bahçeleri vardı. Karantina'daki evin bahçesi oldukça büyüktü, üstelik komşu bahçe ile birleşirdi. Komşu evin oğlu, çocukluk arkadaşım Turgut Çarıklı, Turgut'un yeğenleri, daha başka akraba ve komşu çocuklarıyla, o bahçede, üçer kişilik çift kale futboldan voleybola, koşmacaya kadar türlü oyunlar oynardık.
Oyunlarımızdan biri de şuydu: O yıllarda Konak - Güzelyalı arasında körfez vapurları çalışırdı. Vapurları aramızda paylaşmıştık. Güzel İzmir isimli olan Turgut'un, Dokuz Eylül isimli olan teyzemin kızı rahmetli Sabiha'nın, Göztepe ise benimdi. Karantina iskelesi, Salhane ile Köprü iskeleleri arasındaki burunda kalırdı. Konak'tan olsun, Güzelyalı'dan olsun gelen vapurlar ancak burnu dönünce evimizin bahçesinden görünürlerdi. Aramızda niyet tutardık, gelen vapur hangimizin vapuru diye. Burnu dönen vapur hangimizin vapuruysa o kazanırdı. Göztepe göründükçe bayram etmek benim hakkımdı. Her birimiz vapurumuzu yaşalarla, sevinçten uçarak karşılar, uğurlardık. Yenmenin, kazanmanın sevincini Göztepe ilk olarak bana böyle yaşattı.
İzmir'i bilmeyenler için küçük bir açıklamada bulunayım. Göztepe, İzmir ile Urla arasında, yol üstünde kalır. Urla ile İzmir'den gelip giderken Göztepe'den geçerdik. Otobüsün penceresinden, tramvay caddesi boyunca çoğu kahvelerin, berber, tuhafiyeci, bakkal gibi küçük esnaf işyerlerinin Sarı - Kırmızı renklerle yazılı tabelaları gözüme ilişirdi. Güzelyalı pazarı gerilerinde, Halimağa tarlasının yeşilliği yayılırdı. Çoğu kez o yeşilliğin üzerine dağılmış Sarı - Kırmızı formalı Göztepelileri görürdüm, Göztepeliler çalışırdı. Tarlanın kıyısında, büyüklü küçüklü, Göztepe tutkunu seyirciler görürdüm. Çocuk gönlüm onların arasına kayardı hemen. Otobüsten inemediğim, o seyircilerin arasına katılamadığım için hüzünlenirdim...
Gene o çocukluktan delikanlılığa geçiş yıllarında, güzel havalarda Turgut ile Göztepe'ye doğru yürüyüşe çıkardık. Kaldırımlar düzgündü, evlerin ön bahçelerinde mevsimine göre leylaklar, zakkumlar, yaseminler açardı. Göztepe iskelesine kadar gider dönerdik. Akranlarımızla karşılaşır sevinirdik o gezintilerde. Güleç tatlı dilli teyzeler, birbirinden güzel ablalar, ağırbaşlı ağabeyler görürdük. Sevecen, koruyucu bakışlarla izlerlerdi bizim gezintilerimizi. Arada durdurur, derslerimizi ve evdekileri sorarlar, selam gönderirlerdi. Nasıl sevgi ile doluydu o yıllar! Bütün çocuklar nasıl düşkündük birbirimize! Büyükler nasıl severlerdi bizi! Bütün Göztepe, büyüğüyle küçüğüyle bir evin insanları gibiydik. Gerçekten böyle miydi o duygular? Önemli mi? Ben öyle sanıyor, öyle olduğuna inanıyordum. Önemli olan buydu. Bütün Göztepe'yi, Göztepelileri seviyor, onların da beni sevdiği inanıyordum.
Yanılmıyorsam 1935 ilk yazıydı, Turgutla birlikte Alsancak Stadı'na gittik.Göztepe'yi ilk olarak o gün Altay karşısında gördüm.Göztepe o gün Vahap'lı (Özaltay) Altay'ı 5-1 yendi, beni sevince boğdu.O sevinçle bir daha kopmamacasına da kaderine bağladı.
Nedir ki, burada ''O sevinçle'' derken yanıldığımı anlıyorum.O gün Göztepe yenilseydi ne olurdu? Ne değişirdi? Çok iyi biliyorum ki, üzgün, sevdiklerinden bir şey yitirenlerin acısıyla dönecektim eve ama yine de Göztepeli kalacaktım.Başka türlü olabilir miydi? Göztepe benim büyüdüğüm, kişiliğimi bulduğum ortamın bir parçasıydı. Bir arada büyüdüğüm çocukluk arkadaşlarımın, beni seven nazlatan şımartan teyzelerin, ablaların, ağabeylerin, o yasemin kokulu bahçelerin, deniz rüzgarı dolan evlerin, aç karabatakların dalıp çıktığı kaba dalgalı kış denizlerinin, vapur iskelelerinin, tramvayların simgesiydi Göztepe. İlk aşklar, ilk tutkular, derinlere kazılıdır. Kolay kolay silinmez, unutulmaz. Sonradan yaşanan bunca acı tatlı duygusal bağlantıların ardında, bir masal dünyası gibi, solmadan renklerini korur, belleğimizin mahzenlerinde yaşar, özlemini duyurur.
Yanlış anlaşılmasın, ben hiç bir dönem bağnaz bir kulüpçü olmadım. Sporu severim. Sporu estetiği ile yerine getiren her spor olayı bir şeyler katar, zevk verir bana. Gönlüm elbet Göztepe'yi yukarlarda görmek ister. Ama spor sevgisi ile, hakkı olanı severim, alkışlarım. Burada yine bir Göztepe - Altay karşılaşmasını örnek vereyim. 1957 yılında hazırlık karşılaşmalarında Altay bizi farklı yenmişti, Göztepe'nin Genel Sekreteri'ydim o yıl ama Altay'ın oyununa hayran olmadım dersem yalan söylemiş olurum.
Karşılaşmaların böyle tek tek anılarına dalarsam bu yazının sonu gelmez. Neydi konumuz? Niçin Göztepe? Niçin oğlun, kardeşin, sevgilin, annen gibi bir soru bu..Karşılığını, açıklamasını ararken bana böyle geliyor.
Necati Cumalı - 1984
'GÖZTEPE SEVGİSİ'-NECATİ CUMALI
- Ayrıntılar
YORUMLAR
KÖŞE YAZILARI
-
İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
10 May 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
-
Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
12 Nisan 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
-
Gözyaşları...
21 Nisan 2019Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
-
Göztepe TEK Büyüktür.
28 Nisan 2018Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar: