Teknolojik gelişmelerin hızla yaşandığı, ilerlemelere ayak uydurmakta zorlandığımız dönemlerden geçiyoruz. Elbette bazılarımız bunu daha kolay yapabilirken, bazılarımız biraz geride kalabiliyor. Bu ilerlemeler sayesinde sosyal medya ile en ulaşılmaz saydıklarımıza tek tıkla ulaşabilecek duruma geldik. Bu oldukça olumlu yönde bir gelişme olmakla birlikte çoğu zaman hem ulaşanlar hem de ulaşılanlar için büyük sıkıntılar yaratabiliyor. Futbolda da aynı durum geçerli. Transfer etmek istediğimiz oyuncuya ‘bize gel’ diye mesajlar gönderip ikna etme çalışmalarında rol üstlenebiliyor, iyi oynanan bir maç sonunda da oyuncumuza tebriklerimizi iletebiliyoruz. Ancak sezon başında bunun çok olumsuz bir örneğini de en ağır şekilde görmüş bir tribünüz.
Göztepe Süper Lig’e çıktığında, taraftar profilinde de bazı değişiklikler yaşandı. Kimsenin Göztepeliliğini ölçmek kimseye düşmez ancak bir camiaya katılan kişilerin bu camianın kültürünü de benimsemesi, bu yönde çaba göstermesi gerektiği de aşikar. Elbette alt liglerde arma peşinde koşanların, hiç vazgeçmeyenlerin Göztepe efsanesinin oluşmasına katkısı büyük ancak bunun yalnızca kişiler değil, bu kişilerin yaşattığı kültürle de sağlandığını vurgulamak gerekiyor.
Sezon başında Cheriff Ndiaye’nin aldığı ırkçı mesajlara tepki vermesine birçok kişinin verdiği ilk yanıt ‘Bu bireysel bir eylem, herkes zan altında bırakılamaz’ oldu. Gerçekte de sosyal medyada insanların bireysel hareketlerini tribün liderlerinin ya da yönetimlerin takip etmesi, yönetmesi beklenemez. Ndiaye bu şahıslara bireysel olarak tepki gösterse tüm tribünü arkasına alabilecekken bu saldırıya karşı verdiği tepkiyi genele yayması hepimizi üzdü. Bunu yapanlara kendini bilmez birkaç kişi diyebiliriz elbette ancak şahsi düşüncem bunun kolaya kaçmak olduğu. Bizim kültürümüzde abilik, ablalık, kardeşlik varsa, bizi bir arada tutan ‘Göztepelilik kültürüyse’ aslında hepimiz biraz birbirimizden sorumluyuz.
Son zamanlarda bu tarz saldırıları çok görüyoruz. Şahsi olarak beğenmediğimiz, performansını yeterli bulmadığımız, dost meclislerinde belki de hakkında konuşurken her türlü olumsuz sıfatı kullandığımız oyuncularımız var. Eleştiri elbette hak ancak mevcut şartlarda her maçımız ölüm kalım maçıyken bu tepkileri birebir etiketleyerek, bireysel hesaplarına mesaj atarak oyunculara yöneltmek ne kadar doğru? Bu hareketle nasıl bir motivasyon sağlanması hedefleniyor? Rakip oyunculara yöneltilmesinden ar edilecek sözlerin öyle ya da böyle Göztepe armasını taşıyan, formasını terleyen oyunculara, maçtan iki üç gün önce sarf edilmesiyle amaçlanan ne? Şahsen ulaşıp her türlü olumsuz yorumu ilettiğimiz oyunculara bir araya gelince tribünde ‘İnanıyoruz Size’ dediğimizde nasıl bir inandırıcılığımız kalıyor?
Takımın gidişatıyla ilgili olarak eleştiri yöneltebileceğimiz çok yer, kişi var. Ancak herkes bir kez olsun iğneyi kendisine batırmalı. Sizler bu şartlar altında işinizi ne kadar iyi yapabilirsiniz? Biz oyunculardan konsantrasyon bekliyorsak, onlar da bizden motivasyon bekliyor. Önümüzde zor haftalar var, üzerimize düşeni yapmalı, moral, motivasyon ve destekte ne kadar etkili olduğumuzu bir kez daha herkese göstermeliyiz; bize yakışan budur.
Gülüm Gökçe Koçan