Bu bağlamda, geçmişte öğretim elemanları sendikasının hazırladığı ve bazı değişikliklerle günümüze uyarlanan aşağıdaki ilke ve kurallar bir yöneticinin kaçınması gereken tutum ve yönetim anlayışını özetlemektedir: 1. Bir yönetici kurumunun bir üyesi olduğunu ve kurumundakiler adına yöneticilik görevini yürüttüğünü unutmamalı! 2. Bir yönetici hizmet verdiği kurumun eğilimlerini, önceliklerini, çıkarlarını görmezlikten gelmemeli, başkalarının aracı olmamalı! Yönetimini başka kurumların kurumundaki gölgesi olarak gören, kurumunu "başüstüne efendim"le yönetmeye kalkan, haksızlıklara karşı suskun, çalışanlarını ise susturan bir yaklaşım, kurumu temsil etmekten hızla uzaklaşacaktır. 3. Bir yönetici "tek ve tartışılmaz" olmamalı! Kurum içindeki her şeyi her bireyi kendinin yönetemeyeceğini bilmelidir. 4. Bir yönetici kapalı kapılar ardına gizlenmemeli! Üstlerimden başka kimseye hesap vermem mantığı ile eşdeğer olan bir anlayış, ait olduğu yapının bir kenara itilmesine, kurumun var oluşunun ve diğer üyelerinin istencinin yok sayılmasına yönelmektir. Bir yönetici, yönetiminin saydam olması gerektiğini asla unutmamalı! 5. Bir yönetici hukuku çiğnememeli! Anayasayı/tüzüğü delmeyi, yasalara aykırı davranmayı, mahkeme kararlarını yok saymayı iş bitiricilik sanan zihniyetin kuruma yansıması onulmaz yaralar açmakta, kurumsal kimliğin oluşumunu engellemektedir. Keyfi yöne¬tim anlayışı, işine gelmeyeni "yasalar/tüzük yasaklıyor" diye savuştururken, işine gelince yasaları çiğnemekten de kaçınmamaktadır. Sorunların çözümünü kurumun dışına taşıyan, bununla da kalmayıp kendi lehlerindeki mahkeme kararlarını derhal uygulamaya koyarken, aleyhlerindeki kararlan yok sayan bu anlayış, hukuku da hiçe saymaktır. Oysa bir yönetici, hukuka saygılı davranması gerektiğini asla unutmamalı! 6. Bir yönetici yalnızca bir yönetici olmamalı! Yönetim erkini eline geçirenler, esen rüzgârlara kapılarak, kurumlarının birer kamu kurumu olduğunu, sunulan hizmetin ise "kamu hizmeti" olduğunu bir kenara iterek, kurumun olanaklarını farklı amaçlar doğrultusunda kullanmaktalar. Bazı yöneticiler kurumlarının kaynaklarını aktararak, "hizmetin özelleştirilmesi, taşeronlaştırılması" yolu ile hizmetleri, kişi ve şirketlere devrederek, "etkin ve verimli yönetim" adı altında sunmaktadırlar. Böyle bir yönetim anlayışı giderek kurumun varlık nedeninin sorgulanmasına yol açmaktadır. Bir yönetici kurumunun bir kamu kurumu olduğunu, kendisinin de bir kamu görevlisi olduğunu asla unutmamalı! 7. Bir yönetici "hoşgörüsüz" olmamalı! Kurum yapısı İçinde yönetimle ilgili farklı görüş ve değerlendirmelere, eleştirel yaklaşımlara izin vermeyen, tüzüğün/yasaların sunduğu yetkilerin arkasına sığınarak, çalışanlar, öğrenciler ve öğretim elemanları üzerinde anti-demokratik uygulamalardan kaçınmayan, yetkilerini bu tür uygulamalarına gerekçe yapan bir yönetim anlayışı, sorunların kurum sınırları içinde tartışılıp çözümlenmesinin önünü kapamaktadır. Sonuçta yönetim tarafından "biz ve diğerleri" tavrı yaratılmakta, çözümsüzlükler hızla büyümektedir. Oysa bir yönetici, tüm kurumu temsil ettiğini, her türlü sorunun çözümünün kurum içinde aranması gerektiğini asla unutmamalı!! 8. Bir yönetici yönetimden ayrılmaktan korkmamalı! Yani, atanmış ya da seçilmiş bir yönetici, kendisini tahta çıkmış gibi algılamamalıdır. 9. Bir yönetici kayırıcı olmamalı! Yöneticiler kurumlarındaki insanları arasında ya da bu kişiler arasındaki uygulamalarda ne de bu birimlerin birbirleriyle ilişkilerinde farklı davranmamalı; belirlenmiş ilkeler ve kurallar çerçevesinde, kurumu yönetmelidir. Bunun aksi bir tutum kurum içi işleyişin ve dışarıya karşı yaratılan görüntünün bir kaos ortamına sürüklenmesine neden olmakta, kurumun kurumsallaşmasının önündeki başlıca engellerden birini yaratmaktadır. Yukarıda sıralanan dokuz madde tüm kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticileri için de değişmez kurallardır. Ancak bu kuralların uygulanması, "arabesk demokrasi" ya da "yönetemeyen demokrasi" tarzında yönetilen ülkeler için lüks gibi gelmektedir. Kaynak: 1)Bobat B Bir rektör neler yapmamalı? Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji Dergisi 2006; 1020:20 |
Bir Yönetici Neler Yapmamalı?
- Ayrıntılar
Bu yazının içeriği Prof. Dr.Alaeddin Bobat’ın 6 Ekim 2006 tarihli Cumhuriyet Bilim Teknoloji dergisindeki yazısından (1) tüm kamu kurumları ve tabii ki spor kulüpleri için adaptasyon şeklindedir.
Kişisel çıkarlar, hırslar, düşmanlıklar ya da "iktidar" olmanın verdiği olağanüstü yetkileri kapma yarışı, "bilimsel yönetim" anlayışının bazı kurumlarda uygulanmasını engellemektedir. Sn. Oğuz Reşat Sipahi'nin yazısının devamı için
YORUMLAR
KÖŞE YAZILARI
-
İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
10 May 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
-
Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
12 Nisan 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
-
Gözyaşları...
21 Nisan 2019Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
-
Göztepe TEK Büyüktür.
28 Nisan 2018Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar: