Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Yönetici…
Taraftar sakin olsun sadece destek versin., Futbolcu düşünceli olsun, Medya yazmasın, Hakem doğru karar versin, Başkan sorgulamasın para versin. Kulüp yaşasın gitsin. Böyle bir düzen değil Türkiye’de dünyada yok. İstiyoruz malzemeleri bir tencereye dolduralım kendi kendine helva olsun.
Bugün geldiğimiz noktanın tek bir açıklaması var. Nasıl ki sadece Beto ile maç kazanılamıyorsa sadece Mehmet Sepil ile de bu kulüp yönetilemiyor.
Bir efsanedir dolaşıyor Borçsuz kulüp Göztepe. Bu hem taraftar tarafından hem kamuoyu tarafından denk bütçeli Göztepe olarak algılanıyor. Ve denk bütçe tutturacağız diye takıma takviye yapılmadığı eleştirisi belki de en yüksek sesle yapılan eleştiri hem Kulübü yıpratıyor hem Başkanı. Somut gerçeğin altını çizelim.
Göztepe borçsuz bir kulüp değil aksine birçok kulüp kadar belki de daha fazla borcu var. Diğer Kulüplerden farklı olarak borcu bankalara, finans kuruluşlarına değil Mehmet Sepil’in kendisine ve Mehmet Sepil’de bu borcundan dönem dönem vazgeçerek borcu sıfırlıyor. Yani Göztepe denk bütçeli bir kulüp değil kazandığından fazlasını harcayan hatta çok daha fazlasını harcayan ve dışarıdan finansman desteğine muhtaç bir kulüp.
Burada eğer tartışılacak bir konu var ise o konu bu parayı ne kadar verimli harcıyor. Yaptığı transferlerle, kurduğu takımla, verdiği veya vermediği maaş veya primlerle bu parayı verimli yönetiyor mu yönetemiyor mu?
Bu tartışmaya girdiğinde de zemini en kaygan konu kimden dinleseniz ayrı anlatıyor. Kimine göre Antepli Bayındır yapıyor. Kimine göre inanılmaz bir teknolojik sistematikle çalışan arama tarama sistemimiz yapıyor, kimine göre Aktuğ hoca yapıyor, kimine göre görevdeki teknik direktör yapıyor kimine göre Başkan bizzat kendi yapıyor. Bu yapılan transferin başarısı ve başarısızlığına göre değişiyor. Beto’yu getiren ile Jerome’u getirenin üç aşağı beş yukarı aynı sistem olduğu gerçeği unutularak herkes bir telden çalıyor.
Profesyonelleri, gönüllüleri onlarca yöneticimiz var. Maçta takılan yaka kartlarını üst üste koysak ansiklopedi olur. Yönetim Kurulu üyeleri genel müdürler ceo lar onlar bunlar havada uçuşuyor. Ama sorun olduğunda ortaya çıkıp açıklama yapan bir tane yöneticimiz yok, Bugün kulüp santralini arasanız amatör şubelerle ilgili bir derdiniz olsa 30 sn sonra size Deniz Durmaz’ı bağlıyorlar. Veya Spor okulları ile bir derdiniz olsa 30 sn sonra Aktuğ Sönmez’e bağlıyorlar. Bırakın futbolu, fut… deseniz derin bir sessizlik. Şişen balon kimin elinde patlayacak oyunu gibi kimse balona değmek istemiyor.
İşte en taze olay maç sonu gerginliği. Kimse kusura bakmasın ben ne maçtan o gerginlikle çıkmış adamın Halil’e çemkirmesine kızarım, ne Halil’in ailesinin yanında fiili tacize uğrayınca tepki vermesine kızarım, ne de arkadaşını korumak için giden Alpaslan’a kızarım hepsinin kendine göre haklı sebebi var. Maçtan sonra futbolcuları münferit olarak ortaya salan yönetemeyicidir olan bitenin sorumlusu. İki gün oldu tık yok. Kamuoyu önünde Halil sahipsiz, Alpaslan sahipsiz, Taraftar sahipsiz. Sonra bu futbolculardan performans bekle bu tribünlerden sakinlik bekle...
Göztepe hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey yönetmeden, hiçbir konuya dahil olmadan, saldım çayıra mevlam kayıra şeklinde yöneticilik yapılacak bir kulüp değildir.
Göztepe’de yönetici olmak deli doluluğu tescilli oyuncunun maçtan sonra kendiliğinden otobüse binmesini beklemek, borçsuz kulüp Göztepe kavramı saatli bombaya dönüşürken müdahil olmamak, Katarlı geyikleri, Antepli hikayeleri camiayı usul usul gerip şişirirken izleyici kalmak, her eleştiri yapana valla Başkan böyle istedi laf anlatamıyoruz diye fısıldamak değildir.
Yönetici denilen adam astından çok üstünü yöneten adamdır. Başaramıyorsan o sıfatı taşımaz ya tenzili rütbe ister ben ayakçıyım getir götürcüyüm dersin. Yada Yöneticiliği yapabildiğin yere gitmek üzere yelken açarsın.
Bu yöneticilerin hepsini seçen görev veren performansını ölçen Sn.Sepil’inde şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekiyor. Hiç bir şey üretmeyen yönetim sistemimi sorunludur. Seçtiği yöneticiler mi sorunludur. Kendi yönetim tarzımı sorunludur.
Her ne kadar umutlar tükenmeye yüz tutsa da hala fırsatlar yok değil. Hala her açıdan yönetilmesi gereken yedi hafta var. Hala seninle beraber düşmeye aday takım sayısı düşeceklerin iki katı.
Yeter ki herkes işini yapsın herkes Başkanın ağzına değil kendi görevine baksın sorumluluk alsın.
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.