bir sabah babamin telefonu ile uyanmistim. git yeni asir al diyordu.
yeni asir o gun goztepe'ye talip oldugunu ilan etmisti. peki o gunku
durumumuz neydi? benzeri cekismelerle artik yonetecek insani
kalmamis bir kuluptuk. kamil ucar diye birine kalmistik. o da gencler
diye coluk cocukla bizi yola cikartmis ve 3. ligi gozler olmustuk.
ama o gunlerde hepimiz izmirli ve goztepeli olmanin heyecanini
yasayan cocuklardik. izmir'i disardan gormemistik. futbol en azindan
turkiye'de henuz yeni yeni endustriyellesiyordu.
simdi her sey degisti.
once izmir diyelim. izmir artik buyuyen bir ekonomi degil, uretim yapan
bir yer hic degil. yetisen genclerin hepsi oncelikle universite icin
sehir
disina gidiyor ve buyuk cogunlukla gittikleri yerde kaliyor. izmir artik
ticaret de yapamaz hale geliyor. eskiden limanin hinterlandindaki
koy/kasabalar buyuyup onemli sehirler haline geliyor. oradaki insanlar
is yapmayi artik biliyorlar. bakin en son yasar holding de istanbul'a
tasinma karari almis. izmir'in en onemli sanayi kurulusu bile izmir'i
terk ediyor. (karsiyakali olmalari bir tesaduftur unutalim, izmir'de
buyuyemeyecegini duzunuyor olmalaridir onemli olan) herkes istanbul
guvensiz diyor ama izmir vahsi bati olmaya gidiyor. her an bir kavga
var izmir'de. hem de sehrin tam gobeginde. gunduz vakti ataturk
heykelinin onunde 'cigara'lar sariliyor. kolay paralarla yasamanin
dejenerasyonu.
ilk genclik yillarima doneyim. daha kapalinin sag tarafi babalarimiza
aitken, olum merdivenlerinin civarina. bir avuc 40-50 yasinda adam her
hafta orada otururdu. sadece goztepe icin. takimin sahaya cikmasini
beklerlerdi saatler oncesinden. onlarin heyecani o gururla baktiklari
adnan suvari'nin, gursel aksel'in, fevzi zemzem'in, nevzat'in, halil'in,
madrid'te, munih'te, roma'da tasidiklari sari kirmizi renkler ve armanin
anilariydi kuskusuz. onlar herhalde sahaya baktiklarinda hep onlari
goruyorlardi. o yuzden sahada iyi mucadele eden, terini akitan
birilerini
gorunce mutluydular. biz de oyle buyuduk. onlar gibi bakamazdik cunku
efsaneyi gormemistik, sadece dinlemistik ama mucadele eden onbir
goztepeli gormek bize yetiyordu.
gene o gunlerden bir izmirli profili kalmistir aklimda bugun daha iyi
anladigim, acikladigim. 94 krizinde bir gunde onlarca milyar para
kazanan
abiler vardi doviz oyunlariyla. ya da bir gun is yapip aldigi parayi bir
daha yapacagi ise kadar yiyen abiler. ya da faizle kirayla yasayan
abiler.
bu abiler zamanla cogaldilar. simdi olmasa da bir gun tum izmir boyle
olacak belki de. tabi izmir disindan gelenler bu imkanlari
izmirlilierden
almazsa. ama bu abiler bir sey daha yapardi ve asil konumuz da odur.
goztepe macina girerken nasil bedava girilecegini zorlarlardi. sorun
bilet kuyruguna girmek de degildi onlar icin. hem bilet kuyruklari o
kadar
uzun da degildi o gunlerde. ama onlar o gun verecekleri bir kac milyonu
cok gorurlerdi, elleri gitmezdi.
izmirli profili buydu. eglenmek isteyen, birbirine 'hava atmak' isteyen,
bunlari bilen de ayni zamanda. ama elinde maddi varligi kalmadikca
harcadigi parayi cok goren. biraz da cocuk ve hasari. oyuncaklar
isteyen,
ama bunun icin bir cabaya katlanmayan. bunlari paylasmayi bilmeyen.
benim var ve sadece benim olsun diyen. yaramazliklar yapan, hakeme,
futbolcuya, antrenore, yoneticiye herhalde cok zeki, cok komik
'firlamaliklar'
yapan.
ama o gunlerde izmir de, turkiye de, dunya da henuz kucuktu. tipki
izmirli gibi onlar da cocuktu. onlar buyudu ama izmirli hala cocuktu.
ayni cocukluk devam etti. biz en pahali gununde bile kac liraya bilet
aldik? tum saglikli isleyen kuluplerin butcelerine bakalim. gorecegimiz
en onemli gelir kaleminin stadyum gelirleri oldugudur. cunku orasi
mabeddir, yuvadir. peki biz 10 liranin uzerinde kac kez bilet aldik?
barça bir gunde birkac milyon dolar hasilat yapar ama ortalama bilet
fiyati nedir? biz son on yilda elde ettigimiz tum hasilat gelirini
ust uste
koyalim o bir tek gune yaklasabilecek miyiz?
mahallemizin takimi takimi diye gururlandigimiz takima yapabilecegimiz
en dolaysiz katki mac biletlerini almakti hem de alabilecegimiz en
yuksek
miktarla. ama kac kez isyan ettik 3 degil de 5 lira oldu diye? biz
bedavaya
oyuncagimiz olsun istedik, parasini baskasinin odedigi, bizim hic
haberimiz
bile olmadan.
peki kacimiz bir gecede ornegin yuz milyon harcadik? kacimiz iki
'kari-kiz'
daha duserelim diye, iki 'seklimiz' daha olsun diye en pahali yerlerden
giyinip, en pahali yerlerde gezmedik? ya da hic dusunduk mu niye
cumartesileri mac olsun istemedik? sevgilinin sicak gogsune basimizi
yaslamak elbette ve herhalde alsancak'in soguk betonundan daha
guzeldir ama o gittigimiz sicaklik nasil bir sevgiliydi?
hem bedava olsun, hem benim olsun, hem her sey olsun olmuyor.
atasozudur. ne kadar ekmek o kadar kofte.
simdi geldigimiz noktada iki secenek var. ya mahallemizin takimi
olacagiz,
ya da dunyanin takimi olmak icin hayaller kurup, bunu bir gun basarmanin
yollarini arayacagiz. futbolun bugun geldigi noktada ikisi birden
olmuyor.
kucuk paralarla, kucuk adimlarla dunya sampiyonu olunmuyor. mahallenin
takimi olmanin da ornekleri var. onlar da mutlular. st.pauli, livorno
gibi.
eger tercih mahallenin takimi ise. camianin bir araya getirilip,
ortak hareket
ederek bu krizden cikip icinde kavrulabilecegimiz bir yag
cikartabiliriz. bu
cok zor degildir kagit ustunde. izmirli icin ise ne kadar zordur
goruyoruz. ama
unutmayalim ki, bu yolda super lig yok, avrupa sampiyonluklari, dunyanin
tanimasi yok. bir gun mahallemizin genc cocuklari cok iyi
olabilirler, ama ertesi
gun olmayabilirler. bir gun buralara tekrar duseriz, bir gun super
lig kapilarini
zorlariz. takim mahallemizin takimi olur, bizden bir parca olur ve
biz bizi temsil
eden genclerin mucadelesi ile, sari ve kirmiziyla, armayla
gururlaniriz. boylece
mahallemizin genclerini 'saglam kafa saglam vucutta' diyerek
yetistirmis oluruz.
yok bu bize yetmez diyorsak. o zaman oncelikle gene birlik
beraberligi saglamak
zorundayiz. takimin tum varligini, tum borclarini. tum alacaklarini
bizden olmayan
birilerine belirletmeliyiz. nesnel olarak neyimiz var, neyimiz yok,
potansiyelimiz
nedir ortaya koymak zorundayiz. once boyle bir kalin dosyayi elimize
almamiz
lazim. biz kendimizin ne oldugunu bile bilmiyoruz. sadece lafla,
turkiye'nin en
buyuk taraftariyizla gemi gitmiyor. hele boyle karaya oturmusken,
cayir cayir
yanarken hic olmuyor.
