Benim de hayallerim vardı. Göztepe amblemli bir uzay aracına binip uzaya seyahat etmek isterdim. Marsa çıkıp tam merkezine koca bir "İnadına Göztepe" pankartı asmayı, oradaki boş araziye "Forza Göztepe" yazmayı hayal ederdim. Hayal bu ya, orada gördüğüm uzaylılara Göztepeyi anlatmayı ve onları Göztepeli yapmayı da arzulardım. Marstan aya ve diğer gezegenlere sarı-kırmızı renkli lazer ışınlarıyla ulaşıp, karşı tarafla "Göz-Göz şov" yapmayı da arzulardım.Hatta dünyadan gelen Göztepeli kardeşlerimize eşleriyle birlikte sezon sonunda uzayda 15 günlük bir tatil yaptırma projem de vardı. Sn. Sinan Gençin umut dolu yazısının devamı Sezon önceki kamp dönemini de ya Jupiter ya da Satürnde yapabildik. Hani kamp dönemi yüksek yerlerde yapılırsa daha iyi olurmuş ya, ondan...
Millet Gölcüke, Kızılcahamama gidiyorsa, Göztepeli sezon öncesi kampını uzayda yapmalı... Yanlış mı?
Yukardan baktığımda dünya sinek gibi görünebilirdi gözüme. Ama içindeki dev adamları oradan görebilirdim.
Neyse; hepsi hayal. Ne olur kızmayın bana. Bunun için para vermeme gerek yok. Zaten olmayacak hayaller. Biz olacaklarla ilgilenelim.
Burak İkizoğlu, yönetiminin gelecekte yapacaklarıyla..
.Atatürk Stadının üstüne kapatıp, tartan piste tribün yapmayı planlayan, Göztepeye oteller, hastaneler, kolejler yapacak İkizoğlunun yapacakları...
Gerçekten beni çok heyecanlandırdı. Biranda kendimi başka alemlerde buluverdim.
29 yaşındaki Burak İkizoğlu hedefi belirlemişti. Hedef belliydi. Şampiyon ligi...Yanlış anlamayın. 2 lig B grubu, A grubu, süper lig veya UEFA değil; Şampiyonlar Ligi...
Bizim Monocanun Deportivonun oynadığı şampiyonlar ligi...
Basın toplantısının ardından gazeteye geldim. Heyecandan ellerim titriyor, yüreğim gümbür gümbür atıyordu. Haberi yazamıyordum. Birden bir telefon geldi. Hatırı sayılır bir Göztepeli ağabeyimden.Bana dedi ki;
"Bak Sinan, sana özel söylüyorum. Başkalarından duyma. Adamlar çok büyük düşünüyor"
"Tamam ağbi biliyorum. Duydum" dedim
Sözümü tamamlamadan dedi ki; "Bunu senden başka kimse bilmiyor. Luis Figo ile görüşüyorlar. 2006-2007 sezonu için!!!...."Ben kendisine dedim ki;
"Ağabey, ne olur dalga geçme"
O da yemin billah ekledi:
"Vallahi de görüşüyorlar, billahi de görüşüyorlar"
İşin içine Allah kitap girince durdum.Kendime gelmeye çalıştım. Telefonu kapattığımda kendimde değildim.Bizim Öncelin odasındaki pencereye ilişti önce gözüm.
"Atlayayım mı, atmayayayım mı" diye düşündüm.
Bu kadar şeyi bir günde kaldıracak güçte değildim.
Parmaklarımla kısacık saçlarımı kavradım ve aşağı-yukarı, sağa-sola çekmeye başladım.
Evet acı çekiyordum. Bu yaşadıklarım hayal değil, gerçekti. Tıpkı Burak İkizoğlunun toplantıda söymledikleri gibi, tamamen gerçek.
Durumumu farkeden bizim Erkut, yanıma yanaştı ve beni sirkeledi, "kendine gel" dedi.
"Ne var üzücü bir haber mi aldın? Ne olur söyle?"
Dedim ki, "Söyle demek kolay. Peki nasıl söyleyeceğim?"
"Açıl" dedi bana. Kendimi açmalıydım. İçimde kalmamalıydı bu olayı. Herkes bilmeliydi.
Dedim ki; "....... beni aradı. 2010da hani bizim takım şampiyonlar liginde oynayacak ya; O kadro için şimdiden 2006-2007 sezonu için takım kuruyorlarmış. Luis Figo ile görüşüyorlarmış. Gerçek Figo. Real Madritli. Hani Beckhamlı, Zidaneli takımdaki Figo"
Baktım o da kendini kaybetti.
Altaylı ya, her halde çekemedi bu güzel haberin tılsımını.
Döndü, "Ne olur bir daha söyle. Figo mu, Hügo mu?"
Şimdi ben ne yapacağım. Ne olur söyleyin.Yanlış anlamış olabilirmiyim.
Figo mu, Hügo mu?
Ha bu arada...
Artık bir daha hayal-mayal kurmayacağım, ya gerçek olursa...