Göztepe’yi kurtarmak için seferber olmuş, eski yönetici yeni belediye başkanları da yok. Alın hayrına bu stadyum sizin olsun, şu alışveriş merkezlerini de işletin, yanına da villalar dikin kirası da Göztepe’nin olsun diyen kimseler de yok. Göz Göz suskun.
Bir şeyi kırk kere söylersen olurmuş derler ya; “Göz Göz Göztepe, Gözün Çıksın Göztepe”… Çıktı, gözü çıktı ama Türkiye Futbolu’nun gözü çıktı. Herkese hayırlı uğurlu olsun.
Onur Yazıcıoğlu http://www.verkac.org
Bundan yaklaşık yedi ay kadar önce, bir genç yapı oyuncusu hakkında bilgi almak için Göztepe Gençlik ve Spor Kulübü’nü aramak istedim ancak garip diyaloglar yaşadım. Telefonlar yanıt vermiyordu, bulduğum numaralar ya kullanımdan kaldırılmış ya da başka yerlere bağlanmıştı. Telefonda “burası Göztepe değil kardeşim, yanlış numara” tadında fırçalar yiyordum. Sonra TFF İzmir Temsilciliği’ni aradım ve “Göztepe’yi arıyorum” dediğimde, yetkili kahkahayı bastı: “Biz de arıyoruz bayadır”.
Evet komik ama trajikomik. Göztepe bu; 1968-69 sezonunda Fuar Şehirleri Kupası’nda yarı final oynamış, 1968-69 ve 1969-70 sezonlarında Türkiye Kupası’nı, 1970 yılında Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı kaldırmış bir kulüp. Taraftarı güçlü, saygınlığı yüksek, ülke çapında sempatisi olan bu köklü camia artık yok.
Nedeniyse oldukça basit; Türkiye’de şirketleşme demek, sponsorluk demek, finansörlük durumu olmaktan ibaret. “Parası neyse veririz, bizim istediğimiz olur” yaklaşımıyla yok olup giden, anlamsızlaşan ve darmadağın olan kulüplerimize bir bakın: Malatya, Adana, İstanbul ama en trajik olanı sanıyorum Göztepe. Bu köklü camia, futbola spor olarak değil, yöneticilerin kişisel itibar kaynağı olarak bakan, taraftarı kendi kolluk gücü olarak görmek isteyen, kulaktan dolma bilgilerle ya da bir takım dolduruşlara gelerek saçılan, dağıtılan ve heba edilen maddi kaynaklar nedeniyle bir türlü kendine gelemeyen ve tüm kurulları kangren olmuş adı büyük kendi ufacık kalmış birçok kulübün alamet-i farikası olmuş durumda.
Şimdilerde kulübün eski sporcularından Prof. Dr. Gündüz Balkan, Göztepe A.Ş.’ye kayyum olarak atanmış durumda ve kulübü genel kurula götürme çabasında. Ancak ortada kimse yok, belge yok, evrak yok. Kulübün resmi sitesine girmek istediğinizde karşınıza çok acıklı bir manzara çıkıyor: “Yönetimin yetersiz kaldığı, ilgi göstermediği, elini uzatmadığı her noktada olduğu gibi Göztepe Gençlik ve Spor Kulübü’nün Resmi URL adresine de taraftar sahip çıkıyor!”
Tribünlerin bomboş kaldığı, taraftarların maçlara ilgi göstermediği Turkcell Super Lig’de Göztepe’nin olmayışı da futbolumuzun neler kaybettiğinin örneklerinden bir tanesi. 2000-01 sezonunda Göztepe son kez Türkiye Birinci Futbol Ligi’ne yükselmişti. Şampiyonluk kutlamaları sırasında İzmir’de değildim, Göztepe’yle doğrudan ilgim olmasa da sempatisini taşıdığım kulüplerden bir tanesi. Şampiyonluk günü İzmir’de yaşayan bir arkadaşımla konuşuyorduk: …Bütün şehir sahile indi (Karşıyaka 35,5 ve farklı bir şehir), “Göztepe Aşkıyla Işıkları Aç Kapa” tezahüratı bitmeyecek gibi, sahilde tüm apartmanların ışıkları yanıp sönüyor…
Göztepe için ışıklar sönmüş gibi görünüyor. İzmir’in ve Ege’nin bayraktarlığı ne Altay’da, ne Karşıyaka’da ne de Göztepe’de… Küçüklüğümde Spor Stüdyosu’nu izlerken bir Alsancak Stadı görüntüsü mutlaka olurdu. Artık hiçbiri yok. Hele ki Göztepe’de herhangi bir umut da yok. Göztepe’yi kurtarmak için seferber olmuş, eski yönetici yeni belediye başkanları da yok. Alın hayrına bu stadyum sizin olsun, şu alışveriş merkezlerini de işletin, yanına da villalar dikin kirası da Göztepe’nin olsun diyen kimseler de yok. Göz Göz suskun.
Bir şeyi kırk kere söylersen olurmuş derler ya; Kaf Kaflılar kırk yıldan fazladır söylüyor: “Göz Göz Göztepe, Gözün Çıksın Göztepe”… Çıktı, gözü çıktı ama Türkiye Futbolu’nun gözü çıktı. Herkese hayırlı uğurlu olsun.