Basın tribününün yanında 90 dakika boyunca susmayan genç Göztepeli
taraftarları izliyorum. Bu çocukların çoğu, 1980 yılında oynanan ve 80 bin
kişiyle seyirci rekorunun kırıldığı KSK maçında yoktu. Geriye kalanları da
o günlerde maça gidemeyecek kadar küçüktü. Peki şu anda hiçbir İzmir
kulübünde gerçekleşmeyen bu tablo, kendiliğinden nasıl oluştu? Sanki bir
tarikat mensubu gibi hepsi de sarı-kırmızılı bir hipnoz içinde.
Tribünü’nde oturan, Kaleci Bülent’e, “Eşkıya!’ temposuyla sevgi
gösterisinde bulunup, “Herkes unutur, Göz-göz unutmaz” sloganı aynı zamanda
vefalı bir topluluk belirtisiydi.
Bu gençler gönül verdikleri Göztepe’yi desteklemeye gelmişlerdi. Bazen
“Yönetim istifa” diye kendilerine layık görülen ortamı eleştiriyor, bazen
Semih Kargın sağdan topla bindirdiğinde ayağa kalkıp alkışlıyordu. (O
Semih’in ortalarından bir gol çıkmadı ya!), Bazen Emre Gümüşkaya ince
futbol örnekleri verdiğinde zıplayıp havalara uçuyordu. Tribün
yöneticileri, bağırarak, şarkı söyleyerek slogan atarak katkı veremeyenleri
alkışlamaya çağırdı.
Tribünlerdeki bu tablo ne yazık ki gruplar arası bir sürtüşmenin çıkardığı
kıvılcımla gölgeli bir coşkuya dönüştü. Polisin anlayışlı tutumu olmasa-ki
taraftarların kendi aralarındaki kavgayı ayırıp kavga çıkaranları enterne
etmekle yetindi- olay belki daha da büyüyecekti.
İşte bir kulübün erozyona uğramaya başladığının en kesin kanıtı. Tribünler
yaşanan sıkıntıyı üzerinden atacak bir futbol fotoğrafı izleyemiyor. Yani
sahada sergilenen tabloyla mutlu değil. O nedenle grup psikolojisi içinde,
kendi kafasına göre , “cihat!” çağrısı yapan bir iki kişi olayları
başlatıyor. Dün de iki küçük çocuğun başlattığı kavgaydı. Hani, 1980’de
dünyada olmayan kesimden iki çocuk.
Mutsuzluğun yarattığı tepkiler bunlar. İşin ilginç tarafı her türlü
mutsuzluğa rağmen, her türlü sıkıntıya rağmen gittikçe artan arabesk bir
sevgi seli tribünlerde huzura geliyor. Bir beraberlik golüyle bile
şampiyonluk sevinci görüntüleri sergileniyor tribünlerde. İkinci yarıdaki
Göztepe silkinişi bile yetti mutluluk için. Yani Göztepe kötü de oynasa,
genç kesim daha çok sever oldu. Tıpkı bir tarikatın müritleri gibi.
Kaynak :Yenigün