ama bu yolun sonunu oncelikle dusunmek lazim. bu durumda goztepe bizim
olmayacak, bizi temsil etmeyecek. goztepe bize sonuc olarak bir
hizmet saglayan
ve kar bekleyen bir kurulus olacak. dolayisiyla bu hizmetin bir
karsiligi olacak,
bir bedeli olacak. taraftar olmak, sevmek surecek ama bizi temsil
etmeyecek,
bizim icimizden cikiyor olmayacak. bizim bir parcamiz olmayacak. biz
ve o yer
degistirecek, biz onun bir parcasi olacagiz. bunlari unutmadan devam
edelim.
endustrilesmis futbolda sermaye olmadan bir adim dahi atamayiz. kimse
sadece
para harcamayacaktir. bunun boyle olacagini dusunmek safdilliktir.
ornekle
gidelim. abramovic yuzlerce milyon dolar harcamistir. ama artik cok
sayida
buyuk transfer yapmayacagini da ilan etmistir. cok buyuk ve onemli
bir altyapi
sistemi kurarak birilerini yetistirmek gerektigini de soylemistir.
marka degerini
yukseltmek icin yatirimini yapmis, artik kar eden bir sirkete
donusmesini
istemektedir.
gerekli sermayeyi veya modeli goztepeliler bulamamaktadir,
yaratamamaktadir.
kendi icimizden bu anlamda cozum arayislarina bile girmek zaman
kaybidir.
bizden cikacak sonuc goztepe'yi mahalle takimi olarak yasatir ama
dunyada
ve hatta turkiye'de bu kosullarda yasatamaz. ilk adim bir arada o
bahsettigim
kalin dosyayi olusturmaktir. insanlara buraya yatirim yapmanin bir
karsiligi
olacagini, olabilecegini gostermemiz gerekir.
cozum sponsor bulmakla da olmayacaktir. bunun otesinde bir yatirima
ihtiyac vardir. yeni asir'in bize baslangicta sagladigi yatirimi,
sermayeyi
dusunmek gerekir. dinc bilgin'in sonradan yasadiklari olmasa, o
sikintilar
olmasa biz her yil avrupa'da oynayan bir takimdik su anda. bunu
gormezden
gelemeyiz.
feyyaz gulmen zamanindan beri goztepe kucuk dusunuyor, karmakarisik
yonetiliyor. 2000'ler boyunca bir tek gun dogru duzgun tutulmus bir
hesap
defteri yok, gelirlerin nereye harcandigi, ne girdigi, ne ciktigi
belli degil. bunlarin
belirlenmesi lazim. biz yatirim yapacak kisiye dikensiz gul bahcesi vaad
edemeyecegiz. ancak dikenli calilar gosterdigimiz surece de kimse
icine girmek
istemeyecek.
muhatabin tek, goztepe'nin durumunun net olmasini saglamaliyiz. ancak
ondan sonra birileri mutlaka bulunur. sadece 3. ligde olmak, amatore
dusmek
yatirim yapmayi engelletmez. ama bin tane ses, her gun yeni bir
surpriz engeller.
bizim yapabilecegimiz artik yeni surpriz yok diyebilmek, dedirtmektir.
futbol, hedef sampiyonluklar ise ucuz bir eglence degildir artik.
kazanmak
icin belli maliyetlere katlanmak gerekir. stadyumu bedava halk
konserlerinin
izlendigi bir yer olarak goremeyiz. stadyumun bir bedeli olacaktir.
daha cok
para verip, daha az bagirilan bir yer olacaktir ister istemez. sadece
kazanmak
degil guzel futbol da gormek gerekecektir. futbolcular artik birer
'artist'tir.
bizleri eglendirmek, heyecanlandirmak icin oradadirlar. bizden
alacaklari
tepki boyle bir karsilikla mumkun olacaktir. 'cekirdekciler'dir bu
duzende
taraftar. her sey birden olmaz unutmayalim.
garip analojilerin icinde. turkiye-goztepe kiyaslamalarinda enerjimizi
tuketmeyelim. populer romanlardan tarih cikarimlari yapmayalim. bunlar
belki bir cirpinisin iyiniyetli davranislaridir ancak bir sey
soylemezler.
su an icinde bulundugumuz durum kurtulus savassi kosullari gibi
degildir. hic ilgisi yoktur. ozakmanlar sadece genclere tarih okumayi
sevdirebilir tarih ogretmez.
izmir'de, goztepe'de, yali'da hangi sermaye vardir turkiye capina
buyumus?
bu soru en onemli sorudur.
sovyetlerin ve baskalarinin yardimlarinin bir karsiliginin olmasi bu
durumu
aciklayacak ornek degildir. hem bizim 'bugdayimiz' yok, hem de bize
yardim
edecek boyle bir guc. her seyi dogrusundan ogrenmek gerektigi yollu
bir dost
tavsiyesinde bulunayim. tarih tarih kitaplarindan ogrenilir.
donelim konumuza. icimizde bir cozum ancak mahallemizin takimi olarak
bulunabilir. o da zaten su anda bulundugumuz yerden bir adim otesi
ile bir
adim berisi arasinda bir fark olmayacaktir. bunu icimize
sindiremiyorsak, daha
fazlasini istiyorsak bulabilecegimiz her cozum 'yabanci' olacaktir cunku
goztepeli olmayacaktir. hem sermayenin milleti olabilecegini dusunmek de
bir baska safdilliktir. karmasik sermaye iliskilerinde, sermayenin bunca
serbest dolastigi dunyada kim kimdir bilinmez.
su anki halimizle bize ilac olacak kimse yoktur ama biz kararsiz
olursak zaten
hic olmayacaktir. kararimizi verelim ve onumuze bakalim.
platformla ilgili bir seyler de soylemek elzemdir. o olayli kongreyi
unutmamak
gerekir. bir takim cakal cukal takimi camianin bu onemli isimlerini
kulubun disina
cikmak zorunda birakmistir. biz kulubu cakallara terk etmisizdir. bu
insanlara
niye biraktiniz diyemeyiz. boyle bir kavganin icinde olmalarini
bekleyemezdik.
son denemede yasananlara gelecek olursak. bu iki baslilik elleri
kollari baglamistir.
dernegin inatci tutumu ve yasanan son krizden sonra birakmalari
zaruret olmustur.
elestiremeyiz. hala surecek bir kayyum krizi ile daha karanlik gunler
bizi
beklemekteydi. en azindan bunu onlemislerdir.
hatalari, eksikleri yok mudur? insandirlar. vardir. firsatlari
yaratmada ve
degerlendirmede daha basarili olunabilirdi. ama yeni asir ile
gelistirilen modelde
yaptiklari temel dogru boyle bir sermaye bulmakti. bu dogruydu.
sonrasinda daha
iyi degerlendirmenin yollarinda eksik kalinmistir. yanlis oradaydi. o
sermaye ile
birlikte goztepe yine kendilerinin olacakmis gibi dusunduler muhtemelen.
oyuncaktan vazgecmek gerektigini goremediler. sabah grubunun dusecegi
durumu gormelerini beklemek ise ayip olacaktir.
insafli olmak herhalde gereklidir.
kararimizi verdikten sonra unutmamamiz gereken tek sey. hic bir
organizasyonun
sehrinden, ulkesinden buyuk olamayacagidir. bunu bir ortalama olarak
almamiz
gerekir. hic bir turk takimi uzun vadeli ve istikrarli olarak
dunyanin bir numarasi
olamaz. ortalamamiz ekonomimizle orantili olacaktir.
degisecegiz. izmir de turkiye de degisecek. onlarla birlikte biz de,
goztepe de.
ileri gorusluluk kahinlik degildir, haber vermek degildir. verilerle
bir gelecek ongorusu
yapmak ve nerede olmak istediginle ilintili bir karar vermektir.
oyleyse karar vermek zamanidir.
saglikla,
h.murat yurttas.