wimbledon1İngiliz futbolunda Wimbledon denildiğinde akla ilk gelecek olan bir unvanı da İngiliz kamuoyu tarafından elde etti: 'Crazy Gang' (Türkçe'ye Çılgın Çete olarak çevrilebilir)... Wimbledon bu unvanı futbolcularının saha içinde ve dışındaki saldırgan ve maço tavırlarıyla elde etmişti

1991 yılında belki de 14 yıl sonra zarar verecek bir zehir Wimbledon kulübünün içine sızdı.Lübnanlı bir işadamı Hammam, 1975 yılında kulübü satın aldı ve taraftarların baskısına rağmen takımın evini Plough Lane'den Selhurst Park'a taşıdı. Kulüp 1992 yılında çıkış grafiğini sürdürdü ve Premiere Lig'e yükseldi.1996-1997 sezonu, FC Wimbledon tarihinin gelmiş geçmiş en iyi sezonu oldu. Ligi sekizinci sırada bitiren takım, hem lig kupasında hem de federasyon kupasında yarı finale kadar yükseldi.

Futbol, dünyanın en ilginç oyunlarından bir tanesi. Kim ne derse desin asla sadece futbol değil. 22 kişinin başarı için kıran kırana mücadele ettiği o sahanın dışında olanlar öyle sonuçlar doğuruyor ki, bir kulübün ya da ülkenin kaderi buna bağlı olabiliyor. 1999 yılının sonbaharı Wimbledon kulüp tarihi için böyle bir dönemdi. Takımı tarihinin rüya sezonlarına taşıyan Kinnear, 1999 yılında bir kalp krizi geçirdi ve ve teknik direktörlüğü bıraktı. Aslında 1997 yılından sonraki iki sezon Wimbledon için pek de iyi geçmemiş ve kulüp küme düşmekten son anda kurtulmuştu. Buna rağmen önce Kinnear'ın gidişi, ardından kulübün balıkçılık sektöründen kazandığı
servetle Norveç'in 15'inci en zengin adamı olarak tanınan Kjell Inge Roke isimli işadamına satılması ve bunun sonucunda da hemşeri kontenjanından Norveç eski milli takım teknik direktörü Egil Olsen'in kulübeye getirilmesi sonun başlangıcı oldu. Kulübün çöküşü öyle hızlı başladı ki, Wimbledon hemen o sezon (1999-2000) ikinci lige düştü. Olsen daha ligin bitmesi beklenmeden kovulmuştu. Sonraki iki sezon boyunca kulüp yükselme play-off'unu kılpayı kaçırdı ve fatura Olsen'in yerine gelen Terry Burton'a kesildi.

Wimbledon ismi tarihe karışıyor
Wimbledon taraftarları birinci ligden süper lige yükselme hayallerini canlı tutmaya çalışırken, kulüp yönetimi İngiliz futbol tarihinin, kendi futbol kültürüne en aykırı kararlarından birini aldı; Wimbledon kulübünün taşınması... Maçlara yeteri kadar seyircinin çekilemediğini ve bu nedenle diğer Londra kulüplerinden maddi açıdan geri kaldıklarını gerekçe gösteren yöneticiler, kulübü Dublin, Belfast veya Cardiff gibi şehirlere taşımanın yollarını aramaya başladılar. Ancak İngiliz futbolunun kökeninde yer alan ve tüm dünyada bu kadar saygı görmesinin sebebi olan yerel kulüp mantığını ve yerel halkın kendi yaşadığı şehrin kulübünü desteklemesi felsefesini yerle bir ediyordu. Sonuçta yöneticiler güneybatı Londra'da bulunan Milton Keynes yöresinde karar kıldılar. Bu, kulübün o anki yerleşiminin 70 mil uzağına gitmek anlamına geliyordu. Tabii ki bu karar taraftarların büyük protestosuyla karşılaştı. 28 Mayıs 2002 tarihinde İngiliz Futbol Federasyonu'nun Mil-ton Keynes bölgesine diğer İngiliz kulüplerinin

yerleşebileceğini açıklamasıyla birlikte, aynı ay içinde Wimbledon'lı taraftarlarca AFC Wimbledon (Association Football Club Wimbledon) kulübü kuruldu. Kulübün uygulamalarını protesto eden taraftarlar, Selhurst Park tribünlerine gitmemeye başladılar. Durum böyle olunca kulüp, 20 milyon poundluk bir borç yükünü karşılamak ve bunun sonucunda yapılan finansal soruşturmadan kurtulabilmek için yıldız futbolcularını satmaya başladı. 2002-2003 sezonu, kulübün Selhurst Park'taki son yılı oldu ve sezonun tamamlanmasıyla beraber kulüp yeni evine yeni adıyla taşındı: 'Milton Keynes Dons'.

