Oğuz Reşat Sipahi
Deryadan uzak dünyaya yakın, dünyadan uzak deryaya yakın, gezegen sakinlerinden kuzey yarımkürede yaşayanlar yaza girmenin mutluluğunu yaşarken… Göztepeliler açısından, iyi kötü zaman gösterecek ama araf sürecinin bitmesiyle ilişkili bir mutluluğun eşlik ettiği yedi gün daha geçti ömrümüzden… Anlaşıldığı kadarıyla ıslak imza henüz olmadığı ve devrin olduğu resmi ağızlardan en azından basın yoluyla açık bir şekilde deklare edilmediği için belirtmek istiyorum ki... Bu yazıyı Göztepe’nin çoğunluk hisselerinin basında belirtilen yabancı fona devredilmiş olduğu haberlerinin gerçek olduğunu varsayarak yazıyorum…
***
Süreç yalanlanmazsa… Fitbol şubesi şirket olup çoğunluk hissesi yurtdışından olan ilk Türk kulübü olacak Göztepe için, camiayı geçelim Türk fitbolu açısından bile ilginç bir deneyim olacak gibi duruyor…
***
Öncelikle benim gönlümden geçen başkası değil, son sezonun başına kadarki yaklaşımlarıyla eski Başkan Sayın Mehmet Sepil’in devam etmesiydi. Ne yazık ki bu sezonki Sayın Sepil’in, Göztepeliler için kahredici kararlarıyla bunun sağlıklı olarak olması imkansıza yakın son durum oluşmuş oldu.
***
Globalleşme karşıtı değilsem de… Yabancı sermayenin girişinin kontrollü olması gerektiği kanısında olanlardanım… Bu bağlamda ülke değerlerinin sürekli yabancı sermayeye geçmesi de derinden üzüyor. Şiddetini iyice artıran devalüasyon sürecinin ardından, ülkenin dünyanın zengin ülkeleri için iyice açık pazar haline gelmesi insanı düşündürüyor. Olası mutluluklar Sürecin olası olumlu sonuçları neler? Altyapı tesislerinin bitirilmesi… Spor Salonu… Üst lige tekrar çıkmak.. Yarım yüzyıldan fazla süredir gidilemeyen fitbolda Avrupa Kupaları… Göztepe için en üst lig tarihindeki en üst seviye olan lig üçüncülüğü ya da daha üst seviyelerin yakalanması…. Hatta İzmir'in tek ulusal fitbol ligi şampiyonluğu 1950 Şampiyonluğunun tekrarı… Hep ikinci plana atılan Türkiye Kupası şampiyonluğu… Olabilir mi? Gönül ister tabii ki ama gönüller isteyecek mi göreceğiz… Sorular ve olası olumsuzluklar İşin olası olumsuz taraflarına gelirsek… Soyadının Solak olması, buralarla bağı mı var diye düşündüren Dragan Solak’da bir bağ çıkmazsa, arma ile gönül bağının olmaaması… Olay Cem Yılmaz deyimiyle tamamen duygusal ise, şu ana kadar aldıkları kulüpleri tekrar satmak gibi bir şey yapmadıklarını göz önünde tutarsam… Bu kadar fitbol takımını elde tutmalarının sebebini anlamak kolay değil…
***
En azından bende oluşan önemli soru işaretlerinden biri de Türkiye’nin genel olarak, hayatın işleyişi ve fitbolun da uygulanma üslubu olarak, akla uygun kurallara ya da Avrupa standartlarında iş yapmaya çalışırsanız zorlanacağınız bir ülke olması. Daha kolay anlaşılır bir cümle ile İngiltere ya da Danimarka’da işleyen doğruların burada işlememe olasılığı işleme olasılığına göre çok daha yüksek. Ek olarak işleri daha da zorlaştıran gerçek şu ki Göztepe de kendine has bir camia olduğu için, ülkede işleyen doğrular da Göztepe’de işlemeyebiliyor. Göztepe’yi diğer pek çok camiadan ayıran taraftar yapısıyla sinerji yaratabilme sorunu da dahil olmak üzere bakalım bu farklılıkları nasıl yönetebilecekler…
***
Akla gelen sorularla devam edelim… Türkiye'de bu kadar şirket hüviyetinde takım varken neden Göztepe? Hedefleri ne olacak? En üst lige geri dönmek mi… Üst lige çıkılırsa, hedef ligde kalmak mı daha yukarısı mı? Yoksa hedef bu ligde takılmak mı? Ki hangi ligde olursa olsun hedefsizlik Göztepe camiasına iyi gelmeyen bir kavram… En azından Camianın bir kısmının önemli bir sorunu olan Göztepe Spor Kulübü üyeliklerinin, Sayın Sepil tarafından ülkemizin ileri demokrasisini hatırlatır şekilde kapalı tutulması sürecine son verecekler mi? Altyapı tesisi sorununa çözüm getirmek gibi bir niyetleri var mı? Amatör şubelere yaklaşımları nasıl olacak?
***
Velhasıl-ı kelam… Sayın eski Başkan Sepil’in ilk geldiğinde ettiği ve dillere pelesenk olan “Hayallerimi duysanız geceleri uyuyamazsınız…” cümlesi Göztepelilere düşme kahrından aylarca uyuyamama olarak yansıdı geçtiğimiz sezon… Her şeyde olduğu gibi, bu süreçte de olumlu olumsuz anlar olacaktır. Dilerim ki artılar daha fazla olur ve Yüce Halkımızın deyimiyle gelen gideni aratmaz... Yeni gelenler süreçleri nasıl yönetecek? Gözümüzün bebeği Göztepe’nin kaderi nasıl evrilecek göreceğiz… Göztepe Camiasının gelecekte yaşanabilecek benzeri süreçlerde tamamen edilgen konumdan çıkabilmesi için güvenilir sermaye toplama mecraları oluşturması gerektiğini bir kez daha hatırlatıp… Sevgili dostum İlker Geyik’e atıfta bulunarak, “Uyuyabilecek miyiz?” sorusunun cevabının kahırdan değil mutluluktan uyuyamama olarak gerçekleşmesini… Göztepe Armasının başarıdan başarıya yelken açmasını diliyorum…
Bu içerik Dokuz Eylül Gazetesi'nden alıntılanmıştır. https://www.dokuzeylul.com/uyuyabilecek-miyiz-makale,151100.html
9 Eylül Gazetesi