11 Nisan 2004 Pazar...
Bugünü hiç ama hiç unutmayacağım...
Bugün de geçecek, yarın geçecek, sonrası da gelecek.
Sinan Genç in Yazısı.
Bana her "dostluk", her "güçbirliği" dediklerinde aklıma 11 Nisan 2004 tarihi gelecek...
Dostlukların fotoğrafını çekeceğim, söylenen güzel kelimeleri yazacağım ama o ne gördüklerime, ne duyduklarıma hiç bir zaman inanmayacağım Yani Altayın ligde hiç bir iddiasının olmadığı ve altı gol attığı Göztepe maçının oynandığı günü 11 Nisan 2004 Pazar gününü unutmayacağım...
Hani zaman zaman soruyorlar ya, "Neden birbirlerini sevmiyorlar?" diye... İşte bu yüzden...
Düşmanlığın tohumları işte böyle ortamlarda atılıyor. Her şey unutuluyor ama yapılanlar unutulmuyor...
Diyeceksin ki, "Neden bu kadar kızıyorsun. Sonuçta kazanmasın mı?"
Kazansın...
Tabii ki kazansın.
Zaten benim kızgınlığım Altayın galip gelmesine değil, skora...
Zaten Göztepe kaderi Altayın usulsüz şekilde vereceği puanlara kaldıysa küme düşsün, bir şey demem...
Göztepenin öyle kümede kalmasını sindiremem, istemem.
Öyle bir maç ne Altaya, ne Göztepeye yakışır...
Göztepe, yenilgiyi haketti. Çok kötü oynadı. Belki düşmeyi de hakedebilir.
Dedim ya;
Benim derdim skorla.
Bir atmışsın, üç atmışsın anlarım. 6 gol niye?
Olsa 15te atacaksın. Bu kin bu nefret niye?
Bu takımın başkanı yok mu, bu takımın teknik adamı yok mu? Neden "dur" demezler...
"Bir gün biz de bu hale düşersek" demezler...
Neyse çok kızgınım...
Kızgınlığım açık seçik Altaya...
Yanlış anlamayın camiaya değil, futbolcusuna değil, anlayışa...
Diyarbakır geçen yıl Elazığsporu yendi ve Elazığspor ligde kaldı. Altay küme düştü. Soru cevabında gizli.
Neden ama neden?
Bu düşmanlık neden?
Velhasıl; Günlerden bugün 11 Nisan 2004... Bugün de geçecek, yarın geçecek, sonrası da gelecek.
Ama 11 Nisan 2004 unutulmayacak...