33 maç üst üste mağlubiyet
2003-2004 sezonu Wimbledon (ya da yeni adıyla Milton Keynes Dons) için tam bir çöküş oldu. Kulüp ikinci lige düşerken üst üste tam 33 maç kaybetti. Bu Doncaster'in 1998 yılında konferans ligine düşerken üst üste 34 maç kaybetmesinden sonra İngiliz futbol tarihinin en kötü performansıydı. Kulüp 2004-2005 sezonunda birinci ligde (eski adıyla ikinci lig; birinci ligin adı 'Lig Şampiyonası' olarak değiştirildi - League Championship) averajla kümede kaldı. Ancak bu, sadece çöküşün gecikmesiydi. Çünkü geçtiğimiz sezon yani 2005-2006 sezonunda Dons, 2 puan farkla küme düştü ve bu sene İngiltere futbolunun dördüncü kademesinde mücadele edecek. Henüz yedi sene önce kendi kulüp tarihinin zirvesini yaşayan bir kulüp için acı bir son. Kulüp şu an maçlarını National Hockey Stadium'da oynuyor. Ancak yönetim, 2005 yılında 22 bin kişilik Denbigh Stadyumu'nun

temellerini attı. Yeni sezonda kulübede ise QPR ve West Ham United gibi Londra kulüplerinde yıllarca futbol oynamış Martin Allen var.

Küllerinden doğan Wimbledon
Milton Keynes bunları yaparken 2002 Mayıs'ta kurulan AFC Wimbledon ise kısa sürede önemli işlere imza attı. Kulübü kuran taraftarlar, arkalarına Wimbledon Bağımsız Taraftarlar Birliği'nin de desteğini alarak 2002'nin haziran ayında örneğine az rastlanan bir futbolcu seçme projesi düzenledi. Bunun üzerine seçilen futbolcularla kurulan yeni takım 10 Temmuz'da Gander Green Lane Stadı'nda 4 bin 500 kişi önünde Sutton United ile bir hazırlık maçı yaptı. 4 bin 500 kişi bir sezon öncesi maçı için oldukça büyük bir rakamdı. Ama vefa ve aidiyet Wimbledon taraftarlarının bu amatör harekete büyük ilgi göstermesine yol açtı. Kulüp hisselerinin yüzde 75'ini 'Dons Trust' adındaki bir yerel organizasyona sattı ve bunun karşılığında da maçlarını oynayacakları Fans' Stadium'un (evet her şeyiyle tribünün içinden çıkmış bu kulübün stadının adı da tribünden geliyor: Taraftarların Stadyumu) kira parasını elde etti. Bugün Dons Trust, Kingstonian FC'nin Fans Stadium'unu borçlarından dolayı sattığı Rajesh Kosla'dan 3 milyon pound karşılığında almaya çalışıyor.

Yeni başlangıç
Saha dışında bu gelişmeler yaşanmaya devam ederken, saha içinde kulüp kısa sürede çarpıcı işlere imza attı. Henüz 2002 yılının mayıs ayında kurulmasına rağmen 2003-2004

sezonunda önce eski Wimbledon defans oyuncusu Terry Eames'in, daha sonra da Dave Anderson önderliğinde 46 maçta 42 galibiyet ve dört beraberlik alarak, 1964'ten sonra ilk kez kulübün yükseliş sürecine başladığı lige, Isthmian Ligine geri döndü. 2004-2005 sezonunda FA Cup'a da katılan kulüp üçüncü eleme turuna kadar yükseldi. Bu yolculuktaki ikinci turda Dunstable Town'a üç gol atan Rob Ursell, 'FA Cup turnuvanın oyuncusu' ödülünü kazandı. Bu, kulüp için büyük bir onur kaynağı oldu. Ayrıca sezon içersinde kulüp, tarihindeki ilk yabancı oyuncuyu, Yeni Zelandalı Shane Smeltz'i transfer etti. 2005-2006 sezonunda Isthmian Süper Ligi'nden bölgesel lig'e yükselmek için mücadele veren takım, sakatlıklar sebebiyle play off'a kalsa da amacına ulaşamadı. Ancak AFC Wimbledon, 76 maçla Birleşik Krallık çapında faaliyet gösteren kulüpler arasında en uzun süre yenilmezlik unvanına sahip takım olma özelliğini elinde bulunduruyor. Henüz dört yıllık bir kulüp için mucizevi bir başarı. Özellikle de tarihlerini kendilerinden 70 metre uzağa götüren iş adamlarının yarattığı felaket, yukarıda bahsettiğimiz 33 maçlık bir başka rekora imza atarken.

'Çılgın Çete' iş başında
Kulüp hakkında bir başka bilgi de, 2002 yılında kurulduklarında bugünkü kadronun temellerini attıkları oyuncu seçmelerini bir adım ileri götürerek altyapı konusunda uzmanlaşmaya gitmeleri. 20'si erkek üçü bayan olmak üzere sekiz yaş altından 19 yaş altına kadar tam 23 altyapı takımına sahip olan AFC Wimbledon bu takımlardan 19 yaş altı kadın takımıyla bölgesel lig'de büyük başarılar kazandı. Hani sürekli tribünlerden sesler duyarız maç sırasında. "Aşkımız renklere, sizlere değil", ya da "taraftarız biz çekeriz cefa" söylemleri. Ama hep havada kalır. Güney Londralı bir grup 'Çılgın Çete' üyesinin yarattığı eser ve çabaları bazen içi çok boş gelen söylemi tam anlamıyla dolduruyor belki de.

Not: AFC Wimbledon, Brian Glazer'ın Manchester United'daki uygulamalarına isyan ederek aynen kendileri gibi, Manchester United aşığı bir grup taraftarın kurduğu 'FC United Of Manchester' takımıyla 23 Temmuz 2005'te bir dostluk maçı yaptı ve 1-0 kazandı. Kim bilir, önümüzdeki 100 yılda belki de tribünden çıkmış bir İngiliz kulübü ulusal bir kupayı kaldırır. (Hayatım Futbol Dergisi2007)

YORUMLAR

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter